Ancak İsrail, Orta Doğu'da olması gereken demokrasiyi uygulayan tek ülke. | Open Subtitles | لكن إسرائيل الأقرب إلى الديمقراطية التى ليست عندنا في الشرق الأوسط |
Haritada onun muhtemelen seçim çalışmalarından dolayı Amerika'ya odaklandığını, fakat Orta Doğu'da da bir miktar bulunduğu görülüyor. | TED | ستلاحظون أنه يركز على أمريكا لأنه من المرجح أنه في الحملة الإنتخابية، لكن القليل من الحركة هنا في الشرق الأوسط. |
Bu şu anlama geliyor; insani gelişim, laiklik değil, dönüşüme uğrayan Orta Doğu'da kadınların işe alınmalarının çözümüdür. | TED | ما يعني ذلك هو أن التنمية البشرية وليس العلمنة هي مفتاح تمكين المرأة في الشرق الأوسط المتحول. |
Orta Doğu'da bir hapishaneye tıkılıyorsun ve en büyük şerefsiz bir Koreli çıkıyor. | Open Subtitles | تكون عالقاً في سجن في الشرق الاوسط واكبر ابن ساقطة فيه هو كوري |
Genel olarak, Afrika ülkeleri mülteci gelişlerinde aşırı derecede iyi karşılayıcı. Orta Doğu'da ve Asya'da açık kapı eğilimi görüyoruz. | TED | وعامة، ترحب الدول الإفريقية باللاجئين، وأود أن أقول بأنه في الشرق الأوسط وآسيا لاحظنا الميل إلى فتح الحدود. |
Orta Doğu'da olanların çok büyük bir kısmı kelimenin tam anlamıyla Avrupa sahillerine vuruyor. | TED | خائفة مما يحدث في الشرق الأوسط والذي يتوافد حرفياً إلى السواحل الأوروبية. |
Orta Doğu'da ise Avrupa olduğundan daha da büyük bir sorun. | TED | و مشكلته أكبر في الشرق الأوسط منها في أوروبا. |
Ve ben biliyordum ki tamamen farklı bir hikaye vuku buluyordu ailemin yaşadığı Orta Doğu'da. | TED | وقد علمت أن هناك قصة أخرى كلياً كانت تجري في الشرق الأوسط مسقط رأس أجدادي. |
Yanlış anlamayın: Orta Doğu'da da komedi var. | TED | لا تفهموني خطأ: لا يعني ذلك أنه ليس لدينا كوميديا في الشرق الأوسط. |
Ve onu Orta Doğu'da yabancı olmaktan çıkarıp başarının en üst noktasına doğru itmek gibi bir niyetim vardı. | TED | وكان لي كل النية في نقلهم من لاعبين جانبيين في الشرق الأوسط و دفعهم الى ترجيح كفة نجاحهم في منطقتنا. |
Orta Doğu'da Al Haram restoranında eşine hiç rastlamadığım bir deneyim sundular. | Open Subtitles | في الحرم مطعم في الشرق الأوسط قدم تجربة أن ل جدت معظم فريدة من نوعها. |
Orta Doğu'da barış ihtimali sonsuza kadar yokolur. | Open Subtitles | أي فرصة للسلام في الشرق الأوسط ستنتهي للأبد |
Orta Doğu'da gazeteciydi. | Open Subtitles | لقد كان صحفي ، ، كما تعلمي في الشرق الأوسط |
Orta Doğu'da barış görüşmeleri hız kaybediyor. | Open Subtitles | توقفتْ محادثات السلام مجدداً في الشرق الأوسط |
Ron, bu şu anda Orta Doğu'da askerliğini yapan bir üyemizden gelen çok özel bir hediye. | Open Subtitles | رون,هذه هدية قيمة جداً من واحد من أعضاؤنا متمركز حالياً مع قواتنا في الشرق الأوسط,حسناً؟ |
Hurma, Orta Doğu'da geleneksel bir hoş geldin hediyesidir. | Open Subtitles | التمر هو الفاكهة الترحيبية في الشرق الأوسط |
Yapılmayacaklar demişken Orta Doğu'da erkekler ve kadınlar toplum içinde sarılmazlar. | Open Subtitles | وبالحديث عن المحظورات النساء والرجال لا يتعانقون في الأماكن العامة في الشرق الأوسط |
Benim sormak isteğim şey, eğer bu Avrupa'da yapılabildiyse, neden Orta Doğu'da olmasın? | TED | وسؤالي هو .. ان حدث هذا في أوروبا لماذا لا يحدث في الشرق الاوسط ؟ |
Orta Doğu'da işimi pek müze olmayan yerlerde yaptım. | TED | في الشرق الاوسط,اختبرت عملي في اماكن بدون متاحف. |
Eğer Orta Doğu'da iseniz, size gereken, sakal ve uzun arap giysisidir. | Open Subtitles | إن كنت تقوم تبحث في الشرق الاوسط فهذا يعني لحية وجلباب |
Zharkov ona gidecek. Ama Orta Doğu'da değil, Avrupa'da. | Open Subtitles | زاراكوف هو الذى سيذهب اليه ولكن ليس فى الشرق الاوسط بل فى اوروبا |