"oturum" - Translation from Turkish to Arabic

    • الجلسة
        
    • جلسة
        
    • جلسات
        
    • الجلسات
        
    • إنعقاد
        
    • الاجتماع قد
        
    • بجلسة
        
    Teşekkür ederim Çavuş, bu oturum için Afganistan'dan kalkıp geldiniz. Open Subtitles شكرًا يا رقيب على عودتك من أفغانستان لحضور هذه الجلسة
    Bay Keane, geç oluyor ve çok zor bir oturum oldu. Open Subtitles سيد كين, لقد تأخر الوقت, وكانت الجلسة مرهقة جدا,
    Sanıklar nöbetçi odasına geri götürülsün. oturum sona ermiştir. Open Subtitles لقد أُغلُقَت الجلسة فاليعد المتهمون إلى غرفة الحرس
    Eğer varsa Kongrede özel bir oturum kolay olur Jedi tapınağına girmemiz. Open Subtitles ان كان هناك جلسة خاصة بالكونجرس فسيكون من الاسهل لنا دخول المعبد
    Sanki, Çinli akrabalar bir ay boyunca evinize misafir olmuş da 12 oturum boyunca bebeklerle konuşuyor gibiydi. TED وكان الأمر وكأن أقارب من الماندرين أتوا للزيارة لمدة شهر وجاءوا إلى منزلكم وتحدثوا إلى الأطفال في حدود أثني عشرة جلسة.
    İkinci oturum. Open Subtitles الثلاثاء، السابع من مارس، الجلسة الثانية.
    Bu yüksek askeri mahkemenin yeniden toplanma tarihi olan bundan 3 hafta sonra 10:00'a kadar oturum ertelenmiştir. Open Subtitles ستؤجل الجلسة حتى العاشرة صباحاً بعد 3 أسابيع من الآن حيث سيجتمع هذا المجلس العسكري مرة أخرى
    oturum başlamak üzere. Open Subtitles الجلسة على وشك البدء,لماذا لا تذهبوا لإزعاجهم
    oturum başlamadan halletmemiz gereken birkaç şey var. Bizi bağışlayın. Open Subtitles لدينا جزئيتين لابد ان نناقشهم قبل بدء الجلسة,اعذرينا
    Resmi olarak aynı oturum olacak, böylece veto hakkınızı kullanabileceksiniz. Open Subtitles إنها نفس الجلسة رسمياً لذا فلالزال بإمكانك التدرب على معارضة الطلب
    oturum sırasında kameraların ve medyanın içeri girilmesine izin verilmiyor. Open Subtitles هم لا يسمحون لآلات التصوير أو أجهزة الإعلام في الداخل أثناء الجلسة
    Aubrey Fleming, birinci oturum, saat sabah 10:30. Open Subtitles أوبري فليمنج الجلسة الاولى , الساعة العاشرة والنصف صباحا
    Birinci oturum, saat sabah 10:30. Open Subtitles الجلسة الاولى , الساعة العاشرة والنصف صباحا
    CA: Dan, teşekkürler. Sayın dinleyiciler, bu harika bir oturum oldu. TED كريس: شكراً لك. الأعضاء من الجمهور، كانت تلك جلسة رائعة.
    Hadi. Bu oturum senin isteğinle yapıldı. Herkes bekliyor. Open Subtitles تعال ، هذه جلسة الاستماع التي طلبتها الجميع ينتظرك
    Son oturum dava 41 1 6 başladı. Open Subtitles الجلسه الأخيرة لمحكمتنا جلسة إستماع القضية رقم 4146 فتحت القضية
    Bu toplantının ilk bölümü kapalı bir oturum olacak. Open Subtitles الجزء الأول من هذا الاجتماع سيكون جلسة مغلق
    Saat 3:30 gibi obsesif kompalsif grupla oturum yapmak ister misin? Open Subtitles هل تريد حضور جلسة الاقتراحات و النقاشات في الساعة 3: 30 ؟
    Fakat 12 oturum boyunca Çince'ye maruz kalan bebeklere ne olduğuna bakalım. TED ولكن تنبهوا إلى ما حدث لهولاء الأطفال التعرض إلى لغة الماندرين لمدة ثلاث جلسات.
    Nathan Dungan isimli biri de dâhil, bir grup genç ve yetişkini belli bir süre bir araya getirip bir dizi oturum düzenledi. TED قام شخص اسمه نيثان دونجان بتكوين مجموعة من المراهقين والبالغين ليجتمعوا معًا ويلتقوا في سلسلة من الجلسات لفترة محددة.
    Konferans hala oturum halindeyken, Clement Attlee'nin İngiltere Başbakanı seçildiği haberi Londra'dan geldi. Open Subtitles ،مع استمرار إنعقاد المؤتمر وصلت الأخبار من لندن بأن كليمنت أتلي انتخب كرئيس وزراء بريطانيا
    Sizin de söylediğiniz gibi, teknik olarak Özel oturum başladığına göre kamu açıklamalarının kontrolü, onun görev ve imtiyazıdır. Open Subtitles كما تقول , تقنيا... بما أن الاجتماع قد بدأ... إنه امتيازه وواجبه
    Geçen Salı delil gösterilecekti, geçen Cuma oturum yapılacaktı. Open Subtitles تأخرتِ بجلسة التصريح بالثلاثاء الماضي وجلسة الحركة بالجمعة

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more