| Biz oyun oynamaktan döndüğümüzde, o da tarlayı sürmekten ve çalışmaktan döndüğünde her akşam masanın etrafında otururduk. | TED | و كنا عندما نرجع من اللعب، و هو من الحرث و العمل، كنا نجلس حول هذه الطاولة كل ليلة. |
| Günümüzdeki tipik bir sınıfı düşünürseniz: Ben okula giderken, sıralarda otururduk. | TED | لذا فصورة المكان الأمثل للتدريس هذه الايام هي التي تراعي ذلك: في أيامنا عندما كنت اذهب الى المدرسة، كنا نجلس في صفوف. |
| Eskiden burada otururduk hatırlıyor musun? | Open Subtitles | هل تتذكر الأوقات التي كنا نجلس فيها هنا ؟ |
| İşe yarasaydı, ya otururduk, ya da yatardık. | Open Subtitles | سوف يكون مفيداً لو أن كلينا جلسنا أو إستلقينا |
| Eskiden annem, babam ve kız kardeşimle bu yakınlardaki bir kulübede otururduk. | Open Subtitles | عشنا أنا وأختى ووالدى ووالدتى فى كوخ قريب من هنا |
| Birlikte otururduk. Niye şehirdeydin? | Open Subtitles | كان من الممكن أن نجلس معاً ما الذي أتى بكِ إلى قلب المدينة؟ |
| Odamızda otururduk ve güneş batınca bana şöyle derdin: | Open Subtitles | كنا نجلس في غرفتنا والشمس على مشارف المغيب، |
| O yüzden Frank ve ben içeriye girmesini beklerken oturma odasında otururduk ve bu sırada bütün o alışılagelmiş saçmalıkları yaparken beni güldürmeye çalışırdı. | Open Subtitles | لذا أنا وفرانك ينتهي بنا الأمر أنْ نجلس في غرفة المعــيشة في انتظار مقدمها وفي تلك الأثناء يحاول إضحاكي، |
| Çok erken gelir ve köşede otururduk ve ayakkabıların kirlenirdi. | Open Subtitles | ,كنا نجلس على الزاوية 'و نصل مبكرأً جداً .و تتسخ أحذيتكِ |
| Birlikte balık avlar saatlerce otururduk sadece ikimiz. | Open Subtitles | كنا نرمي الخيوط و نجلس هناك لعدة ساعات فقط أنا و هو |
| Her perşembe saat 1'de buraya otururduk. Bu masaya. | Open Subtitles | كل يوم خميس في الساعة الواحدة نجلس هنا في هذه الطاولة |
| Her zaman aynı banka otururduk ve bana annemle ilgili hikayeler anlatırdı. | Open Subtitles | وكنا نجلس بذات المقعد وكان يقص عليّ قصصاً عن أمي |
| Gerçekten iyidir. Üçümüz birlikte masaya otururduk. | Open Subtitles | إنه جيد نحن نجلس على المائدة، كما تعلم، فقط ثلاثتنا، |
| Bunun gibi günlerde elimizde buzlu çaylarımızla orada otururduk. | Open Subtitles | في مثل هذه الأيّام وكنا نجلس مع بعضنا البعَض و نشرب الشَاي المُثلّج |
| Hep burada otururduk. Burada mı? | Open Subtitles | ..كنا نجلس معاً هُنا دوماً ..هنا؟ |
| bunun dışında... sol elle yazanlarımız, son sırada otururduk hep. | Open Subtitles | بإستثناء .. أننا كلنا كنا نستخدم اليد اليسرى جميعنا جلسنا معاً في الصف الأخير |
| Uzunca bir salonda uzun uzun masalara otururduk. | Open Subtitles | جلسنا على الطاولات في القاعة الكبيرة |
| Dükkanı kapattıktan sonra burada otururduk. | Open Subtitles | بعد الإغلاق ، جلسنا هنا |
| Aynı sokakta otururduk ve birlikte büyüdük. | Open Subtitles | عشنا عبر الشوارع ننتقل من واحد لآخر، وكبرنا سوياً |
| Müzisyendi. Batı tarafında otururduk. | Open Subtitles | كان موسيقاراً، عشنا في الساحل الغربي |
| Çocukken kanapede otururduk. Kakao içip Noel sunucularını izlerdik. | Open Subtitles | نحن نَجْلسُ على الأريكةِ، نحن نَهْزُّ كاكاونا |
| Boşandıktan sonra, sabahları birlikte çay içerken, burda otururduk, | Open Subtitles | بعد الطلاق اعتدنا الجلوس هنا نشرب الساي معا |