| Ancak tek sorun, programı başlatmak için hiç paramız yoktu. | TED | لكن المشكلة الوحيدة هي أننا لم نملك المال لبدء البرنامج. |
| Haklarımız için mücadele edeceğiz, bunun için yeterli paramız da var. | Open Subtitles | سنقاتل من اجل حقوقنا حتى النهايه المره ولدينا المال لنفعل ذلك |
| Hediye almaya paramız yoktu, o yüzden bir kavanoza tükürdük. | Open Subtitles | ليس لدينا المال لشراء هدية لذا قمنا بالبصق في علبة |
| -Ama üzgünüz sana para veremiyoruz, çünkü paramız yok. -Sorun değil. | Open Subtitles | و لكننا متأسفون لم نستطيع أن ندفع لك ليس لدينا نقود |
| paramız bizi Nice'e bile götürmez. Bu Peugeot'dan da kurtulsak iyi olur. | Open Subtitles | لن توصلنا أموالنا إلى نيس يجدر بنا التخلص من البيجو |
| Yoo, benim kazandığım paralar bizim paramız. Hep öyle oldu. | Open Subtitles | لا، كل المال اجعله مالنا ، هذا دائماً ما يحدث |
| Bizim de onlara verecek paramız yok. O yüzden bizi hapse atmak istiyorlar. | Open Subtitles | وليس لدينا أي أموال للدفع لهم، ولذا يُريدون أن يزجوا بنا في السجن. |
| Taksiye yetecek kadar paramız yok. | Open Subtitles | ليس معنا ما يكفي من النقود كي نستقل سيارة أجرة |
| Paranın alabileceği en iyi tedaviyi yaptırmaya paramız yeter ama memnun kalırız, eğer... | Open Subtitles | يمكننا ان نتحمل افضل معالجة ممكنة هذا المال يمكن ان يشتري .. ـ |
| Biraz fazladan paramız olsa biz de herkes gibi olabiliriz. | Open Subtitles | إن أمكننا الحصول على ذلك المال الزائد فسنكون مثل الآخرين |
| Son dakikaya geldi ama zaten hiç paramız yoktu şey yüzünden... | Open Subtitles | تم اعداده في الدقيقة الأخيرة ولكن لم أكن أملك المال منذ |
| Daha fazla paramız olduğu için daha fazla seksi kız bulacağız. | Open Subtitles | لمزيد من المال الذي يبدو أن لديها، وسخونة الفتيات أننا سنصل. |
| Hiç paramız, kaynağımız yoktu ve iklim grevin aslında ne olduğuyla ilgili hiçbir fikrimiz yoktu. | TED | لم نملك المال ولا الموارد ولم يكن لدينا أدنى فكرة تمامًا ما الذي يعنيه الاضراب بشأن المناخ حقًا. |
| Bu, bizim gibi bir avuç genç çiftçi tarafından yapıldı. Önceden gördüğünüz gibi kesinlikle paramız yok. | TED | قضي هذا الأمر بالكامل بواسطتنا نحن المزارعين الشباب لا شك أننا لا نملك المال فهمتم هذا منذ قليل. |
| Hiç paramız yoktu, bu yüzden üçüncü sınıfta gidiyorduk kucağında peyniriyle karşı sırada bir çiftçi vardı. | Open Subtitles | هل ترى ، ليس لدينا نقود فسافرنا بالدرجة الثالثة و كان هناك فلاح على المقعد المعاكس و كان لديه جبن على رجله |
| O bizim paramız pislik herif. | Open Subtitles | انها أموالنا أيّها الحقير انها تنتمي لعائلتي |
| Benim param. Bizim paramız, bizim işimiz. Bu konuda anlaşmıştık. | Open Subtitles | مالنا ، عملنا كان هذا هو اتفاقنا ، لا شيء كان ملكا لك |
| Tabi o zaman hiç paramız yoktu. | TED | من الواضح انه لم يكن يوجد لدي اية أموال |
| Bunun suçlusu sensin. Eskiden paramız da oluyordu ve o zaman kardeşin olmak işe yarıyordu. | Open Subtitles | انها غلطتك, كان يجب ان تساعد اخاك كى يربح بعض النقود |
| - Bay Sartain'e işin bittiğini söyleyin. - paramız nerede? | Open Subtitles | اخبر السيد سولتين ان الصفقة قد تمت والآن اين نقودنا |
| Çok paramız olacak, hayal ettiğinden de çok... belki de milyonlar. | Open Subtitles | سننال المال مالاً أكبر مما حلمت , ربما ملايين |
| Çünkü bizim paramız yok. Teyzemin tedavisi için çok para kazanmamız lazım. | Open Subtitles | لأننا لا نملك مالا كافيا نحتاج لكثير من المال لعلاج عمتي |
| Ama Lorraine otobüsüne bile paramız zar zor yetiyor. | Open Subtitles | لكننا بالكاد نتحمل نفقة التذكرة إلى لوراين |
| paramız yok. Yarış bulmamız lazım. | Open Subtitles | ليس لدينا اموال علينا الدخول لبعض المسابقات |
| Şube öyle meteliksiz ki, kahve filtresi almaya bile paramız yok. | Open Subtitles | ميزانيّة القسم محدودة جدّاً، بل لا يمكننا تحمّل تكاليف مرشحات القهوة |
| Şimdi birçoğuna paramız yetmeyeceğini biliyorum, ama yine de bakmak hoşuna gider diye düşündüm. | Open Subtitles | أنا أنا أعلم أننا لا نستطيع تحمل تكلفة معظمهم الآن إعتقد أنك ستحبين إلقاء نظرة على اية حال |
| Haftaya yeni şeyler almak için bol paramız olacak. | Open Subtitles | الإسبوع القادم , نحن سَيكونُ عِنْدَنا الكثير مِنْ المالِ للمادةِ الجديدةِ. |