| Annesinin ona yazdığı notu okuyunca pek mutlu olmayacak. | Open Subtitles | ربما ينبغي لنا أن نجد لها. انها ليست ستعمل يكون سعيدا جدا عندما تقرأ هذه المذكرة أمها كتب لها. |
| Yine de Evan bu durumdan pek mutlu değil gibi. | Open Subtitles | ايفان لا يبدو أنه سعيدا جدا حول هذا الموضوع مع ذلك |
| Ama pek mutlu değil. | Open Subtitles | ولكنه ليس سعيد جداً |
| Bu at yanımda pek mutlu değil. Ama onu suçlayamam. | Open Subtitles | إن هذا الحصان ليس سعيداً معي و أنا لا ألومه |
| pek mutlu değil gibiydi. Gerçi köpek dilinden anlamam ya. | Open Subtitles | لا يبدو سعيداً جداً أقصد ، لا أتكلم عن الكلب |
| O yumurtaları yumurtlayan şeydi sanırım. pek mutlu değil. | Open Subtitles | على اعتقادي أيّاً كان الّذي وضع هذا البيض ، فإنّها ليست سعيدة |
| En son gördüğümde pek mutlu değillerdi, zavallı ufaklıklar. | Open Subtitles | لم يبدوا سعيدان أخر مرة رأيتهما، المسكينان |
| Yedinci kattan geliyorum, ve yukarıdakiler hala gelmemiş olmasından pek mutlu görünmüyorlar. | Open Subtitles | لقد أتيت من الدور الـ17 و يوجد بعض الأشخاص المحبطين لعدم وصولة حتى الأن. |
| Senatör Laughton da şansınız olduğunu düşünüyor ve bu konuda pek mutlu değil. | Open Subtitles | السيناتور (لاونتون) ، يعتقدُ أنّه لديك فرصة. و هو ليس سعيدا جدا بذلك |
| Bunu yapan her kim ise şu an pek mutlu değil. | Open Subtitles | الشخص الذي فعل هذا ليس سعيدا جدا حاليا |
| Bu gece herkes pek mutlu. | Open Subtitles | الشعب يبدو سعيدا جدا اليوم |
| Karl seni arıyordu. pek mutlu görünmüyordu. | Open Subtitles | كارل) يبحثُ عنكَ) إنه ليس سعيد |
| Karl seni arıyordu. pek mutlu görünmüyordu. | Open Subtitles | كارل) يبحثُ عنكَ) إنه ليس سعيد |
| Bu konu hakkında pek mutlu olmadığı bir sır değil. | Open Subtitles | إنه ليس سراً , أنه ليس سعيداً بخصوص ذلك |
| Görünüşe göre Shangri-la'da pek mutlu değil ki nakil istemi için Noel Baba dışında herkese mektup yazmış. | Open Subtitles | واضح أنه ليس سعيداً بوجوده في (شانجريلا) لأنه يكتب خطابات للناس كلها عدا بابا نويل طلباً للنقل |
| Konteynırına el koymamızdan ötürü Chris pek mutlu görünmüyor. | Open Subtitles | (كريس دانبار) ليس سعيداً لأننا صادرنا شحنته |
| Elbette sadece 1000 ton su taşırırsa, bu Hieron'u pek mutlu etmeyecek. | TED | وبالطبع لو أزاحت ألف طنٍ فقط من الماء، حسناً، لن يكون هايرون سعيداً جداً بذلك. |
| Arayıcı başarısız olur da eski efendin seni ele geçirirse sen de pek mutlu olmayacaksın. | Open Subtitles | و أنتَ لن تكون سعيداً جداً حينما يفشل الباحث، و يتسنَ لسيدكَ السابق وضع يده عليكَ مُجدداً. |
| Adam pek mutlu gözükmüyor. | Open Subtitles | هذا الرجل لا يبدوا سعيداً جداً |
| Televizyonda pek mutlu görünmüyordu. | Open Subtitles | ولم يبدو سعيداً على التلفزيون, أيضاً |
| Ama duyduğuma göre pek mutlu değilmiş. | Open Subtitles | ولكن سمعت أنها ليست سعيدة جداً |
| Onları son gördüğümde pek mutlu görünmüyorlardı, zavallı ufaklıklar. | Open Subtitles | لم يبدوا سعيدان أخر مرة رأيتهما، المسكينان |
| Yedinci kattan geliyorum, ve yukarıdakiler hala gelmemiş olmasından pek mutlu görünmüyorlar. | Open Subtitles | لقد أتيت من الدور الـ17 و يوجد بعض الأشخاص المحبطين لعدم وصولة حتى الأن. أنتظر! |