"söylediğim için" - Translation from Turkish to Arabic

• لقول
• لقولي
• لأنني قلت
• على قول
• لأني قلت
• لأنني طلبت
• لأخبارك
• على إخبارك
• على قولي
• لأنني أخبرته
• لاخبارك
• عن قولي
• انى قلت
• أنني قلت
• على قولى

Evet efendim. Bunu size söylediğim için üzgünüm ama kardeşiniz öldü.
أجل يا سيدي، آسفة لقول ذلك أخشى أن شقيقك قد توفي

Bunu söylediğim için biyologlar çok kızıyor bana çünkü Dünya dışında hayata dair henüz kesin kanıt yok.
حسنا، فإن علماء الأحياء سيغضبون مني لقول ذلك، لأنه ليس لدينا على الإطلاق أي دليل على الحياة خارج الأرض حتى الآن.

Bunu söylediğim için üzgünüm, ama benim birşey yapmam için çok geç.
آسف لقولي هذا, لكن الوقت تأخر بالنسبه لي لأفعل أي شيء لأبنك

Gerçek hastayı yataktakinin değil de bilgisayardaki hastanın temsil etmeye başladığını söylediğim için Silikon Vadisi'nde başım biraz derde girdi.
لقد وقعت في بعض مشاكل مع وادي السيليكون لقولي بأن المريض في السرير قد أصبح بمثابة رمز للمريض الحقيقي داخل الحاسوب.

Rozetimi babamı öldürenin bir polis olduğunu söylediğim için kaybettim.
لقد فقدت عملي لأنني قلت ان الذي قتل والدي هو شرطي.

Bunu söylediğim için üzgünüm. İlk defa böyle bir şey oluyor.
انا اسف على قول هذا، كانهذااولشيء خرج منفمي.

Yoksa Heidelberg'deki bir bölüm yöneticisine, iyi bir peruğa ihtiyacı olduğunu söylediğim için mi?
أو لأني قلت لرئيس الدائرة في هايدلبرغ انه بحاجة لشعر مستعار أفضل؟

Baba bunu söylediğim için özür dilerim. Artık çok yaşlısın.
أبي أنا آسفة لقول هذا,و لكنّك رجل مُسٍنّ

Bunu söylediğim için üzgünüm, ama, buraya ayak bastığımdan beri, sanki herkes beni kandırıyormuş... gibi içimde rahatsız edici bir his vardı.
.. أنا آسفة لقول ذلك .. ولكن لدي ذلك الشعور الحقير أن الجميع يعبث بي منذ أن وصلت هنا

Öyle söylediğim için kusura bakma, ama bence bunda gerçek payı çok az.
اعذريني لقول ذلك وكن هذا ليس حقيقةً ابداً

Bunu söylediğim için üzgünüm. Sen kaliteli bir parça değilsin, aptal!
انا اسف لقول هذا , و لكنك لا تملك مؤهلاتبرينستون,أيهاالأحمق.

Bunu söylediğim için üzgünüm ama henüz hazır değilsin.
و آسف لقولي بأنها ليست ما نبحث عنه تماماً

Tutkulu, beni destekliyor ve ilham veriyor. Bilmiyorum, dediğim gibi, bunu söylediğim için kendimi salak gibi hissediyorum ama...
انها عاطفية وداعمة وملهمة اشعر بالغرابة لقولي هذا

Tamam, bunu söylediğim için beni öldürür ama kardeşim senden hoşlanıyor.
حسناً, هو قد يقتلني لقولي هذا ولكن أخي معجب بك

Biliyor musunuz, bunu size söylediğim için beni öldürecek ama yıllar önce sizin öğrencinizmiş.
إنها ستقتلني لقولي هذا ولكنها كانت طالبة لديك منذ سنوات

Bunu söylediğim için bir taraftan kendime çok kızgın olsam da.
ويوجد جزء مني غاضب جداً لأنني قلت هذا للتو

Atletlerin duygusal yönden kıt olduklarını söylediğim için bana hala kızgın mısın?
هل ما زلت غاضبا مني ؟ لأنني قلت أن الراضيون بعيدين عن العاطفة؟

Bunu söylediğim için üzgünüm ama iyi görünmüyorsunuz.
اعذريني على قول هذا لكنّكِ لا تبدين كذلك

Ben buranın harika, güzel ve güvenli bir şehir olduğunu söylediğim için.
لأني قلت لهم انها مدينة جيدة جميلة, وآمنة

Ona daha güçlü olmasını söylediğim için bu benim hatam.
ربما هو خطأي لأنني طلبت منه أن يكون قوياً,

Bunu söylediğim için üzgünüm, ama cumartesi günü veda konuşmasını sen yapmayacaksın.
, آسف لأخبارك بهذا, لن نستلم خطابك الختامي يوم السبت لماذا؟

Böyle aniden söylediğim için kusura bakma ama burası çok dar.
آسف على إخبارك بهذا فجأة، لكن هذه المساكن ضيقة.

Bunu söylediğim için üzgünüm, efendim, ama hiç iyi görünmüyorsunuz.
اعذرني على قولي هذا يا سيدي ولكنك لا تبدو على ما يرام

Bunların hepsi küçük sırlarını ona söylediğim için mi?
كل هذا لأنني أخبرته بسرّك القذر؟

Bunu söylediğim için üzgünüm ama ödül alamayacaksınız.
آسف لاخبارك هذا يا امي لكنّك لن تستلمي أيةّ جائزة

Caitlyn Jenner'ın kahraman olmadığını söylediğim için özür dilemeyeceğim.
أنا لن أعتذر عن قولي بأن كتلين جينر ليست بطلة

Seni etrafımda istemediğimi söylediğim için özür dilerim.
انا اسف انى قلت انى لا اريدك بالجوار

Josh, korumacı olduğunu söylediğim için özür dilerim.
جوش، أنا آسف أنني قلت لك لم يصابوا بأذى.

Bunu söylediğim için Tanrı beni affetsin ama, Joyce'u hepimiz biliriz.
فليسامحنى الله على قولى هذا , ولكن الجميع يعلمون ان جويس كانت... و