Ve inan bana son zamanlarda yaşadığım sürprizler hiç hoş değil. | Open Subtitles | وصدقني المفاجآت مؤخرا ً لا تأتي الا وهي متصدعة ها هو |
Efendim Almanlar için kötü sürprizler hazırlayabilirim. | Open Subtitles | سيدى يمكنني أن أترك للألمان بعض المفاجآت السيئة |
-Ama sürprizler yapmayan bir erkekle birlikte olmanın da iyi tarafları vardır. | Open Subtitles | لكن هناك رأسا على عقب إلى كونها مع الرجل مع أية مفاجآت. |
Hatta çıkımdaki sürprizler hâlâ kafamda olduğu için şaşırmadım değil. | Open Subtitles | أتعلمين,أنا مفاجئ يمكنني حتى أن أدخل هنا مع كل المفاجئات التي أخبئها في أكمامي |
Yine nahoş sürprizler olmayacak, değil mi? | Open Subtitles | نحن لا نتوقع المزيد من المفاجأت الغبية، أليس كذلك؟ |
-Evet, sence bagajda başka.. ...sürprizler olabilir mi? | Open Subtitles | نعم، يُمْكِنُ أَنْ تَرى إذا هناك أيّ مفاجئات أكثر في ذلك الصَندوقِ؟ |
"Buna karşın arada sırada beklenmedik sürprizler olmuyor değildi." | Open Subtitles | رغم ذلك من وقت لاخر كانت هناك مفاجأت غير متوقعة |
Birleşimin bir parçası olursan bütün sürprizler için endişelenmek zorunda olmazsın. | Open Subtitles | بقبولك الإنضمام لتعاونيّتنا الكثير من المفاجآت لن تقلق بِشأنها مجددا |
Her şeyin zamanı ayarlandığında hayatta sürprizler olmaz. | Open Subtitles | إن الحياة أقل شىء فيها المفاجآت حينما ينقضى الزمن بأكمله |
Okumaya başladın mı tüm sürprizler mahvolur. | Open Subtitles | هذه الكتب هي من مستقبلك، لا تقرأيها ستفسد كل المفاجآت |
Bazı sürprizler tenis raketi gibi yüzümüze çarpar. | Open Subtitles | بعض المفاجآت تضرب قمة رأسك كعصى الاسكواتش |
Ve bazen en büyük sürprizler kendine yönelttiklerindir. | Open Subtitles | واحيانا , المفاجآت الكبيرة هي الوحيده التي تنتظرها |
İleride kabul edeceğim sürprizler sadece hediye ve nakit olacak. | Open Subtitles | في المستقبل المفاجآت الوحيدة التي أقدرها هي المال والهدايا |
İki gün sonra. Eğer Kuzey'de yeni sürprizler olmazsa... | Open Subtitles | بعد غد ليلا إن لم تكن هناك مفاجآت في الشمال |
Bu çok hızlı dünyada, bildiğimizi düşündüğümüz günlük şeylerde bile saklı sürprizler var. | Open Subtitles | في هذا العالم بالغ السرعة هناك مفاجآت تتوارى حتّى في أكثر الأشياء اليومية التي نظن أننا نعرفها. |
Sanırım programıma katılacak sizin gibi sürprizler için gözlerimi açık tutmalıyım. | Open Subtitles | ربما يجب أن أبقى حذرة من مفاجآت مثلكما في برنامجي |
Bu ilk resmi buluşmamız olduğu için çok mutluyum ama benim hakkımda bir şeyi bilmelisin sürprizler beni çok gerer. | Open Subtitles | أنا سعيدة جداً لأن هذا أول موعد رسمي لي لكن يجب أن تعلم شيء عنّي المفاجئات تجعلني متوترة |
Eğer sana söylersem sürpriz mahvolur ve sürprizler şaşkınlıktan ağzının açık kalması için en iyi yoldur, böylece dünyayı daha iyi görür... | Open Subtitles | اذا أخبرتك هذا سيفسد المفاجئه و المفاجئات هى الأفضل لأن عيناك تخرج من مكانهما ويمكنك رؤيه العالم بشكل أفضل |
Romantik bir akşam yemeği, çiftler için masaj ve daha bir sürü başka sürprizler. | Open Subtitles | عشاء رومانسياً ، بعضاً من الماساج و العديد من المفاجأت الاخري |
Gerginlik olmaz. sürprizler olmaz. | Open Subtitles | خالية من الإضطرابات، وخالية من المفاجأت. |
Bizimle paylaşmak istiyorum Başka bir küçük sürprizler ? | Open Subtitles | هل هناك أى مفاجئات صغيرة أخرى تود أن تطلعنا عليها ؟ |
Ayrıca şunu da söylemeliyim ki, alan zaten teçhiz edildi yani sniperlar, komandolar ve sürprizler olmasın lütfen. | Open Subtitles | وأود أن أبين لك شيء يجب أن تكون المنطقه مكشوفه لا أريد قناصين لا كمندس أو أي مفاجأت |
Kim bilir o kapının arkasında nasıl küçük sürprizler hazırlamıştır. | Open Subtitles | مَن يعلم ما هي المفاجأة الصغيرة .الموجودة وراء الباب المغلق |
Sarsıldık, sürprizler yaşadık. | Open Subtitles | لقد مررنا بصدمات، لقد مررنا بمفاجآت |
Örgücü keçiler örgü örüyor, minik sürprizler bırakıyor. | Open Subtitles | يستعرض العنزات تستعرض يترك متع صغيرة |