"salon" - Translation from Turkish to Arabic

    • القاعة
        
    • قاعة
        
    • صالون
        
    • الصالون
        
    • غرفة المعيشة
        
    • صالة
        
    • الصالة
        
    • الردهة
        
    • صالات
        
    • غرفة الجلوس
        
    • الجمنازيوم
        
    • الصاله
        
    • ردهة
        
    • صالونات
        
    • القاعات
        
    Burası da ana Salon. Burayı büyük bir oturma odası yaptırıyoruz. Open Subtitles هذه هى القاعة الرئيسية نحن عندنا غرفة جلوس واحدة و كبيرة
    Osmanlı İmparatorluğu zamanında Salon kiraya verildi ve daha sonra Yahudi Acentesi oldu. Open Subtitles تحت الإمبراطورية العثمانية القاعة إستأجرت إلى ما أطلق عليها الوكالة اليهودية فيما بعد
    Yeni CEO'muzu davet ettim, ve bir Salon dolusu gülen kafirleri görür görmez tepkisi şu oldu: "Hadi bunu gerçekleştirelim. TED دعوت رئيسنا التنفيذي، وحالما أدرك أن لدينا قاعة غاصة بهمجيين ضاحكين, كان رد فعله في غاية البساطة: : “هيا فلنفعلها”
    Movietime Video Kiralama, Nail Salon, Baskin Robbins, Zata İndirimler. Open Subtitles فيديو موفي تايم ، صالون الأظافر باسكن روبنز، تخفيضات زارا
    Karlstadt, Marienbad veya Baden-Salsa... burası hatta, bu Salon. Open Subtitles كارلستابت, مارينباد, أو بادون سالسا أو هنا في هذا الصالون
    Salon için büyük bir tane alırız, ne dersin? Tamam mı? Open Subtitles حسناً, سنجلب واحداً كبيراً من أجل غرفة المعيشة ما رأيكِ, حسناً؟
    O bağırdı. Onun ne yaptığımı düşündüğü ile ilgili o kadar meşguldüm ki ters tepti, yüzüme gözüme bulaştırdım ve bir daha Salon dansı kulübüne uğramadım. TED صرخت الفتاة. لقد كنت قلقاً جداً من تصورها لما كنت أفعل، بحيث انفجرت في وجهي ، لا تعد بتاتاً الى صالة نادي الرقص.
    Bu Salon atalarımızın yedinci neslin kaydını ilk attıkları yer. Open Subtitles هذه القاعة حيث أجدادنا تعاهدوا بينهم حول أبناء الجيل السابع
    Tamam, bu ideal bir durum değil, çünkü Salon ve eşyalar yankı yapıyor. TED للأسف هذا ليس مكان المناسب الأنسب، لأنه يلتقط الصدى من القاعة و أمور أخرى.
    İfade vermeye gelenlerin düzeni korumasını istiyorum yoksa Salon boşaltılacak. Open Subtitles وأحذر كل الموجودين من مقاطعة أعمال اللجنة... أو سأخلي القاعة...
    Çok büyük bir Salon var. Open Subtitles انها تصنع حملان و اخبريهم ، لقد حصلنا على القاعة العظيمة الكبيرة
    Bunca saattir Büyük Salon'da tıkınıyor muydunuz? Open Subtitles تأكلان فى القاعة الكبيرة طوال هذا الوقت؟
    Lordumun içkisinden tatmaya ve bu Salon üzerine çöken kabustan bizi kurtarmaya yeminli pek çok cesur adam geldi. Open Subtitles لقد جاء العديد من المحاربين الشجعان لتذوق شراب الملك اللذيذ والعديد منهم أقسموا بأنهم سوف يريحوننا من قاعة الكوابيس
    Şair ayağa kalkar, şiirini ezbere okur, kapıdan çıkar, tam o anda ziyafet verilen Salon çöker, TED ووقف سيمونيدس والقى قصيدته من الذاكرة وخرج من الباب وفي نفس هذه اللحظة التي خرج فيها إنهارت قاعة الاحتفالات
    Basit olarak, içinde verilerin depolandığı sabit disklerle dolu kocaman bir Salon hayal edebilirsiniz. TED هل يمكن أن نتصور في الأساس كان لديه قاعة كبيرة مليئة بمحركات الأقراص الصلبة لتخزين البيانات التي يجمعونها
    Salon Margherita'da bana ne derlerdi biliyo musun? Open Subtitles هل تعلم ماذا كانوا يطلقون علي في صالون مارغريتا ؟
    300 Bin kağıda Salon satıyolarmış. Open Subtitles انهم يبيعون صالون للتصفيف ب 300،000 ليرة
    Ben pamuk fiyatından bahsetmek istiyordum ama Salon gürültülü ve puro dumanı dolu. Open Subtitles أجرؤ على القول ستمتلء الصالون كاملة بدخان السيجار والحديث بصوت عال عن سعر القطن
    Salon boşalana kadar sabırla beklemiş olabilir silahı almış ama bunu yapmamış gibi davranmış da olabilirsiniz. Open Subtitles ممكن تماما , أيضا بالنسبة لك ولقد انتظرت حتى يفرغ الصالون عندها أخذت المسدس
    Abim ve ben Salon penceresinden dışarıya bakıyorduk Ve 2 askerin evimizin önünde yürüdüğünü gördük. TED كنت وأخي في غرفة المعيشة ننظر من النافذة الأمامية، ورأينا جنديين يمشيان في الطريق إلى منزلنا.
    Salon basına kapalı. Open Subtitles صالة الألعاب الرياضية خارج الحدود المسموح بها للصحافة.
    Böyle gelmeye devam ederseniz Salon ücreti ödemek zorunda kalacaksınız. Open Subtitles إذا واصلتم القدوم إلى هنا سيتوجب عليكم دفع رسوم الصالة.
    Büyük Salon girişi için, güneş köşesinden vazgeçeceğim. Open Subtitles سأتخلى عن البيت الزجاجي و الردهة الكبيرة
    Bu Salon ciklet kadar ufak. Open Subtitles أنا أغني في صالات العرض الكبيرة في فيغاس
    Evin bir alanı hem oturma odası hem de Salon. Open Subtitles هناك، يشبه غرفة الجلوس و صالة الإستقبال
    Salon fiyatlarında indirim yaptığımı söyler misin ona? Open Subtitles هلا أخبرتها أنني خصمت نفقات الجمنازيوم ...
    - Salon 6. caddede ve bu numaram... adresi unutursan. Open Subtitles الصاله الرياضيه موجوده في المنطقه السادسه وها هو رقمي ؟
    Ebediyete giden yolda, süt ve kurabiye alabileceğimiz birinci sınıf VIP bir Salon. Open Subtitles ردهة فاخرة حيث نأكل الكعك والحليب حتى الخلود.
    Tıpkı eski Salon oyunları gibi. Pekâlâ sana bir soru o zaman: Open Subtitles إنها تعد حرفياً لعبة صالونات أسئلة مفاجئة
    Salonlar büyüdü. Carnegie Hall orta boy bir Salon. TED فأصبحت القاعات أكثر إتساعاً. قاعة كارنيجي كبيرة نسبياً.

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more