Dinleme O'nu , Tony! sebep olduğu baş ağrısını düşün! | Open Subtitles | لا تستمع الية، توني فكّر بكُل المشاكل التي سببها لك |
Onun sebep olduğu izleri sık sık gizlemek zorunda kalıyor musun? | Open Subtitles | هل انتي في اغلب الاحيان تخفي العلامات التي سببها لكي في جسمك؟ |
Kelimeler, insanların sebep olduğu tahribatların nitelik ve niceliklerini anlatmaya asla yetmeyecek. | TED | الكلمات لن تكون كافية أبداً لتحديد حجم وطبيعة الدمار الذي سببه البشر. |
Çünkü, sana buradan diyorum ki, bir hafta içinde ...dünyada sebep olduğu tüm acı ve ıstıraplar için, Bay Naylor'u... bu gezegenden göndereceğiz. | Open Subtitles | لأني هنا سأخبرك أنه، خلال إسبوع، نحن سنبعث السيد نايلور من هذا الكوكب لكل الألم والمعاناة الذي سببه في العالم. |
Sinir bozucu olduğunun farkındayım, ama hadi bugün olumlu bir şey yapalım... mesela bayılmaya neyin sebep olduğu sorusuna dönmek gibi. | Open Subtitles | أعلمأنهأمرمحبط.. لكندعوناننجزعملاًإيجابياًاليوم .. مثلاً كالرجوع إلى ما سبّب الإغمائه |
Bu internetin sebep olduğu uzun dönemli kritik değişimdir. | TED | إنه تحول حرج على المدى الطويل سببته الإنترنت. |
Yeşil anakondanın sebep olduğu büyük çaplı iç yaralanmalar var. | Open Subtitles | لدينا جروح داخلية هائلة سببتها اناكوندا خضراء. |
Örneklerde bulunan bir şey hastalığa sebep olduğu düşünülen bakterileri öldürüyordu. | TED | كان هناك شيء ما في العينة يقتل البكتيريا التي يفترض أنها تسبب المرض. |
Varfarinin sebep olduğu nekrozlar özellikle yağlı dokulara saldırır. Göğüsler gibi. | Open Subtitles | النخر الذي يسببه الوورفرين يهاجم أنسجة الدهون في الصدر عامةً |
Dün gece ayrılmış olmam gerekiyordu ama uçuşumda gecikme oldu sen ve arkadaşlarının sebep olduğu gürültü patırtı yüzünden. | Open Subtitles | كان من المفترض ان اذهب الليلة الماضية لكن الرحيل تأجل بسبب الفوضى التي تسببت فيها انت وأصدقائك |
Şu anda gördüklerimiz o ilacın sebep olduğu halüsinasyonlar sadece. | Open Subtitles | ما نراه الآن هلوسة سببها ذلك المخدّر فقط |
Troll'lerin sebep olduğu kazalara ve olaylara bakıyorum. | Open Subtitles | الحوادث والأحداث التى حددثت, تلك الأقزام هى سببها. |
Bazen ayın, sebep olduğu sorunları çözmek için onlara bir göktaşı göndermesi için dua ederlermiş. | Open Subtitles | "لقد كانوا يدعوا بأن يٌرسِل نيزك لعلاج المشكلة التي سببها القمر |
Birazdan hipoksinin Harika Çocuk'ta sebep olduğu bir psikotrop idraki kıracaksın. Neden dans ediyor? | Open Subtitles | أنت على وشك تحطيم قبضة التأثير النفسي الذي سببه نقص الأكسجين إلى صبينا العجيب لماذا هو يرقص؟ |
sebep olduğu sorunlara göre eminim ki erkek. | Open Subtitles | الولد يراهن بواسطة الإزعاج الذي سببه |
Onu öldürmek zorundaydım. sebep olduğu şeyleri acı çekerek ödemeliydi. | Open Subtitles | كان عليه أن يدفع من أجل الآلم الذي سببه |
Buna neyin sebep olduğu ise hala belirsizdir. | Open Subtitles | ما سبّب ذلك غير واضح |
Buna neyin sebep olduğu hakkında bir fikrin var mı? | Open Subtitles | ألديكَ أي فكرة عما سبّب هذا ؟ |
Bunca şeye sebep olduğu için üzgünüm... | Open Subtitles | أأسف فقط أنه سبّب لك... . |
Ona sadece bir binlik verdi ve sebep olduğu şu sıkıntıya bir bak. | Open Subtitles | لقد أعطيناها ألفاً وانظر لما سببته من مشاكل |
Ölüm sebebi yakın mesafedeki bir patlamayla oluşan basıncın sebep olduğu şiddetli iç kanama. | Open Subtitles | سبب الوفاة نزيف داخلي هائل سببته قوة إرتجاجية للإنفجار عند مدى قريب |
- Çünkü ülkem onun sebep olduğu sorunun farkında. | Open Subtitles | لأن بلدي يعرف المشاكل التي سببتها. |
- Çünkü ülkem onun sebep olduğu sorunun farkında. | Open Subtitles | لأن بلدي يعرف المشاكل التي سببتها. |
Ancak depresyon ve anksiyeteye sebep olduğu kanıtlanan etkenlerin çoğu biyolojik kökenli değil. | TED | ولكن معظم العوامل التي قد ثبت أنها تسبب الاكتئاب والقلق لا تتعلق بجيناتنا وتركيبنا البيولوجي. |
Quahog'lu Griffin ailesinin sebep olduğu şeylerden sadece birisi. | Open Subtitles | التي تسبب بها عائلة جريفين الذي يبدو أنه لديهم قوى خارقة |
-Tümör olmadığı halde sebep olduğu hastalıklar nasıl ortaya çıkabilir? | Open Subtitles | -كيف يأتي مرض يسببه ورم دون وجود ورم؟ |
Patlamanın sebep olduğu karmaşayı tahmin bile edemiyorum. | Open Subtitles | لا يمكنني تخيل الفوضى التي تسببت بكل هذا. |