Bu yaratıklarla daha önce karşılaştım, türün farklı bir kolu ama aynı... | Open Subtitles | لقد قابلت هاته المخلوقات من قبل فرع مختلف منها, لكنها فصيلة واحدة |
Bu yüzden şu an baktığınız pek çok türün daha isimleri yok. | TED | الكثيرمن الفصائل التي تنظرون لها الآن ليس لديها أسماء حتى الآن. |
Seyahatlerimde gördüğüm en inanılmaz şeylerden biri böyle yeni bir türün ortaya çıkışıydı. | TED | أحد الأشياء المدهشة التي أكتشفتها في رحلاتي هو وجود هذه الأنواع في النشوء. |
türün nesli 150 yıl önce tükenmişti Babam onları geri getirene kadar. | Open Subtitles | لقد كانت الفصيلة على وشك الإنقراض منذ قرن ونصف, حتى أعادهم أبي. |
Evet, ömrü boyunca öldürmek için çalıştığı bir türün canları. | Open Subtitles | أجل، حياة النوع الذي قضى حياته كلها في محاولة قتله |
Ne kadar erken ölürsen, türün için o kadar iyi olacak. | Open Subtitles | كلما أسرعتي في الموت كلما كان ذلك أفضل علي جنسك المؤسف عليه |
Senin türün hakkında söylediklerimi biliyorum ama bunu bulan adamın kutudaki işçiliği bu sadist büyü hepsi enfes bir şekilde hazırlanmış. | Open Subtitles | أعلم ماذا قلت بشأن فصيلتك لكن, الرجل الذي صنع هذا؟ صانع الصندوق ببراعة |
Diğer bir çok türün aksine, insanlar beğenilmek için davranışlarını diğerlerinin varlığına uydurma eğilimindedir. | TED | على عكس العديد من الكائنات الأخرى، يميل البشر لتغيير سلوكهم في وجود الآخرين للحصول على الاستحسان. |
Bir türün kullandığı kaynak ne olursa olsun, başka bir tür de aynı zamanda muhtemelen onu kullanıyordur. | TED | أي كانت الموارد التي تستهلكها الفصيلة، فستكون هناك فصيلة أخرى تستهلك نفس الموارد في نفس الوقت. |
Gördüğün gibi, her türün liderleri, soylarının devamı için mümkün olan tüm dişilerle soylarını yaymak zorundalar. | Open Subtitles | انه التطور هذا ضروري لضمان بقاء النوع فزعيم كل فصيلة لابد ان يعمل علي نشر بذوره في اكبر عدد ممكن من الأناث |
Bu küçük domuzcuklar, yepyeni bir türün ataları olacak. | Open Subtitles | ستكون هذه الخنانيص الصغيرة أسلاف فصيلة جديدة بالكامل. |
Bu sadece bir kaç türün sahip olduğu bir yetenek. | TED | هذه مَيزة عدد قليل من الفصائل تمتلكها على كوكبنا. |
Meksika körfezi ve Akdeniz gibi yerler tek bir türün, tek bir popülasyonunun yakalanabileceği yerler., | TED | مواقع مثل خليج المكسيك و البحر المتوسط هي مواقع تواجد الفصائل العزوبية يمكن اصطياد هذه التجمعات العزوبية |
Size sırayla bu üç türün dirilme süreciyle ilgili bir video göstereceğim. | TED | ساريكم هذا القيديو لعملية إعادة النشور لثلاثة من هذه الأنواع بهذا الترتيب. |
Cesedin bozulmasına ilk hangi türün sebep olduğunu dahi biliyor musun? | Open Subtitles | ألديك أيّ فكرة عن أوّل الأنواع التي تغزو على جثة مُتحللة؟ |
sadece aynı türün erkek böceği bu kokuyu alabilir. | Open Subtitles | والذكر من نفس الفصيلة هو الوحيد الذي يمكنه شم تلك الرائحة الشبه معدومة |
Yani bu... insan popülasyonuyla bu türün ilk temasa geçişi. | Open Subtitles | هذه أول مرة يتصل بها هذا النوع مع سكان البشر |
O uzun zaman önce öldü Başmelek senin türün gezegenimi mahvettiği zaman. | Open Subtitles | ، هذا مات لديّ منذ فترة طويلة مضت أيّها المخلوق السامي عندما قام بنو جنسك ببث التهديد لكوكبي |
Francine, kendi türün dışındakilerle çıkmalısın. | Open Subtitles | فرانسين" عليك التوقف عن المرافقة خارج فصيلتك |
Dünya üzerindeki ilk yaşam onlardı ve onlar, o zamandan beri gezegenimizde yaşayan milyarlarca türün her birini meydana getirdi. | TED | وكانت هذه أول حياة على الأرض، والتي بذرت الحياة لكل مليارات الكائنات التي سكنت كوكبنا منذ ذلك الحين. |
Kaşiflerin ve yerleşimcilerin bir türün tamamını yok edip ekosistemi sonsuza dek mahvetmesiyle ilgili hikayeleri okuduğumda hissettiğim öfkeyi hatırlıyorum. | Open Subtitles | أتذكر الغضب الذي اعتراني بقراءة تلك القصص عن المستكشفين والمستوطنين من اجتاحوا أجناس وفصائل بأسرها |
Nikaragua'daki türün daha önce gördüklerinden farklı olmadığına nasıl emin olabiliyorsun? | Open Subtitles | كيف يمكنك أن تعرفي , أن السلالة في نيكاراغوا لا تختلف عن الأوخريات التي سبق أن رأيتيها |
Senin türün gölgelerde çok uzun süredir saklanıyordu Bay Foss. | Open Subtitles | نوعك كان مختبأًً في الظلام لفترة طويلة يا سيّد فالس |
Her gün, dünya üzerinden üç türün yok olduğu söylenir. Acaba kaç tane yeni tür yaratılıyor merak ediyorum. | Open Subtitles | يقولون أنه يختفى 3 فصائل يوميا تخيلى كم غيرها يولد |
Kendi türün seni reddettiği için vampirler ve kurt adamlarla düzüşüyorsun. | Open Subtitles | تنكحين مصاصي الدماء والمستذئبين لأن عرقك يرفضك |
O gün orada insanların karşısında otururken, her iki türün ve sevgili gezegenimiz Dünya'nın geleceği bizim ellerimizdeydi konuşma uzadıkça, ortak bir noktada buluşma umudumu kaybetmeye başlamıştım kendi türlerimizin elçileri olarak, her iki tarafında kaybedecek çok şeyi vardı. | Open Subtitles | بينما كنت جالسا مقابلا لني البشر مستقبل جنسينا و أرضنا الحبيبة كان ملقاً على عاتقنا لكن في خضم المناقشة |
Bütün bir türün yükünü omuzlarında taşımanın nasıl bir şey olduğunu kimse anlayamaz. | Open Subtitles | لا أحدَ يعي شعورَ أن يحملَ أحدهم عبءَ جنسٍ بأكمله على كاهله. |