Ama herkese ödetme takıntın insanların hayatını mahvediyor yani bebeğimin hayatını. | Open Subtitles | ولكن هوسك بجعل الجميع يعاني يؤدي إلى تدمير الكثير من الأشخاص |
Çünkü bu takıntın devam ederse sonunun kötü olacağını bir şekilde biliyordum. | Open Subtitles | لأنّي شعرت أنّك إذا تابعت هوسك به، فستنتهي لما لا يحمد عقباه. |
O senin takıntın ve açıkçası İmparator seni serbest bırakacak. | Open Subtitles | إنه هوسك ومن الواضح أن الإمبراطور سيكافئك |
Dean hakkındaki çılgın takıntın nedir? | Open Subtitles | ما هو هذا الهوس الجنوني الذي لديكِ اتجاهه ؟ |
Asıl senin Dean hakkındaki bu çılgın takıntın nedir? | Open Subtitles | ما هو هذا الهوس الجنوني الذي لديك أتجاهه ؟ |
Çikolatalı süte takıntın bir tür zamansal kırılma yaşadığını simgeliyor olabilir. | Open Subtitles | هاجس حبك للشكولاته بالحليب يشير الى انك متورط بكسر الحاجز الزمنى ماذا تقصد |
Birini vurman, özel dedektif arkadaşın, yeni takıntın | Open Subtitles | إطلاق نار على الشاب ، صاحبي إنه هوسك الجديد |
Yani, kadın iç çamaşırı takıntın biraz korkutucu. | Open Subtitles | اعنى ان هوسك بملابس النساء التحتية مخيف؟ |
Bu yüzden o hapishaneye artık telefon açmak yok ve bu ofisi ufak takıntın için bir daha kullanmak yok. | Open Subtitles | لذلك لا مزيد من المكالمات للسجن ولا إستعمال للمكتب لتوسيع هوسك الصغير |
Ve bu arada senin yemek takıntın düşündüğün kadar sevimli bir şey değil. | Open Subtitles | وبالمناسبة، هوسك الغذائي يرعب أكثر ممّا تظنين |
Belli ki tedaviyi bulmak için olan takıntın bir zamanlar ailene karşı hissettiğin sadakat duygusunu bastırıyor. | Open Subtitles | جليّ أنّ هوسك لإيجاد الترياق أودى بأيّ وفاء أخويّ شعرت يومًا |
Beni geri getiren şeyin o kadına olan takıntın olması ne kadar ironik. | Open Subtitles | كما تعلم، فإنه من المثير للسخرية أن هوسك الخاص مع هذه المرأة هو ما جلبني مرة أخرى |
En azından senin tank savaşı takıntın işe yaradı. | Open Subtitles | على الأقل هوسك في حرب الدبابات قد جنى ثماره |
Zaman takıntın bu deneyin ne kadar faydalı olduğunu ortaya koyuyor. | Open Subtitles | هوسك بالوقت وكأنه يقول لم هذه التجربة تستحق الجهد |
Bu intikam takıntın hiç iyi bir şey değil. | Open Subtitles | هذا الهوس الذي يتعلق بإنتقامكِ ليس مُناسباً. |
Kemiklere dönelim. Çünkü bugünlük kemikler benim olduğum kadar senin de takıntın. | Open Subtitles | نعود للعظام التي أعرف بأنها الهوس المتفرد لهذا اليوم |
- Çok komik. Senin de takıntın olduğunu sanıyordum. | Open Subtitles | اعتقدت هذا الهوس الخاص بك أيضا. |
Şimdi de bu çello olayına takıntın. | Open Subtitles | الآن هذا الهوس الغريب بالتشيلو |
Bak, bu kızla ilgili olan takıntın çılgınlık. | Open Subtitles | أنظري, هذا الهوس بتلك الفتاة يعد أضطراب |
Yaş takıntın hakkında ne hissettiğimi biliyorsun. | Open Subtitles | أتعرفين ماذا أشعر عن هاجس عمرك. |
Yani 30 yıllık takıntın var... ama kanıtının izini süremedin mi? | Open Subtitles | إذن ، كان لديكَ هاجس لـ 30 عاماً... لكنّك لم تتبع أدلّتكَ؟ |