| Diktatörlükte, güç şiddet tehdidi altında ortaya çıkar, yönetilenin rızasıyla değil. | TED | في الديكتاتورية، تبرز سلطة الدولة من التهديد بالقوة، وليس موافقة المحكوم. |
| tehdidi etkisiz hale getirmek, sivilleri korumak, UAC verilerini UAC verilerini kurtarmak. | Open Subtitles | احتواء والقضاء على التهديد وحماية المدنيين واسترجاع استرجاع ملكية اليو اية اس |
| Bu tehdidi yerine getirmeden önce belki dönüp, aynaya bakmak isteyebilirsiniz. | Open Subtitles | ربما تريدي الالتفاف و النظر بالمرآه قبل ان تنفيذي هذا التهديد. |
| - Bu yeni bir güvenlik tehdidi demek. - Dünyadışında sorun yaratabilir. | Open Subtitles | هذا يمثّل تهديد إلى الأمن هذا يمكن أن يكون مشكلة خارج العالم |
| Bugün bir bomba tehdidi aldık. Polis binanın içerisini arıyor. | Open Subtitles | لقد جاءنا تهديد لانفجار اليوم و الشرطة بالداخل تفتش المكان |
| Diğer yarısı ölüm tehdidi ve bunların yaklaşık üçte ikisi tecavüzü de içeriyor. | Open Subtitles | و النصف الآخر كانت تهديدات بالقتل و بينها قرابة الثلثين تضمنت تهديد بالأغتصاب |
| Suçlu, tehdidi görmeden önce, onun mümkün olduğunca yakın olmasını istemiş. | Open Subtitles | الجانى اراده ان يقترب بقدر الامكان قبل ان يرى هذا التهديد |
| Dürüst olmam gerekirse o fotoğrafların hala buralarda bir yerde olduğu tehdidi varken pek içli dışlı olmak istemiyorum. | Open Subtitles | انا اقصد انه لابد ان اكون صريحاً انا لا اشعر بالحميمية مع التهديد بتلك الصور لي في مكان ما |
| Anne ve çocuğa geçmeden önce asıl tehdidi ortadan kaldır. | Open Subtitles | التخلص من التهديد الرئيسي قبل الإنتقال إلى الأم و الطفل |
| Sonuç olarak, Amerikalılar tehdidi çok ciddiye alıyorlar. | TED | ونتيجة لذلك، فإن الأميركيين اأخذوا التهديد على محمل الجد. |
| Bu yüzden problemin çevresindeki Kontrol Mekanizması eylemin gerçek tehdidi olmaya başlıyor. | TED | وبالتالي فالغطاء التشريعي حول المشكل يصير التهديد الحقيقي للقانون. |
| Onu arama motoruna koyarsınız, ve tehdidi tedavi edecek ilacı yaratırsınız. | TED | يمكنك وضعها في محرك البحث الخاص بك، ويمكنك إنشاء العقاقير والتعامل مع التهديد. |
| Mekanı tanıyor. Köpek gibi fiziksel her tehdidi ortadan kaldırmış. | Open Subtitles | هو على علم تام بالمكان وأزال أي تهديد ممكن, كالكلب |
| Onun bir güvenlik tehdidi olduğunu söylediler. Kesin emin olmasalar birisini öldürtmezlerdi. | Open Subtitles | لقد قالوا أنها تهديد أمني، لن يختاروا أحداً إن لم يكونوا متأكدين |
| USMS ofisini arayıp kaçakları üzerinde ölüm tehdidi olduğunu söyleyebilirim. | Open Subtitles | استطيع الاتصال بمكتب المرشال اخبرهم انه هناك تهديد على المشتبه |
| Elsa her şeyi biliyor, o yüzden şantaj tehdidi yok, Bay Geist. | Open Subtitles | إيلسا تعرف كل شيء لذلك ليس هناك تهديد من الابتزاز،يا سيد جيست |
| Öğretmenine ölüm tehdidi yazan başka çocuk yok da ondan. | Open Subtitles | لمَ؟ لأنّ لا فتى آخر كتب تهديدات بالقتل إلى معلمته. |
| Cumartesi akşamındaki tepkinden sonra böyle garip bir tehdidi kim yazar ki? | Open Subtitles | بعد رد فعلك مساء السبت من سيشرك إرسال مثل هذه التهديدات غريبة؟ |
| Ya da gözü bir tehdidi görsel olarak veya skoplarından birinde algılar algılamaz pilotun düşünce itkileri, tehdide füze yolluyor. | Open Subtitles | أو سرعان ما تدرك عينه خطراً إما بصرياً, وإما على إحدى شاشات الرادار إندفاعات أفكاره توجه الصواريخ على ذلك الخطر |
| Ben her hangi bir askerin el bombası tehdidi altında olan kumandanını kurtarmak için yapacağı şeyi yaptım. | Open Subtitles | بل قمت بواجبي، ما كان ليفعله أي جندي حينما تهدد قنبلة قائده |
| Yani, sert bir görünüş, şiddet tehdidi, diğer tutukluları uzakta tutar. | Open Subtitles | لذا فإن القشرة الشخنة تبرز تهديداً عنف، مما يبعد السجينات الآخريات |
| Tefecimizin Tupelov'un adamı olduğunu düşünüyoruz ve dün geceki tehdidi oldukça işe yaramış görünüyor. | Open Subtitles | -أجـل . نعتقد أن هذا المقرض هو أحد فتيان "توبلوف"، والليلة الماضية أبلى جيدا في تهديده. |
| Uyuşturucu satıcıları, çeteler ve artan terör tehdidi daha fazla korunma ihtiyacını doğuruyor. | Open Subtitles | العصابات التى تتجول بالشوارع بحثا عن ضحيتهم القادمة والتهديد الإرهابي المتصاعد.. |
| Bir yargıca ölüm tehdidi göndermekten daha zekice şeyler yapabilirsiniz. | Open Subtitles | ألا تريد أيضًا ..أن ترسل تهديدًا بالقتل لسيادة القاضي |
| Şimdi her köşeden fışkıran şiddetin tehdidi olmadan, işe gidip, çocuklarımızı okula bırakıp küçük zevklerin tadını çıkarabiliyoruz. | Open Subtitles | يمكننا الآن أن نذهب للعمل وتوصيل أطفالنا للمدارس والتمتع بمتع الحياة الصغيرة دون الشعور بتهديد العنف الذي يلوح من كل الزوايا |
| O zaman Crohne'un tehdidi işe yaramış olur. | Open Subtitles | معناه ان كرون سيمضي بتهديده |
| Devletin bu tarz fikirlerine aykırı olarak bugünlerde yapılacak seçimlerin iç terör tehdidi de göz önüne alınarak, uyarlanması gerek. | Open Subtitles | قريب من البيت، مع الحكومة وسيلة قدما في استطلاعات الرأي، محور النقاش في الانتخابات العامة المقبلة اليوم تحول من اقتصاد لتهديد الارهاب الداخلي. |
| Artık bunu hissediyoruz. tehdidi kanımızda hissediyoruz. | Open Subtitles | ونستشعرذلكالآن، نشعر بالتهديد في دِمائُنا. |