"tek şeyi" - Translation from Turkish to Arabic

    • الشيء الوحيد
        
    • الشئ الوحيد
        
    • شيء واحد
        
    • الشىء الوحيد
        
    • الأمر الوحيد الذي
        
    • بالشيء الوحيد الذي
        
    • الشيء الذي
        
    • بشيء واحد
        
    • الشيئ الوحيد
        
    • الوحيد الذي يمكنني
        
    Muhtemelen bu ameliyatı eninde sonunda olmak zorundayım ama o zamana kadar ona yakın olmamı sağlayan tek şeyi kaybetmeyi göze alamam. Open Subtitles أعلم أني عاجلاً أم آجلاً سأخضع لتلك الجراحة لكن حتى ذلك الحين، لن أخاطر بفقدان الشيء الوحيد الذي يجعلني على مقربة منها
    Ağladığımı hatırlıyorum bana ümit veren tek şeyi elimden almışlardı çünkü. Open Subtitles أتذكر أنني بكيت لأنهم أخذوا مني الشيء الوحيد الذي أعطاني الأمل
    Tabi. Beni temize çıkaracak elimizdeki tek şeyi, hükümetin bir çalışanına mı vereceğiz? Open Subtitles هل سنقوم بإعطاء الشيء الوحيد الذي يمكن أن يبرئني إلى أحد عناصر الحكومة؟
    Eğer bu arkadaşlığa ihanet edersen, sahip olduğu tek şeyi de yok edersin. Open Subtitles إن خنت تلك الصداقه، ستدمر الشئ الوحيد الذي تبقى له في هذا العالم.
    - Central City'nin özlediğin tek şeyi Kid Flash mı? Open Subtitles كيد فلاش هو شيء واحد كنت أفتقد حول مدينة الوسطى؟
    Ellerimi donunun içine sokmayacak kadar çok sevdiğim tek kadından bana kalan tek şeyi de benden aldılar. Open Subtitles وقد اخذوا الشىء الوحيد المتبقى لدى من المرأة التى احببتها بما فيه الكفاية والتى لم اضع يدى تحت سروالها
    Bunu yaparsak, bizi keseli sıçanlardan ayıran tek şeyi kaybederiz! Open Subtitles لو فعلنا ذلك، فنحن نفعل الأمر الوحيد الذي يميزنا عن القوارض
    5 saatlik yeni kariyerimde, nasıl yapıldığını bildiğim tek şeyi yaptım. TED خلال خمس ساعات في مسيرتي الجديدة، قمت بالشيء الوحيد الذي كنت أعرف طريقة إنجازه.
    Şu anda bilmem gereken tek şeyi biliyorum: Onu sevdiğimi. Open Subtitles الآن , أعرف الشيء الوحيد الذي يجب علي أن أعرفه:
    Paranın veya gücün geri getiremeyeceği tek şeyi aldın benden. Open Subtitles سلبتني الشيء الوحيد الذي لا يستطيع المال ولا النفوذ ردّه
    Paranın veya gücün geri getiremeyeceği tek şeyi aldın benden. Open Subtitles سلبتني الشيء الوحيد الذي لا يستطيع المال ولا النفوذ ردّه
    Adam markete gidiyor ve alerjisinin olduğu tek şeyi alıyor. Open Subtitles هو ذهب للمتجر واشترى الشيء الوحيد الذي لديه حساسية تجاهه
    Ama bir tek şeyi yapmanı istemiyorum o da kendini suçlaman. Open Subtitles لكن الشيء الوحيد الذي لا أريدكِ أن تفعليه هو لوم نفسكِ.
    Böylece yedi yaşındaki küçük, ümitsiz aklımın bu trajediyi önlemek için düşünebildiği tek şeyi yaptım. TED ففعلت الشيء الوحيد والذي يمكن أن يفكر فيه عقل طفل في السابعة لكي يتجنب هذه المأساة
    Böylelikle gittim ve elimden gelen tek şeyi yaptım. TED لذا ذهبت وفعلت الشيء الوحيد الذي استطعت فعله.
    İnsanlar olarak hayatta kalmamız için gereken tek şeyi şu anda yok ediyoruz: Gezegenimizi. TED كوننا بشر، الآن نحن ندمر الشيء الوحيد الذي نحتاجه للبقاء على قيد الحياة: كوكبنا
    Ona zarar verirsen dünyada değer verdiğin tek şeyi yok ederim. Open Subtitles لو أذيته, سوف أُدمر الشئ الوحيد الذي تهتم به في حياتك
    Değer verdiğim tek şeyi elimden aldı. Open Subtitles الشئ الوحيد الذس أهتممت به أخذته بعيداً عني
    O kadar çok odaklanmışsınız ki kazanmaya tek şeyi unutmuşsunuz. Open Subtitles يجب أن تركزوا جيداً لتصنعوها لقد نسيتم شيء واحد صغيراً إنها تدعى الموسيقى
    Sahip olduğumuz gerçekten etkili tek silahın onların yapamadığı tek şeyi yapabilme yeteneğimiz olduğunu söyledim. Open Subtitles حسنا , إن السلاح الحقيقى و الفعال الذى نملكه هى قدرتنا على فعل الشىء الوحيد الذى لا يستطيعوه
    Herkesin "yapamazsınız" dediği tek şeyi yapacağız. Open Subtitles سنفعل الأمر الوحيد الذي لا يتوقعه الناس منا.
    Josh için yapmayı bildiğim tek şeyi yapıyorum. Open Subtitles انا اقوم بالشيء الوحيد الذي اعرف كيف افعله لأجل جوش
    Onu iyiliğe bağlayan, içindeki insan yanını uyandıran tek şeyi çıkararak: Open Subtitles سنُبعِد الشيء الوحيد الذي يُضعِف نصفه البشري الشيء الذي جعله يتمسك بالخير:
    Sayın Bakan, ona emin olduğum tek şeyi hatırlatın. Open Subtitles سيادة الأمين ، ذكره بشيء واحد أنا متأكد منه
    Ve bu benim çıkıp beni kurtaracak tek şeyi bulmama engel oluyor. Open Subtitles وهو الذي يمنعني من الخروج والحصول على الشيئ الوحيد الذي قد ينقذني
    Seksle alakalı olmayan, düşünebildiğim tek şeyi istemiştim. Open Subtitles لقد طلبتُ الشيء الوحيد الذي يمكنني .التفكير فيه على أنه لم يكن جنسيًا

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more