Eğer gerçeği öğrenmek istiyorsak gidilebilecek tek bir yer var. | Open Subtitles | لو أردنا أن نكتشف الحقيقة، هناك مكان واحد نذهب إليه |
Simon'ın olabileceği tek bir yer var. Babasının gömülü olduğu yer. | Open Subtitles | ،هناك مكان واحد يمكن لسايمون أن يكون به مكان دفن أبيه |
Zamanın ataerkil toplumunda bunu bulabileceği tek bir yer vardı. | TED | وفي هذا المجتمع في ذلك الوقت، يوجد مكان واحد استطاعت الذهاب إليه. |
Şu anda gidebileceği tek bir yer var: | Open Subtitles | هناك مكان واحد يستطيع الذهاب اليه الأن منزله |
Binlerce askeri kullanamayacağın tek bir yer vardır... | Open Subtitles | و لكن ثمه مكان واحد لا يمكنك فيه استخدام 1000 جندى |
Annem gidebileceğimiz tek bir yer olduğunu söylemişti. | Open Subtitles | قالت أمي بأنه يوجد مكان واحد فقط باقى يمكننا الذهاب أليه |
Galiba gidebileceğiniz tek bir yer var. | Open Subtitles | أخشى أن هناك فقط مكان واحد يمكنك الذهاب إليه. |
Ve bu kasabada, benim gibi bir adamın çalışabileceği tek bir yer vardı. | Open Subtitles | وهناك مكان واحد فقط في المدينة يمكن لرجل مثلي أن ينجح فيه |
Ama bir yere saklanmış birini ya da gizli bir bilgiyi arıyorsan... veya kimsenin bilmemesi gereken sırların peşindeysen, gidecek tek bir yer vardır. | Open Subtitles | لكن اذا تريد تراب وَسخ مدفون تحت صخرة فى مكانآ ما, أو بعض الاسرار لا يريد أحدهم أن يعلم بها أى شخص هنا فقط مكان واحد |
Hala aşkın ve romantizmin var olduğu tek bir yer düşünebiliyorum.. | Open Subtitles | إنى أفكر أن الحب و الرومانسية موجودة فى مكان واحد |
Toprak sarıydı. Sarı toprağın olduğu tek bir yer var. | Open Subtitles | التراب كان أصفر, لا يوجد هذا التراب إلا فى مكان واحد |
Steven ruhumu çürüttü ve kendime gelebileceğim tek bir yer var. | Open Subtitles | ستيفن ، حطم نفسيتي ، والآن هناك مكان واحد فقط أستطيع الذهب إليه |
Tüm bu tortunun gideceği tek bir yer var. | Open Subtitles | كان هناك مكان واحد بالرغم من كل ذلك مستوطنة للذهاب |
Ama yalnız kaldığın tek bir yer vardı, değil mi? | Open Subtitles | "كان هنالك مكان واحد فحسب الذي اختليت بنفسك فيه, صحيح؟" |
Ben intihar ettim, Angela. Öldüğümde, kurallar, gideceğim tek bir yer olduğunu söylüyordu. | Open Subtitles | انا منتحر,عندما فعلت ذالك قالو لي يوجد مكان واحد تذهب اليه |
Ve tapınak şövalyelerinin Londra'da gömüldüğü yalnızca tek bir yer var. | Open Subtitles | وهناك مكان واحد فقط لدفن فارس نبيل في لندن |
Saklanabileceği tek bir yer vardı. | Open Subtitles | و لم يكن ثمة سوى مكان وحيد للإختباء |
"Gelip beni alın" diyorum. O heriflerin arabamla gidebileceği tek bir yer var çünkü. | Open Subtitles | وقلت لهم تعالوا و ساعدوني لأنني أعرف مكاناً واحداً يستطيع فيه |
Senin kadar onarılamaz şekilde hasar görmüş bebekleri koyacak tek bir yer var. | Open Subtitles | هناك مكانٌ واحد فقط لدمية لا يمكن إصلاحها مثلكِ |
tek bir yer söyle. | Open Subtitles | مكانٌ واحدٌ. |
Saklanacak tek bir yer vardı. Şeydi, arkat galerisi. | Open Subtitles | ثمة مكان واحد للإختباء وكان معرض الألعاب |