| Toprak sahiplerinin % 1.5'i toprakların % 46'sını kontrol ediyor. | Open Subtitles | 1.5بالمئة من ملاّك الأراضي يتحكمون بـ 46 بالمئة من الأرض |
| Artan toprakların çoğu ve rezervasyon sınırları içindeki birçok arsa şimdi beyaz büyük çiftlik sahiplerinin elinde. | TED | إن معظم هذه الأراضي والعديد من المعالم البارزة ضمن المحميات معظمعها تحت ملكية مربي المواشي البيض. |
| Ekilebilecek toprakların çoğu zaten ekili. | TED | معظم الأراضي التي يمكننا زراعتها هي بالفعل قد زُرعت. |
| Çünkü o toprakların bazıları eğer fazla ölçüde kullanılırlarsa çok zehirliymiş. | Open Subtitles | لأن بعض التربة لتلك النباتات سامة للغاية إن تناولوها بكميات كبيرة. |
| Atalardan kalan toprakların her bir metresini geri almak büyük bir iştir. | Open Subtitles | إستعادة أراضي الاباء والأجداد هي من صميم الأعمال الآن |
| toprakların benim olacak ve Longthorn'un kağıtlarının önemi kalmayacak. | Open Subtitles | أراضيك ستصبح لي وسندات لونجثورن ستكون عديمة القيمة |
| Ya da toprakların ve hayatınla vedalaş. | Open Subtitles | أو قوم بتقبيل أرضك , إذا كانت حياتك ستذهب مع السلامة |
| Hunları kralı, ...Karadeniz'den donmuş nehre kadar bütün toprakların efendisi... | Open Subtitles | ملك الهونيين ملك الأراضى بين المحيط المتجمد والبحر الاسود |
| Bu toprakların yüce hükümdarı ve efendisiyim. | Open Subtitles | أنا أكثر من حاكم مبجّل لهذه الأراضي و سيّد لكل ما أرعاه |
| Biz kutsal toprakların genel anlamda deşilmesi fikrini oldukça saldırgan buluyoruz. | Open Subtitles | الآن، نحن نرى أن مفهوم الحفر في الأراضي المقدسة أمر مهين جداً |
| Ve bu toprakların hakimi olan memeliler gibi bazıları yavrularına özenle bakar. | Open Subtitles | وبعضاً من الاهتمام لصغارها مع قدر أكبر من الرعاية من الثديي الذي يُهيمن على هذه الأراضي. |
| Bir zamanlar insandı bu toprakların hakimiydi. | Open Subtitles | لقد كان من قبل بشريا ً كان حاكم هذه الأراضي |
| Bereketli toprakların her bir parçası pirinç ekimine ayrılmıştır. | Open Subtitles | فكل إنش من الأراضي الخصبة مستخدم في الزراعة |
| İşlenmiş toprakların genişlemesi ve tek ekinli tarım parazitlerin gelişmesine davetiye çıkardı. | Open Subtitles | التوسع في الأراضي الزراعية وقانون امتلاك المزارع الخاصة هو ما شجع على انشار الطفيليات |
| Tarıma elverişli toprakların %40'ı uzun vadeli hasar gördü. | Open Subtitles | أربعون بالمئة من الأراضي الزراعية تعاني من الضرر الشديد |
| Her bir kabilenin büyüklerini bir araya getirdi ve toprakların bölünmesi için planlar hazırladı. | Open Subtitles | لقد جمعَ معاً زعماء كل قبيلة ورسم خطط لتقسيم الأراضي |
| Olması gereken bu toprakların Polonya'ya verilmesi. | Open Subtitles | لكن من الضروري الجدال لأعطاء بولندا هذه الأراضي |
| Ormanların yönetimi, ulaşım, okyanuslar, donmuş toprakların erimesi. | TED | وإدارة الغابات والنقل، والمحيطات وذوبان التربة الصقيعية. |
| Anlatması zor. Bereketli toprakların kokusu. | Open Subtitles | يصعب تفسير ذلك قد يكون بسبب التربة الطينية |
| - Nehrin karşısında, vahşi toprakların ötesinde bir hazine var. | Open Subtitles | عبر النهر وما وراء أراضي الهمج يوجد كنز. |
| - Nehrin karşısında, vahşi toprakların ötesinde bir hazine var. | Open Subtitles | عبر النهر وما وراء أراضي الهمج يوجد كنز. |
| toprakların için mi savaşıyorsun? | Open Subtitles | نضالك من أجل أراضيك. |
| Sen içinde olmadan toprakların daha değerli. | Open Subtitles | قيمة أرضك أكبر دون وجودك عليها |
| Amerikan toprakların iki federal ajana saldırdığını akıl hocam biliyor mu? | Open Subtitles | ناهيك عن مهاجمه عميلين فيدراليين على الأراضى الأمريكيه |
| Benimsendiği toprakların değerlerine bağlılığını göstermek için. | Open Subtitles | ليثبت لنا مدى اخلاصه للأرض التي يعيش عليها .. |
| Böylesine huzur dolu toprakların depremlerle ve savaşla nasıl da paramparça olabileceğini anlamasını istemiştim. | Open Subtitles | أردتها بأن تفهم كم أن الأرض السلمية من الممكن أن تتحطّم بالزلازل والحرب |