Buraya, çok güzel bir şekilde tasvir ettiğin ufku görmeye geldim. | Open Subtitles | لذا خرجت إلى هنا أحاول رؤية الأفق الذي وصفته لي ببراعة |
Çünkü içerden biri olmak kolayca ufku daraltmak anlamına gelebilir, uzmanlık alanınızın ihtimallerini kolayca kabul etmek anlamına gelebilir. | TED | لأنه كونك من الداخل وغير غريب يمكن بسهولة أن يعني ذلك تدمير الأفق ويعني بسهولة قبول افتراضات الواقع |
Bu, uçaklarda en sevdiğim oyundur: uçaktasınızdır ve pencereden dışarı bakarsınız, ufku görürsünüz. | TED | وهذه لعبتي المفضلة في الطائرات: عندما تكونون في طائرة وتنظرون إلى الخارج عبر النافذة ، ترون الأفق. |
Cismin içeriye düştüğünü asla gözlemleyemeyeceksiniz. Tüm olay ufku boyunca. | Open Subtitles | لا يمكنكم أن تروا شيئاً يقع حتى أسفل أفق الحدث |
Burnundan nefes al ve ufku ara. | Open Subtitles | تنفّس من أنفكَ وتطلع للأفق |
Bütün ufku kaplamış. | Open Subtitles | انها تمتد عبر الافق باكمله |
Tek fark, ufku göremiyordunuz. Kaybolmuştunuz. | Open Subtitles | ببساطه لا تستطيع عيناك أن ترى الأفق فتشعر بأنك ضائع تماماً |
İlk zamanlar, ufku kaplayan sis tabakasından başka bir şey yoktur. | Open Subtitles | ، في بادىء الأمر لا يوجد سوى السديم في الأفق |
Güneş ufku aydınlattığında daha büyüleyici renkler. | Open Subtitles | المزيد من الألوان المذهلة عندما تضرب الشمس الأفق |
Ve onlardan birinin seni tedavi etmesinin zamanı geldi. Güneş ufku temizlemesiyle birlikte başlayacaksın. | Open Subtitles | وأنّ الوقت قد حان ليُشفيكَ شخص ما منهم. بمجرد بزوغ الشمس في الأفق ستبدآن. |
Hayatlarında her dalgaya cesurca dalabilecekleri bir pruvayı, motorun hiç değişmeyen ritmini ve hiçbir şey garanti etmeyen geniş bir ufku verebilir miyim? | TED | هل يمكنني اعطاءهم ما يشبه مقدمة السفينة في حياتهم, تختبرك بشجاعه في كل موجة, إحساس الضربات المنتظمة للمحرك الأفق الكبير هل يمكن ضمان ذلك؟ |
Şu ana kadar ufku bu kadar iyi anlaşılır bir şekilde anlatan hiç olmamıştı. | Open Subtitles | -لم يصف أحد لي الأفق من قبل بحيث أستطيع أن أدركه |
Sık sık, ufku şal gibi sarıp üstüme hücum eden karanlığın sesini duyabildiğimi sanıyordum. | Open Subtitles | فكرت كثيراً بأننى أستطيع سماعصوتالظلام... وهو يسرقنى عبر الأفق ... ويندفع مسرعاً نحوى. |
Ötesini göremediğimiz ve uzay-zamanda adına "olay ufku" denen bir sınırı geçene dek çökmeye devam edecektir. | Open Subtitles | سيستمر بالإنهيار ليعبر حداً ما في الزمكان "يدعى بـ "حدث الأفق |
Orada seninle oturmak ve ufku izlemek istiyorum. | Open Subtitles | أريد الجلوس هناك معكِ ومشاهدة الأفق. |
Kurucu atalarımız ilk kez tekrar tekrar... kurduğunda, ülkemizin ufku. | Open Subtitles | عندما آباؤنا المؤسسون ردت لأول مرة مرارا وتكرارا، أفق أمتنا. |
Bu bir görsel değil, her zaman düşündüğümüz şeyin bir bilgisayar simülasyonu, kara deliğin çevresindeki olay ufku gibi. | TED | هذه ليست صورة، هذه محاكاة بالحاسوب لما كنا نتصور دائمًا على أنه أفق الحدث. |
Kara delikleri kafamda ilk canlandırdığımda bunun olay ufku olduğunu düşünüyorum, o şekil içinde dönüp duran çok fazla madde ve ışık var. | TED | حين فكرتُ مبدئيًا في الثقوب السوداء، تصورت أنها هي أفق الحدث، حيث الكثير من المادة والضوء تدور بسرعة على هذا الشكل. |
Denize açılmasını, ufku aşıp kaybolmasını izleyen bir adamım vardı. | Open Subtitles | عينت رجل مع منظار كي يراقبها تغادر -يراقبها حتى تصل للأفق وتختفي ... -أتعلم أمراً؟ |
"ufku" gönderin. | Open Subtitles | اطلق الافق. |
Hiçbir şey, ışık bile belirli bir sınırı aşınca kara deliğin olay ufku denilen yer çekimi kuvvetinden kaçabilecek kadar hızlı hareket edemez. | TED | لا شيء، ولا حتى الضوء، يمتلك السرعة الكافية للهرب من قوة الجاذبية للثقب الأسود عند تجاوزه حدًا معينًا، يسمى بأفق الحدث. |