Doğruyu söylemek gerekirse, Majesteleri, sizi uyarmaya çalışmıştım ama siz, efendim, iflah olmaz bir romantiksiniz. | Open Subtitles | لو سمحتلى يا مولاى لقد حاولت تحذيرك ولكنك يا مولاى عاطفى جداً |
Evime gelip beni Brody konusunda uyarmaya çalıştın. | Open Subtitles | لقد ظهرتي في منزلي وحاولتي تحذيري من برودي |
Oturanları tahliye için uyarmaya çalıştık ama her zaman vakit olmuyor. | Open Subtitles | نحن نحاول تحذير السكان بالاخلاء لكن لا يكون هناك وقت دوما |
Seni uyarmaya çalışıyorum Cate belki de zaten hiç orada olmamış olan bir şeyin peşindesin. | Open Subtitles | أنا أحاول أن أحذرك كيت أنك قد تكونين تنتظرين لشيء غير موجود |
Bu şeyin kaldığını gördüğümde sizi uyarmaya geliyordum. | Open Subtitles | أتيتُ لتحذيرك حينما علق ذلك الشيء بين الأدوار |
Kuzeni tabii onu yapmaması için uyarmaya çalıştı, ama Shadi'nin telefonunun şarjı bitti, ve telefonu bir daha hiç geri açılmadı. | TED | ولقد حاول إبن عمّه بالطبع تحذيره من القيام بذلك، ولكن بطاريّة هاتف شادي قد نفذ شحنها، ولم يشتغل هاتفه مرة ثانية. |
Uzaylılardan birinin onları uyarmaya gidip hastalığı yaymış olma olasılığı da var. | Open Subtitles | من المحتمل ان الغريب ذهب لتحذير الاخرين , ونشر المرض. |
Bu şeyin asırlardır var olduğu... ve hiçbir şeyin bugüne kadar onu öldüremediği... konusunda hepimizi uyarmaya çalışıyordu. | Open Subtitles | كان يحاول تحذيرنا كلنا بأن هذا الشىء موجودا من الاف السنين ولم يستطع شىء أن يقتلة إستطاع أن يقتله. |
Yani, hiç bir zaman Cole'dan hoşlanmamıştım ve onu uyarmaya çalışmıştım. | Open Subtitles | فكما تعلم، أنا لم أحب "كول" إطلاقاً و حاولتُ تحذيرها منه |
Seni uyarmaya geldim. Tanrılara şükür, sen iyisin! Beni uyarmak mı? | Open Subtitles | قد أتيت لأحذرك شكراً للآلهة, إنك بخير |
Yangın yerçekimsiz ortamda. Sizi uyarmaya çalıştım. | Open Subtitles | هذا حريق خطر جدا لقد حاولت تحذيرك أيتها القائد |
10 dakikamı seni uyarmaya çalışmakla geçirdim. Neden boşandığını anlayabiliyorum. | Open Subtitles | ــ أمضيت 10 دقائق محاولة تحذيرك ــ أرى الآن لِمَ هي مطلقة |
-Seni uyarmaya çalıştım. -Partimize hoşgeldin. | Open Subtitles | ـ حاولت تحذيرك ـ مرحباً بكم في حفلتنا |
Emma yardıma ihtiyacı olduğu konusunda beni uyarmaya çalıştı. | Open Subtitles | ايما حاولت تحذيري بأنه بحاجة الى المساعدة |
You tried to warn me,Beni uyarmaya çalıştın ama ben dinlemedim... but I didn't listen, ve şimdi de kızlar günümüzü mahvetmiş oldum. | Open Subtitles | لقد حاولتِ تحذيري. ولكني لم أصغِ، والآن أفسدت ليلة الفتيات. |
İkinci olarak, kızlarımızı gerekli gereksiz uyarmaya son vermeliyiz. | TED | ثانيًا: علينا أن نتوقف عن تحذير الفتيات تلقائيًا. |
Herkesi uyarmaya çalıştı fakat hepsi boşunaydı. | Open Subtitles | حاول تحذير الجميع لكن ضاع مجهوده هباءً منثورًا |
Seni uyarmaya çalıştım. Sen buna savunma mı diyorsun ? | Open Subtitles | تعبت وأنا أحذرك هل تسمي هذا دفاع ؟ |
Ben seni uyarmaya geldim. Bu şeytanı avlaman en doğrusu. | Open Subtitles | أنا جئت لتحذيرك هذا أفضل أنت تتعقب هذا الشيطانِ |
Onu uyarmaya çalıştım, ama dinlemeyecek kadar aptaldı. | Open Subtitles | انا قد حاولت تحذيره, ولكنه كان اغبى بكثير من الاستماع الى. |
Hatta ben de tam saygıdeğer olanlardan birisini işler kontrolden çıkarsa diye uyarmaya gidiyordum. | Open Subtitles | إنّي ذاهب لتحذير بضعة بشر مقرّبين تحسّبًا إن ساء الطقس. |
Sanki bizi uyarmaya çalışıyorlarmış gibi. | Open Subtitles | و يبدو أنهم قلقون جدا كما لو أنها تحاول تحذيرنا من شئ ما |
Sizi uyarmaya çalıştığım gibi onu da uyarmaya çalıştım. | Open Subtitles | لقد حاولت تحذيرها تماماً كما حاولت تحذيركما. |
Yani buraya devrimine katılmaya değil, seni uyarmaya geldim. | Open Subtitles | لذا... أنا لم آتي لأنضم إلى ثورتك، بل جئت لأحذرك |
Sanki bana bir şeyler anlatmaya ya da uyarmaya çalışıyor. | Open Subtitles | كان ذلك مثل أنه كان يحاول أن يخبرني شيئاً ما أو يحذرني بشأن شيءٍ ما |
O gün, şarkıda o kadar kaybolmuştum ki büyükannemin beni uyarmaya çalıştığını duymadım. | Open Subtitles | في ذاك اليوم كنت غارق في الغناء لم أسمع جدتي و هم تحذرني |
Bak, seni uyarmaya çalıştım ama sen burada salakça ayağını kaldırıp çırağın ustasını geçemeyeceğini söyledin ve altına sıçman için sadece bir oynanmış resim yetti de arttı bile. | Open Subtitles | حاولت بأن أحذّرك ووقفت ورفعت ساقك للهواء بحركة غبية وتخبرني بأن الطالب لا يمكنه التغلب على أستاذه |
Merak ettiğim bir şey var ve seni uyarmaya geldim. | Open Subtitles | كنت فضولية بشأن شيء واردت أن احذرك من شيء |
Mesaj bırakmamış. Onları uyarmaya çalışmamış. | Open Subtitles | لم يترك رسالة لم يحاول تحذيرهم |