İklim dediğimizde soyut, çok çok uzaklarda olan bir iklimden bahsetmiyoruz. | TED | المناخ ليس حقاً حول المناخ المجرد والبعيد بعيد، بعيد جداً منا. |
Sevdikleri herkesi geride bırakıp daha iyi bir yaşam umuduyla uzaklarda, çok uzaklarda, daha önce hiç görmedikleri bir yer için yola çıktılar. | TED | وكل من أحبوهم والانطلاق إلى مكان بعيد جدًا لم يروه من قبل آملين في حياة أفضل. |
Gecemiz hala devam ediyor ve sabahımız geldiğinde buradan uzaklarda olacağız. | Open Subtitles | ما زالت ليلتنا مستمرة و عندما يحين موعد قدوم الصباح سنكون في مكان بعيد عن هنا |
- Senden çok uzaklarda. - Hangi bar? Adı ne? | Open Subtitles | ـ أنا بعيدة عنك ـ في أيّ حانة، ما اسمها؟ |
- Senden çok uzaklarda. - Hangi bar? Adı ne? | Open Subtitles | ـ أنا بعيدة عنك ـ في أيّ حانة، ما اسمها؟ |
Peki, çok uzaklarda dolaşma, ...çünkü 3 saat sonra ayrılacağız. | Open Subtitles | حسنا، لا تتجول بعيدا لأننا سنتحرك في ثلاث ساعات بالضبط |
Bu bitkiler anakaradan çok uzaklarda ve belirli ekosistemler içinde evrildiler. | TED | وقد تطورت هذه النباتات بعيدا تماما عن البر الرئيسي، وضمن أنظمة بيئية مستقلة. |
Tanrıyı çok yükseklerde, çok uzaklarda aradı çünkü. | Open Subtitles | لأنه قد نظر إلى رب عالٍ جداً و بعيد جداً |
uzaklarda bir yerlerde tuhaf bir patlama oldu, ama kimse yoktu. | Open Subtitles | لاشئ، ربما طلقه أو طلقتين من بعيد لكن لا شئ غير هذا |
Bir zamanlar, çok çok uzaklarda doğmuş bir prenses varmış. | Open Subtitles | ذات مرة , هناك أميرة ولدَت بعيداً بعيد جداً. |
Çok uzun zaman, evimden çok uzaklarda kaldım, efendim. | Open Subtitles | أنا بعيد جداً عنْ موطني و لمدّة طويلة ، سيدي |
Şer uzaklarda bir yerde pekçok inanmayan yarattı. | Open Subtitles | ربّى الشر عدداً كبيراً من الكفرة في مكان بعيد |
Evet. Anavatanımız çok ama çok uzaklarda, her zaman karşıklık içinde olan bir yerdir. | Open Subtitles | نعم فموطننا بعيد من هنا وهو دائما في صراع |
Bu yüzden de insanlar uzaklarda yaşıyorlar. | TED | لذا يعيش الناس في أماكن بعيدة جداً، جداً. |
Tabii bu işin güzel yanı şu ki, temiz ulaşımdan ve alternatif ulaşımdan bahsederken uzaklarda ütopik bir yerden bahsetmiyoruz. | TED | الخبر الجيد أنه عندما نتحدث عن نقل نظيف و حركة مختلفة، نحن لا نتحدث عن مثالية بعيدة |
Benim Sadakatim baska kimsede yok. Bana çok yakin Getirdigi, henüz bize uzaklarda olan bu kalp kirikligi ile nasil yasayabilirim ? | Open Subtitles | قادني إخلاصي للعدم، أنت جواري لكنك بعيدة عني |
Evvel zaman içinde... uzaklarda bir krallıkta... genç bir kız yaşardı... saçları altından yapılmış... köydeki insanlar onu gördüklerinde... | Open Subtitles | فى مملكة بعيدة جدا جدا عاشت هناك فتاة صغيرة كان شعرها مصنوعا من خصلات الذهب |
Ama mikrodalga arka planın ulaştığı çok uzaklarda, bu tür tuhaf bir dalgalanma görüyorlar. | TED | لكن الذي يرونه، بعيدا في الأقاصي من خلفية الميكروويف، هو هذا النوع الغريب من التموج. |
Ve onlar o zamanlar uzaklarda yaşıyorlardı. | TED | وقد كانوا يعيشون بعيدا جدا عن العالم الصناعي |
Fakat, dördüncü uçak gemisi fazla uzaklarda olamaz. | Open Subtitles | لكن تلك الحامله الرابعه لا يمكن ان تكون بعيده |
Sen uzaklarda olmasanda bütün yıllar boyunca hep senle birlikte olmak istedim. | Open Subtitles | كل هذه السنواتالتى كنت اريد ان اقديها معك بالرغم من أن أنت لم تكن غائب |
Bundan önce biz çoktan uzaklarda olacağız, dostum. | Open Subtitles | قبل أن يحدث هذا سوف نكون بعيدين عن هنا , يا تشم |
Muhtemelen çok uzaklarda ve vergiden muaf bir ülkenin sahilinde yaşarsın. | Open Subtitles | غالباً، على الشاطئ في بلد لا توجد فيها ضرائب، بعيداً جداً |
Miami artık çok uzaklarda. | Open Subtitles | "نحن بعيدون جداً من "ميامي |