"uzay ve" - Translation from Turkish to Arabic

    • الفضاء و
        
    • المكان و
        
    • المكان والزمان
        
    • للزمان والمكان
        
    • الزمان والمكان
        
    • والفضاء
        
    • و الفراغ
        
    • و المساحة
        
    • للمكان والزمان
        
    • الزمن و المكان
        
    • الفضاء والزمان
        
    17. yüzyılda Newton, uzay ve zaman ve hareket vesaire ile ilgili düşünme biçiminde devrim yaptı. TED الآن، في القرن السابع عشر، ، كانت هناك ثورة في تفكير نيوتن عن الفضاء و الوقت و الحركة و هلّم جراً ..
    Sanırım insanoğlu ayağa kalktığından beri ilk defa Verne uzay ve hızla ilgileniyordu. Open Subtitles أعتقد أنه منذ بدأ الأنسان المشى بشكل مستقيم إزداد فضوله فى الفضاء و السرعة
    Ardından Einstein çıkar ve der ki, uzay ve zaman eğilip bükülebilir -ki bu kütleçekimdir. TED أتى بعدها أينشتاين بقوله، حسن، المكان و الزمان يمكن لهما أن يتقعرا و ينحنيا، و هذا ما يولد الجاذبية.
    Şanslıyız ki, hayal gücü gemimiz bizi uzay ve zamanda her yere götürebilir. Open Subtitles لحسن حظنا سفينة الخيال خاصتنا بإمكانها ان تأخذنا حيث نريد في المكان والزمان
    uzay ve zamanin derinliklerini ögrenmeye baslamaliydik. Open Subtitles بدأنا بسبر الأعماق الحقيقية للزمان والمكان.
    uzay ve zamanın sınır çizgisi. En azından bildiğimiz evrende. Open Subtitles ويمثل حدود الزمان والمكان على الأقلّ في الكون الذي نعرفه
    Ben küçükken, bir akşam babam beni yanına oturtup dedi ki, "Sana geleceğin uzay ve zaman kavramını öğreteceğim." TED عندما كنت صغيرة .. كان والدي يجلس معي في آخر النهار ويقول لي سوف اقوم بتعليمك عن الزمن والفضاء في المستقبل ..
    Bunlardan hiçbiri uzay ve zamanı bükemiyor. Open Subtitles لا أحد منهم يمكنه التحكم في الوقت و الفراغ
    Şanslıyız ki, hayal gücü gemimiz bizi uzay ve zamanda her yere götürebilir. Open Subtitles لحسن الحظ سفينتنا الخيالية تستطيع أخذنا لأي مكان في الفضاء و الزمن
    uzay ve zaman aracılığıyla seyahat ettim. Marge'a kendimi kabullendirmek için çünkü benden iyisini bulamaz. Open Subtitles سافرت عبر الفضاء و الزمن لأجعل مارج تستقر معي
    Ve buradaki herkes, bu işe ortak bir uzay ve olasılık hayaliyle başladı. Open Subtitles و جميعنا هنا بدأنا بحلمنا المشترك بخصوص الفضاء و الإحتمال
    Bilim ve merak ile deposunu doldurduğumuz hayal gücü gemimiz bizi uzay ve zamanda her yere götürebilir. Open Subtitles إنَّ سفينتنا الخيالية مزودة بقدر متساوي من العلم و الإعجاز تستطيع أخذنا إلى أي مكان في الفضاء و الزمن
    Yani uzay ve zamanda bir teklik yaratmış olursunuz. Open Subtitles قد نولّد ثقباً فى المكان و الزمان ستولّد وحده هناك فى المكان و الزمان
    uzay ve zamanın yapısını püskürtür ve solucan deliğinin yerçekimi ile ezilmesini önler. Open Subtitles و تتنافر مع نسيج الزمان و المكان و تمنع الجاذبيّة من سحق ثُقب دودىّ
    Bu yetenek sayesinde devasa bir uzay ve zaman boyunca insan olarak fikir aktarımı yaptık. TED لذلك بسبب هذه القدرة، نحن البشر قادرون على نقل أفكارنا عبر مساحات شاسعة من المكان والزمان.
    Ve özellikle, cep telefonunun yetenekleri sayesinde, insanlar uzay ve zamanı aşabiliyorlar. TED وخصوصا أن الهواتف المحمولة تمكن الناس من اختصار المكان والزمان.
    Bu nehir kara deliğe yaklaştıkça uzay ve zamana... neler olduğunu anlamada benzerlik göstermektedir. Open Subtitles هذا النهر يوفر تشبيهً جميلاً لما يحدث للزمان والمكان كما يمكنك الحصول على تقريب أوثق من الثقب الاسود.
    Bu gözlemlere uzay ve zaman açısında devasa bir ölçüde ihtiyacımız olduğundan dolayı daha da çetrefillidir. TED بل إن الأمر أكثر تحديا لأننا بحاجة لتلك الملاحظات العلمية بحجم ضخم في الزمان والمكان.
    Tamam. Bu gezegene, uzay ve zamanda bir çatlak açarak geldin. Open Subtitles أتيتي لهذا العالم عن طريق الشق في الوقت والفضاء
    Bunlardan hiçbiri uzay ve zamanı bükemiyor. Open Subtitles لا أحد منهم يمكنه التحكم في الوقت و الفراغ
    Durum bundan ibaretse, evrenimiz bir anda ortaya çıkıvermiş uzay ve zaman, evrenin hesaplayabildiğimiz fizik yasalarıyla ortaya çıktığı anda meydana gelmişse o hâlde 'evrenimizden daha büyük bir madde'nin mevcut olması gerekir eğer onu böyle adlandırmak istiyorsanız. Open Subtitles لو هذه هي الحالة لو أن الكون نشأ من عدم و تم صُنع الوقت و المساحة في كوننا باللحظة التي نشأ فيها مع قوانين الفيزياء التي نقيسها
    Ve görebileceği şeyleri merak ederek uzay ve zaman anlayışımızı değiştirdi. Open Subtitles و من خلال ألتساءل لما قد يرى، حول فهمنا للمكان والزمان.
    uzay ve zamanın birbirine hiç dokunmaması gereken iki parçası burada. Open Subtitles جزئين من الزمن و المكان ما كان من المفروض أبدا أن يتلامسا هنا
    uzay ve zaman yolculuğu yapabileceğimi, telefonumun olmayacağını mı düşündün? Open Subtitles أتظنين انني أسافر في الفضاء والزمان وليس لدي هاتف ؟

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more