Öncelikle, uzmanların görevini üzerimize almaya hazır ve istekli olmalı, ve onları modern havariler gibi görme fikrinden vazgeçmeliyiz. | TED | أولا، يجب أن نكون مستعدين و راغبين أن نتحدى الخبراء و أن نستغنى عن فكرة أنهم رسل العصر الحديث. |
Amerika'da, hızla yaşlanan bir nüfusa sahip bu ülkede, uzmanların tahminleri 60 yaş üzeri her 10 kişiden birinin istismara uğradığı yönünde. | TED | في أمريكا، البلد التي يشيخ فيها الناس بسرعة، يُقدَر الخبراء أن كل فرد من أصل عشرة فوق 60 عامًا سوف يتعرض للانتهاكات. |
Takımındaki eğitimli uzaylı uzmanların yapamadığı bir şeyi yapmayı dene. | Open Subtitles | تعرف شيئا فريقي لا الخبراء الأجانب المدربين من غاية يمكن. |
Bu uzmanların dünyaya yaygın bir şekilde katkıları olmadığından değil - elbette katkıları var. | TED | ليس لأن الخبراء لم يساهموا بشكل كبير في العالم بالطبع، شاركوا. |
uzmanların başarılı bir şekilde klozetin mucidi Sör John Harrington'ı getirdikleri yerdeyim. | Open Subtitles | حيث المتخصصين استعدوا الجني بنجاح المخترع للمرحاض سيد جون خارينغتون. |
Bu konuda uzmanların konuştuğu, Hollanda'da yapılan bir konferansa gitmek çok ilgimi çekmişti ve orada en muazzam şeylerden birini gördüm. | TED | فتنت عندما ذهبت إلى مؤتمر في هولندا حيث تواجد خبراء في هذه القضية وشاهدت أكثر الأمور روعة |
Yakın zamanda yapılan bir deneyde, bir grup yetişkinin, onlar uzmanların konuşmalarını dinlerken, beyinleri MRI ile tarandı. | TED | في تجربة حديثة، مجموعة من البالغين تم فحص أدمغتهم في جهاز الرنين المغناطيسي و هم يستمعون إلى حديث الخبراء. |
Nereden geldiğimi anlamanıza yardımcı olabilmesi için, izin verin dünyamı sizinle paylaşayım, uzmanların dünyasını. | TED | لذلك كي أساعدكم على فهم من أن أتيت، دعونى آخذكم إلى عالمي، عالم الخبراء. |
Ve aynı zamanda uzmanların elbette, hata da yapabileceklerini dikkate almalıyız. | TED | و يجب علينا أيضا أن ندرك أن الخبراء بالطبع، يخطئون. |
Şu ana kadar sizinle uzmanların dünyasına dair bazı içgörüleri paylaştım. | TED | لقد شاركتكم حتى الآن بعض الرؤى في عالم الخبراء. |
Asi olmak, uzmanların varsayımlarının ve metodolojilerinin kolaylıkla hatalı olabileceğini anlamakla ilgili. | TED | كونك متمرد يتعلق بمعرفة أن افتراضات الخبراء و منهجياتهم من السهل أن تكون معيبة. |
Daha sonra makale, akran denetimi denen diğer uzmanların araştırmanın doğruluk ve güvenilirliğini değerlendirdikleri bir süreçten geçer. | TED | ثم تمر بعملية تدعى مراجعة الأقران، والتي تعني بأن الخبراء الآخرين يتحققون من دِقّتها ومِصداقيتها. |
Sorduğumuz uzmanların söylediklerine dayanarak ortalama bir cevap çıkarttık bu cevap ise 2040 ya da 2050 idi. | TED | وكان متوسط الإجابة بحلول عام 2040 أو 2050، وذلك بحسب أي مجموعة من الخبراء تم طرح هذه الأسئلة عليها. |
Aradığımız uzmanların, kulak vermemiz gereken bilirkişilerin fakirlerin ta kendisi olduğunun farkına varsak? | TED | ماذا لو أدركنا أن الخبراء الذين نبحث عنهم، الخبراء الذين نحن بحاجة للإقتداء بهم، ليسوا إلا الفقراء أنفسهم؟ |
Uzmanlara güvenilmemesinin ikinci nedeni uzmanların farklı şeyler söylemeleri. | TED | ثاني سبب لعدم الثقة بالخبراء هو أن الخبراء المختلفين يقولون أشياء مختلفة |
Stalin'in sanayi gücü kısa sürede Amerikalı uzmanların ilgisini çekti. | Open Subtitles | سرعان ما اجتذب نشاط الحركة الصناعية في عهد ستالين الخبراء الأمريكيين |
uzmanların tornado olarak adlandırdığı... hava türbülansı, şehri etkiliyor. | Open Subtitles | تشكل ريح دوامة الخبراء يسمونه ' إعصار ترنادو ' |
Ancak karşınıza çıkan uzmanların çoğu sizin kadar kuru ve sıkıcıydı. | Open Subtitles | و لكن معظم الخبراء الذين وقفت ضدهم هم متيبسون و مملون مثلك تماماً |
Ve uzmanların steroidler hakkında daha çok şey biliyor olsalar da, bunları haberleri izleyerek öğrenemeyeceğinize emin olun. | Open Subtitles | وبالرغم من أن الخبراء ..يعرفون الكثير عن السترويد فأنت بالتأكيد لن تعرف شيئاً من مشاهدة الأخبار |
Şehirdeki uzmanların yarısına gittik. Diğer yarısında sigortan geçerli değil ve şimdi de Dr. Bloom diyor ki... | Open Subtitles | لقد ذهبنا لنصف المتخصصين في المدينة والنصف الآخر لم يقبلوا بالتأمين الذي لدينا، |
Bence silahlar uzmanların ellerinde kalmalı. | Open Subtitles | أعتقد أن الأسلحة النارية يجب أن تبقى في أيدي المتخصصين. |
Anlaşıldı ki, şirket içinde kimsenin farkında olmadığı şeyin farkındaydılar, teknolojik bir sorunun, ne tahminde bulunan uzmanların hatta ne de Çin'deki uzmanların farkında oldukları bir sorunun. | TED | و قد تبين أنهم كانوا على دراية، بينما لم يكن أحد داخل الشركة يعلم، بإشارة تكنولوجية و التي لم يكن خبراء التحليل، أو الخبراء هناك في الصين، على دراية بها. |