O yüzden bu yıl, bir şeylerden vazgeçmek yerine, her günümü dilimin altına bir mikrofon sıkıştırılmışcasına, çekingenliğimin altında bir sahne varmışçasına geçireceğim. | TED | لذا هذا العام، بدلا من التخلي عن شيء سأعيش كل يوم وكأن هناك مذياعا مدسوسا تحت لساني، مسرحا في أسفل كبتي. |
Sonunda, evrenin merkezi olduğumuz fikrinden vazgeçmek zorunda kaldık. | TED | وعليه في نهاية المطاف اضطررنا إلى التخلي عن فكرة أن كوكبنا هو مركز الكون. |
Sebepsiz geç kalmak vazgeçmek demektir. | Open Subtitles | أن يكون متأخرا بدون عقلانية مساوي إلى الإستسلام. |
Bu kadar kolay vazgeçmek yerine, neden bir dakika dinlemiyorsun? | Open Subtitles | بدلا من الاستسلام ، لم لاتصغي الي دقيقة. |
Ben bu bir daha yapmıyor. L vazgeçmek, l çıkın. | Open Subtitles | لن أفعل هذا بعد الآن أنا أستسلم ، أنا أستقيل |
Kazanan olmayan bir oyun gibi hissettirmişti. Yeni bir kimlik elde etmek ya da kazanabilmek için eski kimliğimden vazgeçmek zorundaydım. | TED | شعرت بأنها لعبة محصلتها صفر، بحيث أنني يجب أن أتخلى عن هويتي القديمة لأستطيع اكتساب هوية جديدة. |
Bugünkü devletler bizlerin daha güvenli olabilmesi için güç ve kontrolden vazgeçmek zorundadır. | TED | تحتاج الحكومات اليوم إلى التخلي عن القوة والتحكم من أجل مساعدتنا على أن نكون أكثر أمنا. |
Bu, sorumsuzca hareket etme özgürlüğü hariç, herhangi bir özgürlükten vazgeçmek anlamına gelmez. | Open Subtitles | هذا لا يعني التخلي عن أي حرية ، ما عدا حرية التصرف الغير مسؤول. |
Doğru. Ve bazı kadınlar tavuğun budundan vazgeçmek istemez. | Open Subtitles | هذا صحيح وبعض ال نساء لا يريدون حتى التخلي عن قطعة الدجاج |
Peki şuna ne dersin? "Dominik, nik, nik..." Selam. Galiba erkeklerden vazgeçmek pek zor olmayacak. | Open Subtitles | ما رأيك بهذا ؟ ربما لن يكون من الصعب التخلي عن الرجال |
Bu Phoebe'yi şevhetli bir duruma sokmaz ve planımdan vazgeçmek için şu an fazla yaklaştım. | Open Subtitles | والتي وضعت بالكاد فيبي في مزاج غرامي، وأنا قريبة جدا الآن على التخلي عن خطتي. |
O harika evi bulduğumuzda vazgeçmek üzereydik. | Open Subtitles | كنا على وشك الإستسلام ، عندها وجدنا منزل كان مثالي |
Sizi buraya getirdim, çünkü sizin vazgeçmek istemeyen muhalif düşüncesini söylemekten çekinmeyen insanlarla tanışmanızı istiyorum. | Open Subtitles | لقد احضرتكم هنا لأننى أريده رؤية الأشخاص الذين يرفضون الإستسلام الأشخاص الذين عِنْدَهُمْ الشجاعةُ .لتَصويت معارضتِهم |
Dünya mükemmel değil ama vazgeçmek buna yardımcı olmayacak. | Open Subtitles | العالم ليس مكان مثالي ولكن الاستسلام فيه لا يساعد |
Aslında tam da vazgeçmek üzereydim. | Open Subtitles | لقد كنت على حافه الاستسلام في الحقيقه جيد |
O günlerde eve dönmem gerekiyordu, o yüzden vazgeçmek zorunda kaldım. | Open Subtitles | لقد كان الوقت قد حان لعودتي تقريباً ففكّرت أن أستسلم وأنسى الأمر |
Ama imkânım olmadığı için sanatsal heveslerimden vazgeçmek zorunda kaldım. | Open Subtitles | ولكنبماأننيلمأكنأملكالإمكانات.. فقد أضطررت لأن أتخلى عن طموحاتي الفنية |
Bir kız kardeş için PL grubun servetinden vazgeçmek, bence anlamsız. | Open Subtitles | أن تتخلى يونغي عن جميع ثروتها من أجله، لا معنى لهذا |
Denetim ile Baidu başkanı Robin Li, bir zamanlar Çin halkının rahatlık karşılığında belirli bireysel haklardan vazgeçmek istediğini söylemişti. | TED | مع الرقابة، قال ذات مرة روبن لي، رئيس بايدو، الصينيون على استعداد تام للتخلي عن بعض الحقوق الفردية مقابل المصلحة. |
Beni sevmediğiniz için bu işten vazgeçmek... | Open Subtitles | فقط لأنك تكره بناء السفن فذلك ليس سبب لكي تتخلي عن السفينة أيضا |
Şaşırtıcı şekilde, bazen işleri kusursuz sırada yapmaktan vazgeçmek işleri halletmede önemli rol oynayabilir. | TED | مما يثير الدهشة، أنّ التخلّي عن أداء المهام حسب الترتيب الأمثل قد يكون أحياناً سبباً لإنهائهم. |
Oyunun güvenlik koruması var. Teal'c'in tek yapması gereken vazgeçmek. | Open Subtitles | اللعبة بها تأمين ضد الفشل كل ماعلى تيلك , الإنسحاب للخارج |
Eğer buradan kaçarsak Azumi'nin ekibinden vazgeçmek zorunda kalırız. | Open Subtitles | إذا هجرنا من هنا يجب ان نتخلى عن فرقة ازومي |
Eğer bu işten vazgeçmek istiyorsanız şimdi yapın. | Open Subtitles | إذا كنتم تريدون التراجع فهذا وقت التراجع |
Bunu söylemeyi bırakmamı ister ama bırakamayacağımı söylerim. Çünkü bırakmak vazgeçmek olur. | Open Subtitles | تخبرني بألّا أخبرها ذلك ، لكن أخبرها لا أستطيع، لأن هذا سيكون إستسلام |
Clark, istersen vazgeçebilirsin ama unutma, vazgeçmek bırakması zor bir alışkanlıktır. | Open Subtitles | يمكنك اللانسحاب إذا أردت ،لكن تذكر الانسحاب عادة يصعب الإقلاع عنها |
Oregon'da yaşarken, zihniniz er ya da geç Los Angeles'tan vazgeçmek zorunda kalacak. | Open Subtitles | حياتك فى اوريجون فى نهاية المطاف سيطر عقلك الى التخلى عن لوس انجيلوس |