Tüm bu ekstra ısı enerjisi, atmosferi ve tüm dünya sistemlerini ısıtıyor. | TED | وكل هذه الطاقة الحرارية الزائدة تُسخن الغلاف الجوي ونظام كوكب الأرض بأسره. |
Ve çağlar içinde, hastalıkları, deliliği, suçu ve tüm adaletsizlikleri ortadan kaldırdıklarında yine büyük bir iyilikseverlikle dış uzaya yönelmişler. | Open Subtitles | وعبر دهور طويلة حينما استطاعوا أن يتخلصوا من المرض والعته والجريمة وكل أشكال الظلم تطلعوا، بكل حب نحو الفضاء الخارجي |
ve tüm bu sayıları toplayınca, işler istediğimiz gibi giderse, cevaba ulaşacağım. | TED | اجمع كل هذه الأرقام مع بعضها و بأي حظ، ستصل الى الجواب. |
Gözler kurtla dolu ve tüm görebildiğin... alındaki aptalca yara. | Open Subtitles | عيناه مملوءتان بالديدان وكلّ ما تراه هو النتانة على جبهته |
Yemeklere imzanı attın ve tüm müdavimler bunu fark etti. | Open Subtitles | وضعتَ توقيعك على الأطباق و جميع الزبائن الدائمين لاحظوا ذلك |
Yakıt hatlarından biri çarpışmada iptal oldu ve tüm depo akıp gitti. | Open Subtitles | خَطّ الوقودِ تعطل في التحطّمِ وكُلّ الإحتياطى تسرّب قبل أن يحدث هذا |
Sadece 32 işaret, 30.000 yıl zaman boyunca ve tüm Avrupa kıtasında. | TED | 32 علامةً فقط طيلة فترة زمنية مدتها 30،000 سنة وقارة أوروبا بأكملها. |
ve tüm karınca kolonilerininin ortak özelliği merkezi denetimin olmamasıdır. | TED | وجميع مستعمرات النمل تشترك في أنه لا يوجد سيطرة مركزية. |
Bununla birlikte, eğer bunu yapmayı kabul edersen geri kalan hayatınız boyunca senin ve tüm ailenin güvenlik ve rahatını garanti ederim. | Open Subtitles | على أية حال، إذا قرًرتي أن تقومي بذلك أَضْمنُ لكِ وكامل عائلتِكِ سأعتني بهم لبقية حياتهم |
Ondan tüm bölgesini ve tüm işlerini devretmesini istediklerini söylemişler. | Open Subtitles | لقد اخبروه انهم يريدوا الحصول علي مناطق نفوذه وكل اعماله |
Dağın en tepesine çıkıyorsun kırık bacakla ve tüm kalbinle. | Open Subtitles | أنت صاعد الي قمه هذا الجبل قدمي مكسورة وكل شئ |
Dağın en tepesine çıkıyorsun kırık bacakla ve tüm kalbinle. | Open Subtitles | أنت صاعد الي قمه هذا الجبل قدمي مكسورة وكل شئ |
Ve şimdi bunu, sertifika yoluyla almak uçuş testi, ve tüm bu düzenleyici makam onayları süreci söz konusu. | TED | لذلك فالمهم حقا الآن هي مسألة الحصول على الموافقات أختبار الطيران ، وتمر كل هذه العمليات عبر الموافقات التنظيمية. |
Tüm bunlardan ve tüm bu onurdan, her bir adam diğer yaşamlarında yararlanacak. | Open Subtitles | كل هذا بالآضافة الى الشرف الذى سيحظى به كل رجل فى الحياة الآخرى. |
20 yaşındayım ve tüm hayatım boyunca bu şehirde yaşadım. | Open Subtitles | عمري 20 سنة, ولقد عشت في هذه المدينة كل حياتي |
Zengin bir et yığını olup oturuyorsun ve tüm kuşlar gagalamaya geliyor. | Open Subtitles | أنتَ تجلس هُناكَ فقط، كقطعة لحم بقرٍ دسمة، وكلّ الطيور يأتون للنقر. |
Üzgünüm, bulanık küçük, sen biliyorum. Toksin ateş ve tüm. | Open Subtitles | آسف، إنّي مشوّش قليلًا كما تعلم، السم والحمّى وكلّ شيء. |
Tüm üniteler, tüm merkezler dağıtım soketleri yoluyla merkez sunucuya bağlılar, ve tüm imajlar muayene istasyonlarında toplanıyorlar. | TED | كل الوحدات، كل المراكز، متصلة من خلال تحويلها الى مركز السنترال الخادم و جميع الصور تُجمع إلى محطات مراجعة |
Üniversite için para biriktirebilirsin, beleş yemek var, ve tüm kahverengi adamları zorlayabilirsin. | Open Subtitles | هنالك طعام مجاني و جميع الناس السمر الذين يمكنك اغتصابهم |
Basını belirsizliğe itiyorsunuz ve tüm elde ettiğiniz yalanlar ve imalar. | Open Subtitles | تُجبرُ الصحافةَ على البرودةِ وكُلّ ما ستحصل عليه أكاذيبُ وإساءة مبطّنةُ |
Yani, görünüşe göre o ve tüm ailesi hayatları boyunca hapishane ya da karakola girmiş ve çıkmış kişiler. | Open Subtitles | أعني , يبدو لي أنها هي وعائلتها بأكملها دخلوا وخرجوا من المعتقلات والسجون ومراكز الشرطة خلال فترة حياتها الطويلة |
ve tüm bunlar birleşerek Dünya' da müthiş bir tork gücü yaratıyor. | TED | وجميع هذه الأمور تتضافر لخلق كمية مأهولة من العزم على هذا الكوكب. |
Yani sahte tanklar ve tüm Normandiya işgal kuvvetleri vardı. | Open Subtitles | أنت تتحدث عن حفنة من الدبابات الوهمية وكامل قوة غزو النورماندي |
Benim TEDGlobal'e ve tüm dünyaya mesajım şudur: Kibera, yenilikler ve fikirler için bir fırsat yuvasıdır. | TED | ورسالتي الى مؤتمر تيد غلوبال ولكل العالم هي: ان كيبيرا هي موقع هام للافكار وللابداع |
Lordum, eski tanrilar agabeyinizi ve tüm Kuzeyli evlatlarimizi gözetsin. | Open Subtitles | سيديّ، أدعو الآلهة القديمة أن تعتني بأخيك وبكل أبناء الشمال |
Sonradan arka oda büyüdü ve tüm projeyi kuşattı. | TED | وبعد ذلك وضح أن الغرفة الخلفية ترعرعت لتشمل المشروع بأكمله. |
ve tüm paydaşlarla çalışarak anlaşmaları yapılandıracak ve koruma planları geliştirebilecek yerel ekipler bulmak için de. | TED | ولإشراك فرق العمل المحلية التي ستطور خطط الحفاظ على البيئة البحرية، وللعمل مع جميع الجهات المعنية ولترتيب الاتفاقات. |
Orayı kaybedersek, güçsüz olduğumuzun haberi yayılacaktır ve tüm topraklarımız tehdit altında olacaktır. | Open Subtitles | إن خسرناه، سوف ينتشر ضعفنا، و كلّ أراضينا ستكون تحت التهدّيد |
Louisiana'daki ve tüm dünyadaki vampirler namına size yapılanlar için özür diliyorum. | Open Subtitles | نيابة عن كل مصاصي دماء لويزيانا وبقية العالم، أعتذر عما حدث لك. |
Bu yavru dün gece doğdu ve tüm sürü onu sevinçle karşılıyor gibi. | Open Subtitles | وُلذ هذا الفيل الرضيع الليلة الماضية، ويبدو أن القطيع برمته مُحتفٍ بهذه الإضافة. |