"vermeye" - Translation from Turkish to Arabic

    • إعطاء
        
    • لدفع
        
    • لتقديم
        
    • لإعطاء
        
    • أعطي
        
    • لأعطيك
        
    • تقديم
        
    • إعطائي
        
    • بإعطاء
        
    • بإعطائه
        
    • اتخاذ
        
    • إعطائك
        
    • بإعطائها
        
    • منح
        
    • نعطي
        
    Bir kadının böyle bir söz vermeye hakkı olmadığını unutmuşum. Open Subtitles حتّى نسيت تلك مرأة لم حتى الحقّ في إعطاء الوعود
    Beklemek için fazladan para vermeye razılardı. TED كانوا على استعدادٍ لدفع المزيد حتى ينتظروا.
    Özellikle de gençlerin yalan itiraflar vermeye yatkın olduğunun biliyoruz. TED نعلم أن المراهقين أكثر عرضة لتقديم اعترافات كاذبة.
    Ama ben şimdi herbirimiz onun için hayatımızı... vermeye gönüllü olduğumuzu biliyorum. Open Subtitles وانا اعرف ان اي واحد منا هنا مستعد لإعطاء حياته له
    Şey, ben sadece biraz şans erkek arkadaşın vermeye çalışıyordu. Open Subtitles حسناً ، كنت أحاول . أن أعطي صديقك حظاً صغيراً
    Size anahtarı vermeye ve çocuğa zarar gelmeyeceğine dair sözünüze güvenmeye hazırım. Open Subtitles أنا مُستعد لأعطيك المفتاح، وأضمن كلمتك بأن الفتى لن يصيبه أي مكروه.
    Peki arama faslından teklif vermeye hazır olma faslına geçmemiz gereken zamanı nasıl anlarız? TED فكيف تعلمون أنه حان وقت التخلي عن مجرد المشاهدة والانتقال إلى تقديم عرض؟
    Crixus, bana Pompey hakkında rapor vermeye devam et. Open Subtitles كريكسوس إستمر في إعطائي التقارير عن بومباي
    Bu konuda yanlış yapıyorsun ama. İnsanlara bir şans vermeye başlaman lazım. Open Subtitles وأخبرك أنك على خطأ هذه المرة يجب أن تبدأ بإعطاء الناس فرصة
    Şarbon için verdiğimiz antibiyotiklere devam edelim ve sarkoidoz için metotreksat vermeye başlayalım. Open Subtitles أبقوه على المضادات للجمرة و ابدوا بإعطائه الميثروتريكسايت للساركويدوسيس، و نرى ما يحدث
    Sadece bir tahmine dayanarak hastayı öldürebilecek ilaçlar vermeye karar verdik. Open Subtitles لقد قرّرنا للتوّ إعطاء أدوية قد تقتل مريضة بناءً على تخمين
    Sadece bir tahmine dayanarak hastayı öldürebilecek ilaçlar vermeye karar verdik. Open Subtitles لقد قرّرنا للتوّ إعطاء أدوية قد تقتل مريضة بناءً على تخمين
    Herkes gelişmekte olan ülkelere para yardımı söz konusu olduğunda para vermeye hazır. TED الكل مستعد لدفع المال عبر معونات مجانية للدول النامية
    Başkan bana şu anda ifade vermeye hazır yüzlerce insan olduğunu söyledi. Open Subtitles أخبرني الرئيس، بالواقع هناك المئات من الناس مستعدون لتقديم تصاريح.
    İkincisi, seni kilit altına alabilirim... ve sen işareti vermeye hazır olana kadar bekleyebilirim. Open Subtitles و ثانيا, يمكنني حبسك ببساطة و الانتظار حتى تكون مستعدا لإعطاء الإشارة
    Mavi'ye evini doğum günü partisinden sonra vermeye karar verdim. Open Subtitles قررتُ أن أعطي السمكة الزرقاء المنزل في عيد ميلادها لاحقاً
    Size anahtarı vermeye ve çocuğa zarar gelmeyeceğine dair sözünüze güvenmeye hazırım. Open Subtitles أنا مُستعد لأعطيك المفتاح، وأضمن كلمتك بأن الفتى لن يصيبه أي مكروه.
    Ve verebilirsek eğer, tekrarlamaya, denetlemeye ve geri bildirim vermeye, verdiğimiz sözlerin ciddi anlamda sonuçlar verebileceğine inanabilir miyiz? TED و إذا كنا كذلك، هل نحن مستعدون لتكرار، مراقبة و تقديم ملاحظات، و التأكد من أن هذه الوعود قائمون بالفعل بإيصال نتائج؟
    Yemin ederim, o kitabı bana bir daha vermeye kalkarsan... Open Subtitles أقسم بالله, لو حاولتي إعطائي هذا الكتاب ثانية
    Sonra millete hediye dağıtmaya, hesap tutmadan partiler vermeye başladı. Open Subtitles ثم يبدأ بإعطاء الهدايا ويقيم الحفلات الفخمة
    Bakteri kaynaklı menenjit için geniş spektrumlu antibiyotik vermeye başlayın. Open Subtitles دون أن أعرف؟ ابدأوا بإعطائه مضادات حيوية لالتهاب السحايا البكتيري
    Öyleyse konuşmak, ortak karar vermeye ket mi vurur yoksa yardımcı mı olur? TED إذًا فهل تبادل الحديث مع الآخرين يساعد أم يعيق عملية اتخاذ القرار الجماعي؟
    Sana bu beleş dersleri vermeye devam edemem. Open Subtitles لا يمكننى الأستمرار فى إعطائك هذه الدروس المجانية.
    Dolayısıyla buralara yeni bir isim vermeye gerek yok. TED لذا الفكرة كانت، لا تكترث بإعطائها اسمًا جديدًا.
    Asıl çıkarım, kendinize hangi ürünü alacağınız konusunda düşünmeyi bırakmak ve bunun yerine birazını başkalarına vermeye çalışmaktır. TED حول أي منتج ستشترون لأنفسكم وعوض ذلك ، أن تحاولوا منح البعض منه للآخرين
    Kïyafetleri hayïr kurumuna vermeye ne dersin? Open Subtitles الذي تقولة بأننا نعطي الملابس إلى مؤسسة النية الحسنة؟

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more