"vermeyi" - Translation from Turkish to Arabic

    • إعطاء
        
    • تقديم
        
    • إعطائي
        
    • أعطيها
        
    • منح
        
    • اعطاء
        
    • يعطي
        
    • إعطائك
        
    • إعطائه
        
    • إعطائها
        
    • أن أعطيك
        
    • أعطيه
        
    • اتخاذ
        
    • إعطاءك
        
    • إلقاء
        
    Gazilerin bakımı için bir milyar ek bütçe vermeyi de reddetti. Open Subtitles وعارض إعطاء المحاربين القدماء مليار جنيه إضافى في إعانة التأمين الصحى
    Bebek Diego, Buenos Aires'te bir barın önünde bıçaklandı... imza vermeyi reddettiği için. Open Subtitles طعن دييغو الصغير خارج حانة في بوينوس أيرس بعد رفضه إعطاء توقيعه لأحدهم
    Bir yemek şirketi, dana eti vermeyi reddetti. Open Subtitles . لدى متعهد تجهيز أطعمة يرفض تقديم لحم البقر
    Ve bazen kasten parayı vermeyi unuturdu ama beni dövmeyi hiç unutmazdı. Open Subtitles وأحيانا كان ينسي إعطائي المال عمدًا لكنّه لا ينسي ضربي
    Kendim vermeyi denedim ama sarayın kapısından bile geçmeyi başaramadım. Open Subtitles حاولت أن أعطيها لهُ لكنهم لم يسمحوا ليّ في القصر
    "Allah biz siyahlara hayallerden başka bir şey vermeyi uygun görmemiş olmalı. Open Subtitles يبدو أن الرب لم يرَ أنه من المناسب منح الرجل الأسود شيئًا سوى الأحلام
    Bu adamlara yiyecek vermeyi kesmeliyiz. Onlar açlıktan zafiyet geçiriyorlar. Open Subtitles يجب ان نتوقف عن اعطاء الطعام لهؤلاء الناس انهم يتضورون جوعا
    Bebek Diego, Buenos Aires'te bir barın önünde imza vermeyi reddettiği için bıçaklandı. Open Subtitles طعن دييغو الصغير خارج حانة في بوينوس أيرس بعد رفضه إعطاء توقيعه لأحدهم
    Bazı konularda mahkeme emirler vermeyi ve bunlara itaat edilmesini uygun buldu. Open Subtitles في بعض المسائل البلاط يرَ أنّه من الملائم إعطاء الأوامر ويتوقع الطاعة.
    Hastanın nişanlısı böbreğini başkasına vermeyi kabul etti. Open Subtitles خطيبة المريض وافقت على إعطاء الكلية لشخص آخر
    Hem emir vermeyi hem de emirleri uygulamayı iyi biliyordu. Azimli, metodik ve sabırlıydı. Open Subtitles ولكننى مازلت مندهشاً من قدرتها على إعطاء وتلقى الأوامر
    En sevdiğim yiyeceği, balık kanatlarını sadece çarşambaları vermeyi nasıl düşünürsün? Open Subtitles كيف تجرؤ على تقديم وجبتي المفضلة أجنحة السمك, بأيام الأربعاء
    Ama ben ona parayı verdiğim zaman o bana kasedi vermeyi reddetti. Open Subtitles لكن عندما حاولت تسليمها النقود رفضت إعطائي الشريط
    Bir ay boyunca ona çiçek vermeyi denedim, fakat nasıl yapılacağını bilmiyordum. Open Subtitles حاولت لشهر أن أعطيها الزهرة ولكنني لم اعرف كيف
    Hepimizin yetenekleri vardır, belirli yeteneklerimiz arkadaşım Allah vergisi yetenekler, fakat sanırım yüce Tanrımız sana da bir yetenek vermeyi unutmuş olabilir mi? Open Subtitles كل شخص فينا لديه مواهب ، مواهب مؤكدةياصديقي.. منح من الله ، ولكن لربما يا صديقي ليس لديكِ هبة منه
    Jovius, sırf dişlerini gösterip havladıkları için barbarlara toprak vermeyi kabul edemezsin. Open Subtitles لا يمكنك أن تقرّر اعطاء الأرض للبربر فقط لأنهم يخيفونك لذلك.
    Böylece Barney babasına bir şans daha vermeyi kabul etti. Open Subtitles و أخيرا ً قبل بارني أن يعطي والده فرصة أخرى
    Hane kurup tarım yapabilmen için sana Songak'tan arazi vermeyi düşünüyorum. Open Subtitles لقد فكّرتُ في إعطائك أرض السونغاك لبناء .بيت وبعض الأراضي الزراعيّة
    Marcel'in vermeyi reddettiği parayı sana verebilirim. Open Subtitles يمكن أَن أَعطيكي المال الذي رفض مارسيل إعطائه من قبل.
    Ona her ay için bir çiçek vermeyi istiyordum, fakat elim bir türlü gitmiyordu. Open Subtitles و لشهر كنت أريد إعطائها الزهرة لكن كانت يدي ترتجف
    Üsteğmen George'dan gelen bu mektubu vermeyi unutmuşum efendim. Open Subtitles لقد نسيت أن أعطيك هذه الرسالة من الملازم جورج, سيدي.
    Aslında, ona çorbayı kendim vermeyi ve merhaba demeyi düşünmüştüm. Open Subtitles في الحقيقة ، فكرتُ أن أعطيه له بنفسي ولكي ألقي التحية
    İnsanlara erken yaşta, karar vermeyi ve buna nasıl katılacaklarını öğretmeliyiz. TED يجب أن نعلم الأطفال منذ الصغر عن اتخاذ القرارات وكيفية المشاركة في الرأي.
    Sana o kişinin tanımını vermeyi ve tanırsan bize söylemeni istiyoruz. Open Subtitles نريد إعطاءك أوصافه وتقول لنا إذا كنت تعرفه
    Lütfen, akıl vermeyi bırak. Open Subtitles حسناً انني بكل لطف اطلب منكِ ان تتوقفي عن إلقاء المحاضرات لي

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more