"yağa" - Translation from Turkish to Arabic

    • دهون
        
    • الزيت
        
    • الدهون
        
    • بالزيت
        
    Karaciğeriniz bu hücuma uğradığında onu hemen yağa çevirmekten başka seçeneği kalmaz. Open Subtitles وعندما الكبد يواجه هذا الهجوم ليس لديه خيار سوى تحويله إلى دهون في الحال
    Ve eğer tüm yedek piller doluysa, hızla yağa dönüşür. Open Subtitles وإذا كل بطاريتنا الاحتياطية ممتلئة سيتحول إلى دهون بسرعه
    Harika patates kızartıyor ve sadece bir kaşık yağa ihtiyaç duyuyor. Open Subtitles انه يقلي شرائح البطاطة و يستخدم لذالك ملعقة صغيرة من الزيت
    Oraya gittim çünkü Japon’lar onları yakalamak istiyordu Ve onları son moda golf eldivenlerine, Protein ve yağa dönüştürmek istiyorlardı. TED و قد ذهبت هناك لإن اليابانين أرادو البدء في قتلهم و تحويلهم إلى خط ازياء رفيع لقفازات الجولف زصدر للبروتين و الزيت
    Sağlığımızı korumak için bu yağa ne kadar ihtiyacımız olduğunu ve balık yemeden bunun nasıl elde edileceğini öğrenmek istiyordum. Open Subtitles كنتُ فضولياً لأكتشف كم من تلك الدهون نحتاج للبقاء أصحاّء. وكيف يمكن لأحد ما الحصول عليها، إذا لم يتناول السمك.
    Bir bakıma yağmurluk ve hafifçe kızgın yağa batırılmış gibi duran saçlarla. Open Subtitles ليس هو، حقا، أعني نظرة مع هذا النوع من، تعلمون، والمعطف واق والشعر التي تبدو قليلا مثل ما تم غمسها في الدهون رقاقة، هل تعلم؟
    Bu en sevdiğim etkinlik: yağa bulanmış sağır adamı yakala. Open Subtitles هذا هو الحدث المفضل لدي القبض على الرجل المدهون بالزيت
    Yediğiniz yağ doğruca vücudunuzdaki yağa gider. Open Subtitles الآن، تناول دهون فتذهب مباشرة إلى دهونك.
    Vücudunuz bu karbonhidratları aşırı şekilde kalori almadığınız sürece yağa çeviremez. Open Subtitles جسدك لا يستطيع تحويل تلك السكريات إلى دهون إلا إذا كنتَ مفرطاً بسعراتك الحرارية.
    Diğer yandan fruktoz, başlıca karaciğer tarafından metabolize edilir ve karaciğeriniz bu tatlı, tatlı fruktozla aşırı yüklendiğinde, fazlalıklar yağa çevrilir. TED سكر الفواكه، من ناحية أخرى يتم استقلابه أساساً في الكبد، وعندما يثقل كبدك بسكر الفواكه الحلو جداً يتم تحويل الفائض إلى دهون.
    İnsülin şekeri depolamak için yağa dönüştürür. Open Subtitles الأنسولين يحول السكر إلى دهون لتخزينه
    Kutup Ayısı'nın yağa ihtiyacı var. Open Subtitles الدب القطبي الشاب يحتاج دهون
    Tüm bu sistem, daha fazla miktarda enzimin kalan yağa saldırmasını sağlayacak kocaman bir yüzey alanı oluşmasını sağlıyor. TED حيث يقوم الجهاز بتحضير سطح اكبر للسماح لانزميات اكثر بالهجوم على جزيئات الزيت المتبقية
    Kel kafamı yağa batırıp her yerine sürtmek istiyorum. Open Subtitles أود أن أغطّس رأسي الأصلع في الزيت وأفركه على جسدك
    Biraz yağa ihtiyacınız var gibi duruyor Kaptan. Open Subtitles يبدو أنك تحتاج إلى بعضا من الزيت أيها القبطان
    Senin kızgın yağa elini koyabildiğini kim tahmin ederdi? Open Subtitles من كان يعلم أنّه لا يجبُ وضع يدينا في الزيت الساخن؟
    Bir de yağa ve motordaki diğer ıvır zıvıra bakar mısın? Open Subtitles وهل من الممكن أن تتفحص الزيت والسيارة عموما؟
    Benim kullandığım yağa ne oldu? Open Subtitles ما هي الدهون الأسياسية التي أستخدمها؟
    Doğal seçilim ayrıca seksüel zevk ve bizim tatlıya, yağa ve proteinlere karşı olan beğenimiz gibi zevkleri de açıklar ki, bu da; neden taze meyveli, çikolatalı milkshakeler'in ve mangal yapılmış pirzolaların popüler olduğunu açıklar. TED الاصطفاء الطبيعي يتحدث أيضاً عن اللذات.. المتعة الجنسية، ولعنا بالحلوى، الدهون و البروتينات، وهذا بدوره يفسر الكثير من المأكولات الشائعة، من الثمار الناضجة إلى حبوب الشوكولاته المخمرة والأضلاع المشوية.
    Ayrıca yağa bulanınca çok güzel görünüyor. Open Subtitles بالاضافة الى انها بدت جميلة و هي مغطاة بالزيت وماذا عن ليندا دوبسون؟
    Geri döndüğümde çırılçıplaktı ve vücudu yağa bulanmıştı. Open Subtitles وعندما رجعت كان عاريا بالكامل ومغطى بالزيت

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more