"yaşıyordu" - Translation from Turkish to Arabic

    • يعيش
        
    • تعيش
        
    • عاشت
        
    • حياً
        
    • يعيشون
        
    • يسكن
        
    • تقيم
        
    • عاش في
        
    • لقد عاش
        
    • يعيشان
        
    • حيّة
        
    • يقطن
        
    • حيّاً
        
    • عاشتْ
        
    • كانت على
        
    Kral hala yaşıyordu, fakat Buttercup' in kabusları gittikçe daha da kötüye gidiyordu. Open Subtitles الملك لا يزال يعيش.. لكن باتركوب فى كابوس ينمو تدريجيا للأسوأ أترى ؟
    Vermont'un kırsal kesiminde yaşıyordu, hala da orada yaşıyor. TED كان يعيش ،ولا يزال، في فيرمونت الريفية.
    Orta yaşlı bir duldu. Oldukça varlıklıydı ve Hampstead'de hizmetçisiyle birlikte yaşıyordu. Open Subtitles أرملة في منتصف العمر، رغيدة الحياة تعيش مع مدبرة منزلها في هامبستيد
    Ayrıca, diğerleri gibi yalnız değil iki arkadaşıyla birlikte yaşıyordu. Open Subtitles تعيش مع فتاتين أخرتين وليست مثل الأخريات اللواتي يعشن بمفردهن
    Asırlar önce bu dört ulus da uyum içinde yaşıyordu. Open Subtitles .منذ وقت طويل ، عاشت الأمم الأربعة معاً في تناغم
    Yalnız yaşıyordu, kemoterapiye yalnız gelirdi, tedavisini olup eve yalnız yürürdü. TED يعيش بمفرده يأتي إلى العلاج الكيماوي بمفرده يتلقى علاجه ويعود إلى منزله وحيداً
    Eylülün sonlarına doğru, Fransa'da bir yerlerde sokaklarda yaşıyordu. TED وبحلول نهاية سبتمبر، كان يعيش في الشوارع بمكان ما بفرنسا.
    Ve orada Sonny Boy ile arkadaşlık kurmuştum. Kendisi dumanlı çöp yığını arasında yaşıyordu. TED وهناك صادقت سوني بوي. والذي كان يعيش حرفيا فوق كومة ساخنة من النفايات.
    Yolların yetersiz olduğu bir bölgede yaşıyordu ve sağlık çalışanları konusunda ciddi bir azalma vardı. TED كان يعيش في منطقة حيث كانت الطرق متناثرة وكان هناك نقص هائل في عدد عاملي الصحة.
    Lily'nin erkek kardeşi de o sırada ABD'de yaşıyordu ve Lily ona da ulaşabildi. TED ووجدت طريقًا آخر لتصل لأخيها، الذي كان يعيش في أمريكا في ذلك الوقت أيضًا.
    Evde Bayamanacao adında bir yaşlı yaşıyordu ve onları içeri davet etti. TED في المنزل، كان يعيش شيخ اسمه بايامانوكوا، ودعاهم إليه.
    Kız Junin'li. Ailesi hala orada yaşıyor. O, küçük kızkardeşiyle burada yaşıyordu. Open Subtitles والداها ما زالوا أحياء هناك و هي تعيش هنا مع أختها الصغرى
    Çünkü bu daha ucuzdu, tutkusundan çok öfkesini gösteren erkek arkadaşıyla beraber yaşıyordu. TED لأنه كان أقل تكلفة، لقد كانت تعيش مع صديقها الحميم الذي كان غضبه أكبر من طموحه.
    12 yaşındaydı, bir kız olarak yaşıyordu ama dövülüyordu. TED كانت بعمر الثانية عشرة كانت تعيش كفتاة كانت تتعرض للضرب
    Asırlar önce bu dört ulus da uyum içinde yaşıyordu. Open Subtitles .منذ وقت طويل ، عاشت الأمم الأربعة معاً في تناغم
    Asırlar önce bu dört ulus da uyum içinde yaşıyordu. Open Subtitles .منذ وقت طويل ، عاشت الأمم الأربعة معاً في تناغم
    Kapıyı açtığımda, kocanız hala yaşıyordu. Open Subtitles حينما فتحت باب العربة .. كان زوجك لا يزال حياً
    Vakaların neredeyse tümünde hastalar depremin merkezinde yaşıyordu. TED تقريباً في كل حالة، كان المرضى يعيشون بالقرب من مركز الزلزال.
    Demek istiyorum ki, Tanrım, bir alış veriş merkezinin dışında yaşıyordu. Open Subtitles إنني وضيعة , يا للمسيح لقد كان يسكن علي عربة تسوق
    Ailem orada yaşıyordu. Belli nedenlerden dolayı yıllar önce oradan ayrıldık. Open Subtitles كانت عائلتي تقيم هناك، ولكن غادرنا قبل سنوات، لأسباب واضحة.
    Ekseri gecekondularda, birçoğu sıcak ve soğuk musluk suyundan yoksun yaşıyordu. TED العديد منهم عاش في شقق من دون مياه جارية باردة وساخنة.
    Karısı ve kızıyla sarayda asilzade gibi yaşıyordu. Open Subtitles لقد عاش مثل الملوك في القصر مع زوجته و اٍبنته
    Fırsatı vardı: Onunla aynı evde yaşıyordu ve yemeklerini hazırlıyordu. Open Subtitles كان يملك الفرصة , يعيشان في نفس المنزل ويهيء وجبات الطعام لها
    Hala yaşıyordu ve ona yardım etti. Open Subtitles كانت ماتزال حيّة وقام بمساعدتها.
    En son hatırladığımda DC bölgesinde yaşıyordu. Open Subtitles حسب ما أذكره أنه كان يقطن في العاصمة
    Üç haftalık sürenin sonu geldiğinde ve geçtiğinde, hâlâ yaşıyordu. TED وعندما حل الموعد الذي حدده الأطباء وانتهت الأسابيع الثلاثة ما زال حيّاً
    Gitambo Köyü'nde yaklaşık 4000 kişi yaşıyordu. Open Subtitles 4,000 مِنْ تلك الأرواحِ عاشتْ في a قرية دَعتْ Gitambo.
    Sizi rahatlatayım. Sabah saat 8:00'de yaşıyordu. Open Subtitles يمكننى أن أجعلك تطمئن كانت على قيد الحياه الساعه الثامنه صباحا

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more