Belki Usta zamanda geri gitti ve onlarca yıl boyunca burada yaşadı. | Open Subtitles | ربما يكون السيد قد عاد في الزمن وهو يعيش هنا منذ عقود |
Graham akrabalarıyla mı yaşadı yoksa koruyucu aileye mi verildi? | Open Subtitles | يعيش مع قرابته أو هل ذهب لمراكز راعية المتبنين؟ لا |
Zelda pek çok mutsuzluklar yaşadı, umarım bu kez gerçek aşka sıra gelmiştir. | Open Subtitles | زيلدا مرت بالكثير. وآمل هذه المرة ان يكون هذا حب حقيقي. |
Ciddi bir ameliyat sonrası komplikasyonu yaşadı ama elimizden geleni yapıyoruz. | Open Subtitles | لقد عانت مضاعفات عملية خطيرة لكننا نفعل كل ما بوسعنا لها |
Geçtiğimiz beş yıl boyunca, çok zor şeyler yaşadı ve asla mızmızlanmadı. | Open Subtitles | إنهفقط لقد عانى كثيراً في السنوات الخمس الماضية، وهو لم يشتكى قط |
Çok şey yaşadı. Babasını yeni kaybetti. Annesini bir daha göremeyecek. | Open Subtitles | لقد مر بالكثير , لقد مات والده ولن يرى امه مجدداً |
Mecazi olarak, buradaki her birimiz tüm türümüzün evrimini yeniden yaşadı. | TED | كتعبير مجازي، كل واحد منّا عاش من جديد تطوّر جنسنا بأكمله. |
Irak'ın Basra şehrinde başka bir ışık ustası yaşadı. | Open Subtitles | في مدينة البصرة في العراق عاشَ هناك سيدُ آخر للضوء |
Senin yaşadığını tahmin ettiklerimi o da yaşadı. İnkar, öfke, vesaire. | Open Subtitles | لقد مرّ بما أتصوّر أنكِ ، تمرين به الإنكار, الغضب,إلى آخره. |
42 yıl yaşadı ve bu vahşi yarasa bugün hala hayatta. | TED | عمره الآن 42 سنة، وهو مازال يعيش حتى الآن. |
Okoloma benimle aynı sokakta yaşadı ve bana tıpkı bir abi gibi sahip çıktı. | TED | كان أوكولوما يعيش بحينا ويرعاني كأخ كبير. |
Adadaki bu evde bir süre yalnız yaşadı. | Open Subtitles | يعيش لوحده في المنزل في جزيرةٍ نائية على البحر |
- Demek istediğim, çok büyük bir değişim yaşadı ama... - İncelemek için. | Open Subtitles | لقد مرت بالكثير من التغيرات , ولكن لتدرسه |
Ailem cehennemi yaşadı. Benimle uçmalarını istiyorum. | Open Subtitles | لقد مرت عائلتى بوقت عصيب لذا اريدهم ان يرحلوا معى |
Bak yanlış anlama ama bence bu aile yeterince acı yaşadı. | Open Subtitles | اسمعن مع كامل الاحترام أظن أن هذه الأسرة عانت بما يكفي |
2007-2010 arasında, Suriye en kötü kıtlıklarından birini yaşadı. | TED | عانت سوريا من أسوأ موجات الجفاف في تاريخها بين عامي 2007 و 2010. |
Peki iş arkadaşları ya da eski sevgilileriyle anlaşmazlık yaşadı mı? | Open Subtitles | حسنا هل عانى من مشاكل مع زملاء او خليلات سابقات ؟ |
John J. Bonica, yıllarca bu paralel hayatları yaşadı. | TED | وعلى مر السنوات، عاش جون ج. بونيكا هذين العالمين المتوازيين |
O da saatte 350 mili çaktı ama sefil bir hayat yaşadı. | Open Subtitles | لقد تحطم بسرعة 350 ميلاً في الساعة و عاش لكي يحكي القصة |
Buraya kadar geldi onca şey yaşadı ve bütün hayatı bu kutudaki birkaç eşyaya sığdırıldı. | Open Subtitles | تَعْرفُ، هو تعال كُلّ هذا الطريقِ. عاشَ كثيراً، وله كُلّ الحياة يُمْكِنُ أَنْ تُكثّفَ إلى بضعة مواد في هذا الصندوقِ. |
Bir sürü şey yaşadı ve tekrardan doğru yolu bulamadı. | Open Subtitles | لقد مرّ بأشياء عديدة، و لم يكن بمقدورهِ العودة مجددا. |
Böylece, onların oğlu olan büyükbabam, seyahat eden bir satıcı oldu ve ani yükseliş ve düşüşlerle yaşadı. | TED | لذلك، فأصبح جدي، ابنهما، بائعًا رحالا، وعاش فترتي الازدهار والكساد. |
Evlat... bu aile çok büyük acılar yaşadı, ve bu bayanın anlaşmaya varmak istediği hissine kapıldım. | Open Subtitles | يا بني هذه الأسرة قد مرّت بالكثير و أشعر أن هذه المرأة تريد تسوية |
Hayatı boyunca korku içinde yaşadı. Peki niçin? | Open Subtitles | لقد عاشت حياتها كلها قلقة حتى الموت ومن أجل ماذا؟ |
Peki, avcılarınızdan hiçbiri özgür kalacak kadar uzun yaşadı mı? | Open Subtitles | وهل حقاً نجا أحدٌ من الرجال أو النساء بما يكفي ليُطلق سراحه؟ |
Avlanmaya çalışılan diğer hayvanlar gibi kediler yakalanmamak üzere evrildiler ve doğada düşmanlarından en iyi kaçanlar yaşadı. | TED | وكأي حيوان يُفترس، تطورت القطط على مهارة الهرب، وفي البرية نجت القطط الأمهر في تفادي الحيوانات المفترسة، |
1970 yılı yaz başlarında, ani bir dine dönüş yaşadı. | Open Subtitles | بأواخر صائفة 1970 واجه تحوّلاً دينياً مُفاجئاً. |
Kız kardeşin dün gece kurtlarla biraz anlaşmazlık yaşadı. | Open Subtitles | أختك خاضت مشاجرة مؤسفة مع بعض الذئاب ليلة أمس. |