Yakınlarda yaşlı bir kadın vardı ve tüm bu olanları görmüştü. | Open Subtitles | بالكامل كانت هناك امرأة عجوز قريبة من المكان :و كانت تقول |
yaşlı bir kadın nasıl burada kilitli bir şekilde oğluna bakabilir? | Open Subtitles | كيف يمكن أن تأخذ امرأة عجوز تأمين رعاية أبنها هُنّا ؟ |
Bu arazinin sahibi yaşlı bir kadın, burdan 3 mil uzaklıkta. | Open Subtitles | سيدة عجوز تمتلك هذه الأرض, على مسافة ثلاثة أميال من هنا. |
Ne zaman yaşlı bir kadın geçse Billy Penn'i işaret ederdik. | Open Subtitles | وكل مرة مرت هناك سيدة عجوز كنا نشير إلى بيلي بن |
Geceleri erkekleri ziyaret eden bir ruh, genelde yaşlı bir kadın siluetiyle. | Open Subtitles | هي روح ذلك رجال الزيارات في الليل، عادة على شكل إمرأة عجوز. |
Senin bu kadar zalim olup, yaşlı bir kadın ve sekiz çocuğu sokağa attığına. | Open Subtitles | انك يمكن ان تكون قاسيا جدا، لتلقي في الشارع امرأة مسنة وستة اطفال بائسين |
Senin yaşlı bir kadın gibi giyindiğin benim de seni çöpe attığım ilk günü asla unutamayacağım. | Open Subtitles | لن أنسى أول مرة ارتديت زي امرأة عجوزة وأنا دفعتك في القمامة |
yaşlı bir kadın ve onun torunu bir adam tarafından kovalanırken.. | Open Subtitles | عن امرأة عجوز و حفيدتها تمت مطاردتهم من قبلِ رجلِ عنيف |
yaşlı bir kadın araba sürüyor, yanında orta yaşlı kızı var ve anne kırmızı ışıkta durmadan ilerliyor. | TED | تقود امرأة عجوز السيارة مع ابنتها التي هي في منتصف العمر، والتي تجلسُ في مقعد الركاب، وتتعدى الأم الضوء الأحمر. |
Ve güzel bir yaz akşamında, ağır bir odun yığını taşıyan yaşlı bir kadın, kulübelerine gelmiş. | Open Subtitles | في يوم صيفي جميل جاءت امرأة عجوز الى الكوخ تحمل حمولة ثقيلة من الحطب |
Birisinin üzerinde öğrenmeleri lazım. Neden yaşlı bir kadın üzerinde olmasın. | Open Subtitles | يجب أن يتعلموا على شخص ما حتى ولو على سيدة عجوز |
Bugün otele yaşlı bir kadın getirdiniz mi? | Open Subtitles | لقد أحضرت سيدة عجوز اليوم لفندق البحيرة ؟ |
Sen de her zamanki gibi kiliseye giden yaşlı bir kadın gibi araba sürüyorsun. | Open Subtitles | وأنت ما زلت تقود أبطأ من سيدة عجوز في طريقها للكنيسة |
Şimdi sadece gelininin kanepesinde uyuyan yaşlı bir kadın o. | Open Subtitles | الآن هي فقط إمرأة عجوز تنام على أريكة بنتها |
Bir ayağı çukurda yaşlı bir kadın olarak... öbür dünya var mı bilmek isterim. | Open Subtitles | كحق إمرأة عجوز بعد قليل لدخول العالم القادم أود أن أعرف لو هناك واحد |
Hep hissettiğim o garip duyguyla, kendimi ölüm döşeğinde yatan... yaşlı bir kadın gibi hissetmemle alakalı sanırım. | Open Subtitles | أعتقد أن السبب .. أنني دوماَ يتملكني الشعور بأني إمرأة عجوز .. |
yaşlı bir kadın, genellikle 40 ya da 50'lerinde, bekar ve daha genç bir erkek için iz peşinde. | Open Subtitles | امرأة مسنة غالباً فى أواخر الأربعينات أو الخامسينات عزباء و تبحث عن شاب يكون الفريسة |
Buraya geldin ve yaşlı bir kadın buldun... | Open Subtitles | لقد جئت الى هنا ووجدت امرأة عجوزة |
Yaptıklarını engelleyemiyor. O yaşlı bir kadın. | Open Subtitles | هى لآ يمكنها التحكم فى ألآشياء التى تفعلها هى فقط سيدة عجوزة |
yaşlı bir kadın kendini koruyamaz mı sandın? | Open Subtitles | هل تعتقد أن سيدة مسنة لا يمكنها أن تعتنى بنفسها؟ |
yaşlı bir kadın onlara hatıra olarak vermiş. | Open Subtitles | اعطته لهم سيده عجوز لحفر اسم عليه وهى فى الثمانين وتحتضر |
yaşlı bir kadın ve bir peder. | Open Subtitles | كان لدي وصيان امرأه عجوز و قس |
yaşlı bir kadın beni içeri aldı, etrafı tek başıma dolaşmama izin verdi. | Open Subtitles | ادخلتني امراة مسنة وتركتني اتجول بمفردي في المكان |
Eğer benim gibi yaşlı bir kadın kıçını hareket ettirebiliyorsa eminim siz de ettirebilirsiniz. İşte bu. | Open Subtitles | إن استطاعت أمرأة عجوز مثلي تحريك نفسها فأنا واثق أنك يمكنك أيضاً |
yaşlı bir kadın. | Open Subtitles | إنها امرأه كبيرة بالسن |
yaşlı bir kadın yüzünden taşı durduramayız. | Open Subtitles | لن نتوقف عن تحريك هذه الكتلة من أجل إمرأه عجوز |
- yaşlı bir kadın söyledi. | Open Subtitles | لقد كانت السيدة العجوزة |