| Göze yakın bir tıkanma görüş problemleri ve retina tıkanmasına sebep olabilir. | TED | إذا حصل الانسداد بالقرب من العين سيؤدّي إلى اضطرابات بالرؤية وانفصال الشبكيّة. |
| Yere yakın bir dizi göze ufuk sonsuza dek gidiyormuş gibi hissettirir. | TED | من مجموعة من العيون بالقرب من الأرض، يبدو الأفق وكأنه مد البصر. |
| Sanırım bunları biliyorsun. Buraya yakın bir yerde oldu kaza. | Open Subtitles | أظن أنك تعلم بأن هذا قد حدث بالقرب من هنا |
| Herhangi bir iyileşme belirtisi yok, yani kırılmalar ölümüne yakın bir zamanda gerçekleşmiş. | Open Subtitles | لا يدل على الشفاء، و لذلك ربما حدث في وقت قريب من الموت. |
| Hayır, sadece... İşe yakın bir yerde yaşamak istedim. | Open Subtitles | لا، أردت فقط أن أعيش قريباً من مكان عملي |
| Suya yakın bir yerde, eski bir binada olduğunu biliyoruz. | Open Subtitles | نحن نعلم بأنها في مبنى قديم بالقرب من مجرى مياه |
| Kitap dükkanına yakın bir çöplükte küçük bir şişe bulduk. | Open Subtitles | وجدنا قارورة بوبر في سلة المهملات بالقرب من مخزن الكتب. |
| Çıkıyor, o memphis kolej yakın bir frat evde saklanıyor. | Open Subtitles | تبين، أنه تحصنوا في منزل فراط بالقرب من كلية ممفيس. |
| Onu ve kamerasını atlama yerine yakın bir otelde yakaladık. | Open Subtitles | نحن متمزق له وكاميرته في فندق بالقرب من موقع القفز. |
| Telco'ya katıldım, Pune'ye oldukça yakın bir yerde TATA kamyonetleri yaptım. | TED | انضممت إلى شركة Telco، صنعت شاحنات TATA، بالقرب من مدينة بوني. |
| Bu hikayenin bir başka versiyonu, Priyanka'nın yaşadığı yere yakın bir başka köyde geçiyor. Lakara adındaki bu köyde yaklaşık bir yıl önce herhangi bir tuvalet yoktu. | TED | أمر مشابه لهذا ، في قرية أخرى في الهند بالقرب من حيث مكان عيش بريانكا قرية تسمى لاكارا، وقبل عام تقريباً لم يكن بها مراحيض على الإطلاق. |
| Silikon bir parça el bileğinizin etrafına ya da göğsünüze yakın bir yere koyuluyor. | TED | يتم وضع رقعة سيليكون حول معصمك أو في مكان بالقرب من صدرك. |
| Bir kaç ay önce, yaşadığım yere yakın bir hastanenin acil servisine 40 yaşlarında bir kadın gelmişti ve getirildiğinde kendinde değildi. | TED | قبل بضعة أشهر, أتت امرأة ذات الـ 40 سنة إلى غرفة الطوارئ في مشفى قريب من مكان سكني, وقد أُحضرت وهي في حالة ضياع. |
| Eve daha yakın bir yerede gidebilirsin. .Hepsi bu kadar. | Open Subtitles | سوف يكون عليك أن تذهب لمكان قريب من المنزل وهذا كل الموضوع |
| Kayalara dikkat et. Kıyıya yakın bir yerde, akıntı yönünde dur. | Open Subtitles | توخّ الحذر على الصخور وابق قريباً من الشاطيء |
| Düşünüyorum da tiyatroya yakın bir otel ola... | Open Subtitles | أعتقد أنه سيكون هناك فندق على مقربة من المسرح ، أليس كذلك؟ |
| Çite çok yakın bir yerde büyüdüğü için kesilen bir ot,... | Open Subtitles | لقد كنت مثل الحشائش التي تنموا قريبة من السور ليتم قصّها |
| Fakat yakın bir zamanda farkettim ki, başarılı bir liderlik ile yeniliğe liderlik etmek aynı şekilde olmuyor. | TED | لكني اكتشفت مؤخرًا أن مفهوم القيادة الناجحة لدى العديد منا غير نافع عندما يتعلق الأمر بقيادة الإبتكار |
| Şimdi daha yakın bir şekilde bir makineyle etkileşim kuruyoruz. | TED | ولدينا الآن طريقة حميمية للتفاعل مع الآلة. |
| Bu yüzden harekete geçmezsek, bugün bir şeyler yapmazsak, çok yakın bir zamanda, bazılarının tabiriyle zaman ayarlı tedavi bombasıyla yüzleşeceğiz. | TED | لذلك ما لم نتصرف ، ما لم نفعل شيئا اليوم فسنواجه في القريب العاجل ما أسماه البعض قنبلة الزمن بالنسبة للعلاج. |
| Eğer onu şimdi açarsam, en son açık olan gerçekliğe yakın bir yerlerde ortaya çıkmalı. | Open Subtitles | اذا لو فتحته الآن يجب أن يصعد في مكان ما قرب الحقيقة التي كان عليها |
| Ama çok derin ya da kemiğe çok yakın bir yara ne kadar çok çabalasanız da kanamayı durduramazsınız. | Open Subtitles | لكن بعض الجراح تكون عميقه جدا أو قريبه من العظم ومهما عملت عليها لا يمكنك ان توقف النزف للدماء |
| Profesyonel bir tetikçi yoksa yakın bir şey yok. | Open Subtitles | ولا يوجد مرتزق محترف أو أي شيء قريبٌ من هذا |
| Yengen yakın bir muhitte müzikal tiyatro eğitimi veriyor. | Open Subtitles | ولكن عمتك تُدرس في مسرح موسيقي على مسافة قريبة |
| yakın bir zamanda olan şeylerin suçunu üzerime almaya çalışmıştım. | Open Subtitles | حاولت أخذ اللوم على كل شيء منذ وقت ليس ببعيد |
| Korkarım çok uzun zaman yaşayacağın için bu yakın bir zamanda olmayacak. | Open Subtitles | إنّك ستعيشين عمرًا مديدًا، وأخشى أنّك لن تموتي قريبًا. |