Benim adıma yalan söylediğin için, ilk içkini ben ısmarlayacağım. | Open Subtitles | بما أنّك قد كذبت من أجلي سوف أشتري لك مشروباً |
Anlaşma yaptığına dair Fransız yetkililerden kanıta ihtiyacımız olacak, ve göçmenlik formlarında yalan söylediğin an hayatın tehlikeye girmiş. | Open Subtitles | نحن بحاجه ل أثباتات من السلطات الفرنسيه لأكمال الاجراءات وأن حياتك كانت بخطر عندما كذبت عند ملئك أستمارة الهجرة |
yalan söylediğin için bunu, kitap kulübünün bir üyesi yapamayız. | Open Subtitles | وبسبب كذبك بخصوص هذا الأمر لا نستطيع أن نضيف هذا إلى نادي القراءة |
Bu yüzden yalan söylediğin ortaya çıkarsa kendini içeride vakit geçirirken bulursun. | Open Subtitles | لذلك ان تبين انك تكذبين سينتهي بك المطاف تقضين وقتا في السجن |
Ama hele bir yalan söylediğin çıksın, o parayı son kuruşuna kadar seni bitirmeye harcarım. | Open Subtitles | لكن إذا أتضح أنك تكذب سأصرف كل مليم من هذا المال لعنة عليك |
Okul yönetimi, uyuşturucular hakkında yalan söylediğin için ...dönemin sonuna kadar akşam cezalarına kalacağını söyledi. | Open Subtitles | وإقترحت ألمدرسه بأنه سيتم حجزكي ألى نهاية ألفصل للكذب حول المخدّرات. |
Ve eğer bana yalan söylediğin ortaya çıkarsa, senin için hiç iyi olmayacak. | Open Subtitles | ، و إن اتضح أن كنت تكذب عليّ . فلن يمر كذبكِ مرور الكرام |
Evet, seni yakaladıktan sonra. Bu senin yalan söylediğin gerçeğini değiştirmez. | Open Subtitles | نعم, بعدما اكتشفت أمرك لا يغير هذا من حقيقة أنك كذبت |
Ama bu, kendini acındırmak için yalan söylediğin gerçeğini değiştirmez. | Open Subtitles | ولكن هذا لا يغيّر حقيقة أنك كذبت عليّ لاستدرار عطفي |
İlişkimizi öğrendiği takdirde bundan üzülmeyebilir ama... evlendiğinizden beri ona yalan söylediğin için... seni asla affetmeyecektir. | Open Subtitles | لو عرفَت بالأمر، فليست علاقتنا هي الشئ الذي سيدينك في نظرها بل حقيقة أنك كذبت عليها منذ بداية زواجكما ولن تغفر لك أبدا |
yalan söylediğin için başın derde girmedi ki Yakalandığın için başın derde girdi. | Open Subtitles | انت لم تعاقب لانك كذبت بل لانك كذبت بشدة |
Bu durum bize yalan söylediğin ve anlaşmanın geçersiz olduğu gerçeğini değiştirmez. | Open Subtitles | على الرغم من حقيقة أنك كذبت علينا والإتفاق قد إنتهى فقد عملت على إخبار كلّ أصدقائك هنا |
Şimdi ailene yalan söylediğin zaman ne hissettiklerini anlayabiliyorum. | Open Subtitles | الآن أدركت شعور أفراد أسرتكَ لدى كذبك عليهم. |
Yıllarca ilişkimiz konusunda yalan söylediğin gerçeği beni bana da yalan söyleyip söylemediğini düşünmeye itti. | Open Subtitles | سهولة كذبك علينا سنينًا جلعني أتسائل ما إن كنتِ قد كذبتِ عليّ. |
Zihnimde iyi bir yer edinmiş olabilirsin. Lakin yalan söylediğin anda bana ihanet etmiş olursun. | Open Subtitles | ربّما يضمر عقلك نوايا حسنى، لكنّ كذبك عليّ خيانة لي. |
Arkadaşlarına yalan söylediğin hayatı. Tabi eğer onları öldürmeye çalışmıyorsan. | Open Subtitles | الذي تكذبين فيه علي أصدقاءك عندما لا تحاولين قتلهم |
yalan söylediğin zaman sol gözün hala seğiriyor. | Open Subtitles | أنها فقط عينكِ اليسرى , مازالت تقوم بتلك الحركة التي تفعلينها عندما تكذبين |
yalan söylediğin yüzünün ortasında yazıyor. | Open Subtitles | أن جميع ملامح وجهك تخبرنا أنك تكذب |
Ama şimdi düşündüğü tek şey yalan söylediğin. | Open Subtitles | لكن في الوقت الراهن يعتقد فقط أنك تكذب. |
Bu çaldığın için, bu yalan söylediğin için, bu da canımı sıktığın için. | Open Subtitles | هذا من اجل السرقة, و هذا للكذب و هذا لتصحيح المعايير |
Bana yalan söylediğin için üzgün müsün? | Open Subtitles | هل أنتِ نادمة على كذبكِ عليّ ؟ |
Aileme yalan söylediğin için bir hediye. Her ne kadar iyi olmasanda. | Open Subtitles | هديتك لكذبك على أهلي و الرغم من أنك سيء بالكذب |
Ayrıca, erkekler yalan söylemene aldırmazlar yalan söylediğin sürece bu hoşlarına gider. | Open Subtitles | بالإضافة إلى , الرجال لا يمانعون إذا كذبتي عليهم, طالما هم يحبون الكذبة التي تقوليها. |
Yalan söylüyor olduktan sonra, ne yalan söylediğin önemli değil diyorsun yani. | Open Subtitles | تقصد أنك إذا كنت تكذب منذ البداية فلا ضير في الأمر |
Bana yalan söylediğin için buradayım. | Open Subtitles | أنا هنا بسبب أنكِ كذبتِ عليّ. |