Genellikle ufak kasaları açarım. Çelikten yapılma gerçek bir kasa olduğunu söylemedin. | Open Subtitles | عادة أنا أكسر الصناديق القوية لم تقل إنها خزنة مصنوعة من الحديد |
Bir gece yarısı, isyancılar asma dallarından yapılma sarmaşıklarla uçurumdan aşağı indiler ve Glaber'in korumasız karargâhını iki yandan kuşattılar | TED | في جوف الليل، قام المتمردون بالنزول عن المنحدرعلى حبال مصنوعة من الكروم، وأحاطوا معسكر غلابر المتروك دون حراسة. |
Pamuklu bir erkek gömleği, koyu pembe bir kuşak ve doğal samandan yapılma yazlık bir şapka ile. | Open Subtitles | مع وردة مشتبكة به وقبعة جميلة مصنوعة من القش الطبيعي |
Tuvalet kağıdından yapılma çiçeklerle uğurlanmanız dışında. | Open Subtitles | إلا أنك كنت تتجولين على الزهور المصنوعة من ورق الحمام |
Bu halka Valyria çeliğinden yapılma. | Open Subtitles | هذه الوصلة مصنوعةٌ مِن الفولاذ الفاليريّ |
Benim yanıtım, bakterilerden ve katılaşmış kumdan yapılma çöl boyunca uzayan kumtaş bir duvar. | TED | وردي هو جدار مكون من الحجر الرملي مصنوع من البكتيريا والرمال المتحجرة بحيث يمتد عبر الصحراء |
*Taştan yapılma Rockiesde doğdum | Open Subtitles | أنا اتولدَت في روكي مصنوعة مِنْ الحجارةِ |
Cüzdanım kenevirden yapılma. Eğer bunu yakarsak, dumanı o korumaları yumuşatır. | Open Subtitles | حقيبتي مصنوعة من شجرة القنب، فأن نحن أحرقناها فسيخرج الدخان أولئك الحرس |
Teller de nikelden yapılma, değil mi? | Open Subtitles | الأوتار مصنوعة من النيكل أيضاً أليس كذلك؟ |
O parça insan kemiğinde yapılma bir Budist kolyesinden geliyordu. | Open Subtitles | إن مصدرها قلادة بوذية مصنوعة من عظم الإنسان |
Bu tamamen yapraktan yapılma yeni bir kalem türü. | Open Subtitles | هذا النوع الجديد من أقلام الرصاص مصنوعة تقريباً بالكامل من الأوراق. |
Ayaklardan yapılma bir şapka gibi. | Open Subtitles | يبدو و إنني أرتدي قبعة مصنوعة من القدمين. |
Uzmanlarımız arabanda çinko, bakır ve polietilenden yapılma boru buldu. | Open Subtitles | وجد تقنيونا أنابيب في سيارتك مصنوعة من الزنك، النحاس و البولي إثيلين. |
Marty, eski buzdolabından yapılma bu zaman haznesinin içinde olduğu için nükleer patlamadan kurtuluyordu. | Open Subtitles | وكان مارتي محمية من الانفجار النووي التي يجري داخل غرفة الساعة مصنوعة من الثلاجة القديمة. |
Beni kalemden yapılma haçla kovmaya mı çalışıyorsun? | Open Subtitles | هل تحاول صد لي مع عرضية مصنوعة من أقلام الرصاص؟ |
Ve bütün mermiler geri dönüştürülmüş metalden mi yapılma? | Open Subtitles | وكل الرصاصات مصنوعة من معادن أعيد صناعتها؟ |
Mesela çocuk kulağından yapılma kolye takmıyordu. | Open Subtitles | لم يكن يرتدي قلادة مصنوعة من آذان الأطفال كبداية. |
Şekerden ve zencefilli kekten yapılma evlerine adamı böyle çekeller. | Open Subtitles | هذا هو كيف قاموا بإغرائك بالدخول إلى منازلهم المصنوعة من خبر الزنجبيل |
İşler kötüleşince kilden yapılma gemimle açılıyorum. | Open Subtitles | عندما تسوء الامور اخرج على متن تلك السفينة المصنوعة من الطين |
Bu deniz taşından yapılma özel bir zincir! | Open Subtitles | هذه سِلسِلةٌ مُدبّبةٌ خاصّةٌ مصنوعةٌ من حجر بريسم البَحر! |
İthal basma, ince kumaştan yapılma, uyan şemsiyesiyle. | Open Subtitles | مصنوع من قماش شفاف مزود بمظلة ليتناسب معه |
Belki de kaktüs suyundan yapılma şu pis Apaçi içkisinden içiyorlardır. | Open Subtitles | ربما كانوا يشربون وحل الأباتشي المصنوع من عصير الصبار |
"Kendime ait bir fırınım var ve elbisem buğdaydan yapılma." | Open Subtitles | عِنْدي فرنُي الخاصُ، ولباسي مصنوع مِنْ الحنطةِ." |
Bu...benim yapılma sebebim. | Open Subtitles | هذا ما صنعوني لأجله |