Şimdi kendinize bunu yapabilecek kadar cesaretli olup olmadığınızı sorma zamanı. | Open Subtitles | انه وقت سؤالك لنفسك هل انت شجاعة بما يكفى لفعل المثل |
Bunu yapabilecek parası var. Bunun olacağına emin olmak istiyorum. Eyalet bunu yapabilirse-- | Open Subtitles | لديه المال لفعل ذلك وأنا أريد تحقيق رغبته إذا كان ذلك باستطاعة الولاية |
Beğen ya da beğenme bunu yapabilecek tek kişi o. | Open Subtitles | وسواء أعجبك ذلك أم لا، هو الوحيد الذي يُمكنه فعلها |
Her şeyi yapabilecek güçte biri. Burada kanun ve düzen istiyorum! | Open Subtitles | انه قادر على فعل اي شيئ و اريد قانون ونظام هنا |
Sonunda bunu yapabilecek bir yer bulman ne kadar hoş. | Open Subtitles | انه لامر جيد ان كنت أخيرا ديك مكان للقيام بذلك. |
Bu kadar da saf olma senin patronun, her şeyi yapabilecek birisi. | Open Subtitles | أنت لا يُمكنُ أَنْ تَكُوني ساذجة رئيسكَ مجرم سيفعل أي شيء لينقذ نفسه؟ |
Herkes kağıdı ve mürekkebi yapabilir ama bu kadar karışık şekilde para yapabilecek sekiz tane usta matbaacı var. | Open Subtitles | أي شخص يصنع الورق والحبر ، ولكن هناك فقط 8 طابعات رئيسية قادرة على هذا النوع من العملة المعقدة. |
Dilediği her şeyi yapabilecek mevki ve nüfuza sahip biri. | Open Subtitles | هو حصل على موقع و نفوذ لفعل أي شيء يريده. |
Bu hurdayı, görebileceğiniz en imkansız şeyleri yapabilecek hale getirene dek zorlamak istiyorum. | Open Subtitles | وأريد دفع هذه المحركات القديمة لفعل أكثر الأمور المستحيلة التي سترونها في حياتكم |
Onun ailesi bunu yapabilecek güçteydi, finansörlerini bu kadar kolay manupüle edebilmek? | Open Subtitles | لدى عائلتها المقدرة لفعل ذلك من أجل التلاعب مع دائنيك بصورة سهلة؟ |
Ama bu işi benden çok daha iyi yapabilecek bir sürü adam var. | Open Subtitles | لكن هناك خمسـون ألف رجـلاً يُمكنهـم فعلها أفضل مني |
Bunu yapabilecek tek kişi, onunla vagonda olan tek kişi annesiydi. | Open Subtitles | الشخص الوحيد الذي أمكنه فعلها إذاً الشخص الذي كان معها في العربة, الأم |
Aşağıda tanıştığımız o yaşlı, tatlı şey... takma dişlerini kocasının birasına düşürmekten... daha kötü bir şey yapabilecek durumda değil. | Open Subtitles | ذلك الشئ الجميل الحلو الذى قابلناة بالأسفل أنه غير قادر على أى شئ أسوأ إنخِفاض أطقم أسنانها إلى بيرةِ زوجِها. |
Böyle bir şeyi yapabilecek bir kişi vardır. o da sensin | Open Subtitles | هناك شخص وحيد قادر على القيام بذلك وذلك الشخص هو أنت. |
Ne düşünüyorsun Aaron? Sence başkanlık yapabilecek durumda değil miyim? | Open Subtitles | هل تظن يا آرون بأنني لا اصلح للقيام بمهامي كرئيس |
Bunu yapabilecek olan araç herkeste mevcut ve bu araç beyin. | TED | إذ ثمة وسيلة أخرى للقيام بذلك، وكلّنا نملكها، وتلك الوسيلة هي الدماغ. |
Gücü elinde tutmak için her şeyi yapabilecek bir baş belası. | Open Subtitles | إنّه بمثابة تهديد سيفعل أيّما شيئ للتشبّث بالسلطة. |
Bu harcamalar sonunda sadece 15 eyalet bir salgın durumunda büyük miktarda aşı ve ilaç dağıtımı yapabilecek altyapıya sahip. | TED | و النتيجة، فقط 15 ولاية تم إعتمادها كولاية قادرة على توزيع كميات كبيرة من اللقاحات والأدوية في حال تفشي وباءٍ ما. |
Gerçek bir dehasın. Bunu yapabilecek tek zeki kişi sensin. | Open Subtitles | العبقري الحقيقي الوحيد الرجل الأذكى الوحيد الذي يمكنه فعل ذلك |
Tükürsem tükürüğüm bu işi senden iyi yapabilecek birine denk gelir. | Open Subtitles | بإمكاني البصق والحصول على أحدهم من بإمكانه تأدية الوظيفه أفضل منك |
Şey, anladığım kadarıyla, bunu yapabilecek bir kişi varda, o da sensin. | Open Subtitles | حسناً، مما عرفته إن كان هناك شخص يستطيع فعل هذا، فهو أنتِ |
Yapmanı istediğim şeyi yapmalısın çünkü bunu yapabilecek tek kişi sensin. | Open Subtitles | يجب أن تقوم بما طلبتهُ منك لأنك الوحيد القادر على فعله. |
Doğru araç-gereci ele geçirebilmiş olsa bile böyle bir şeyi tekrar yapabilecek kadar gözü kara değildir özellikle de bulunduğu koşullarda. | Open Subtitles | حتى إن كان بإمكانه الحصول على الأدوات المناسبة أنه ليس متهوراً لهذا الحد ليفعل شيئاً كهذا مجدداً لاسيما وهو بهذه الحالة |
Çünkü hala bunu yapabilecek kadar yürekli misin, merak ediyorum. | Open Subtitles | لأني اتسائل ما اذا كنت لاتزال قادراً على فعل هذا |
Düzgün yapabilecek kadar uçmadığına emin misin? | Open Subtitles | هل أنت متأكّد أنك لست منتشياً جداً لتفعل ذلك ؟ |
Belki de bizim yapamadığımız bir şeyi yapabilecek hâle gelmişlerdir. | Open Subtitles | وربما الآن أنهم قادرين على شيء لا نقدر عليه نحن. |