Bir gün kavanozun dibinde ufacık bir yaşlı kadın gibi yatıyordu. | Open Subtitles | كانت تبدو مثل سيدة عجوز صغيرة ترقد أسفل المطربان, ذلك اليوم |
Cansız bir kadın kollarında bir deri bir kemik kalmış çocuğuyla yerde yatıyordu. Ve sadece aciz bir şekilde annesinin yüzüne bakıyordu | TED | رأيت إمرأة لا حياة فيها، مستلقية على الأرض وطفل هزيل بين ذراعيها يحدق بعجز إلى وجه أمه |
Tüm bir Jaffa ordusu ölü yatıyordu, yaralanmadan, savaş belirtisi olmadan. | Open Subtitles | وجيش جافا بأكمله يرقد ميتاً على الأرض بلاجروحأو أثرلمعركه, |
Pearl'de bir subayın karısıyla yatıyordu. | Open Subtitles | -ماذا حدث؟ كان يعاشر زوجه الضابط في "بيرل" |
Aynı anda 10 kişiyle falan yatıyordu. | Open Subtitles | أعني لقد كانت تضاجع عشرات الرجال بنفس الفترة |
Öylece yatıyordu. Önce bir şaka olduğunu sandık. | Open Subtitles | فقط كان مستلقياً هناك ,في البداية ظننا أن الأمر مجرد مزحه |
Otto'nun ölen karısıyla yatıyordu. | Open Subtitles | الشعور بالذنب لقد كان يضاجع زوجة اوتو المقتولة حديثاً |
Kafasının arka tarafı yarılmıştı. Kanlar içinde yerde yatıyordu. | Open Subtitles | مؤخّرة رأسه كانت مفتوحة وكان يستلقي على بركة من الدماء |
Yere baktığımda- sonradan asırlar sürmüş gibi gelmişti- öylece yatıyordu. | Open Subtitles | عندما نظرت إليها بعد فترة طويلة على ما يبدو , كانت ترقد على الأرض |
Yere baktığımda- sonradan asırlar sürmüş gibi gelmişti- öylece yatıyordu. | Open Subtitles | عندما نظرت إليها بعد فترة طويلة على ما يبدو , كانت ترقد على الأرض |
O muhteşem seksi kadın orada yatıyordu ve benim için bir şey ifade etmiyordu. | Open Subtitles | هناك كانت ترقد فاتنة ، مفعمة بالحب و لكن ذلك لم يؤثر بي. |
Sadece bir tek çekim vardı, o da sırtımın üzerinde yatıyordu. | Open Subtitles | كان هناك مغناطيس واحد حقيقي، وكانت مستلقية على ظهري |
Jason'ı anahtarla gönderdiklerinde Grace yatakta yatıyordu. | Open Subtitles | غرايس كانت مستلقية على السرير عندما تم إرسال جيسن بالمفتاح. |
Yatakta babamdan önce yatıyordu ve çarşafları ısıttığında Kral ona katıImak için geliyordu. | Open Subtitles | وكان يرقد في السرير أمام والدي والملاءات كانت دافئة عندما جاء الملك للإنضمام إليه .. |
Seçmelere, önemli iş görüşmelerine onu gönderiyorlardı, çünkü Abby ile yatıyordu. | Open Subtitles | الإستطلاعات , اللقائات الكبيرة " لقد أرسلوه لأنه كان يعاشر " آبي |
Sen işteyken aslında o uydu antenini kuran adamla yatıyordu. | Open Subtitles | أجل، التفت عليك في حين كونك بعيدا في العمل، لقد كانت تضاجع الفتى الذي ثبت طبق القمر الصناعي الخاص بك. |
Ben orada yatıyordu , geldi No... ölü. | Open Subtitles | لا . عندما أتيت كان مستلقياً هناك .. ميتاً |
Bak, vakaya bakan polis memuru katille yatıyordu! | Open Subtitles | الضابط المعتقل كان يضاجع الفاعلة اترين؟ |
Barakada sırtüstü uzanmış yatıyordu hareket eder etmez, sarsıldı ve ayaklarının üstüne yığıldı kaldı. | Open Subtitles | كان يستلقي على ظهره على سطح الثكنات و بحركة واحدة, يقفز بجسده و يهبط على قدميه |
Alison yatağında yatıyordu. Kolları parça parça kesilmişti. | Open Subtitles | كانت أليسون ممددة على هذا الفراش وذراعاها مقطوعان |
Gecenin ortasında, su dökmek için kalktım, ve o orada, yere uzanmış yatıyordu. | Open Subtitles | و في وسط الليل استيقظت لأقضي حاجتي و كان هو مستلقي على الأرض |
Yani, başka biriyle yatıyordu. | Open Subtitles | أقصد أنهُ كان على علاقة بأحدهن ذلك الوقت |
O sırada Ruth, hemen arkasında cansız ve yüzü olmadan yatıyordu. | Open Subtitles | بينما روث راقدة ميتة وبدون وجه على الأرضية |
Yerden aldım, size söylüyorum! Adam zaten yerde yatıyordu. Cüzdan da yerde, yanındaydı! | Open Subtitles | حسنا ، لقد سرقتها ، كانت ملقاة بجانبه كانت ملقاة بالقرب منه |
Tam burada yatıyordu işte! Boğazından kan fışkırıyordu ve kan çalkalanıyordu falan. | Open Subtitles | كان ملقى هنا، كان الدم يخرج من عنقه، لقد كان يغرغر |
Oraya gittiğimde sokakta yatıyordu. Birilerinin ona vurup kaçtığı söyleniyor. | Open Subtitles | حينما وصلت لها كانت ممدة على الأرض إنهم يسمونها عملية اضرب واهرب |