Dolayısıyla Avaz, esasen resimleri dönüştüren bir çeviri yazılımı, resimleri konuşmaya çeviren. | TED | فبالتالي البرنامج أساسا محول للصور، يعمل كمترجم، يقوم بتحويل الصور إلى كلام. |
Sana bunu anlatmamalıydım ama devrim yapacak, yükleme yapma yazılımı geliştirdim. | Open Subtitles | أتعرف, لميكنعليّإخباركبهذا.. لقد قمت بتطوير البرنامج الذي سيحدث إثارة في التحميل |
Bilgisayar ağına girmeye, yazılımı almaya ve virüs göndermeye yeter. | Open Subtitles | مدة كافية لأختراق الشبكة و أزالة البرنامج و زرع الفيروسات |
Bir bölmede oturuyorum... ve 2000 yılı problemine karşı banka yazılımı geliştiriyorum. | Open Subtitles | أنا اجلس في مكتب صغير واقوم بتحديث برامج البنك في ألفي منفذ |
yazılımı açıklamakla güzel bir iş yaptın ama senden bir ricam olacak. | Open Subtitles | انت لا تبيع شرح لتلك البرمجيات لكني أحتاجك ان تفعل معروفاً لي |
Onlar Khan Akademi'yi kullanıyorlar, o yazılımı kullanıyorlar, matematik derslerinin kabaca yarısında. | TED | بل يمارسون نموذج أكاديمية خان، عبر ذلك البرنامج الحاسوبي لقرابة نصف حصص الرياضيات خاصتهم |
Ve aynı yazılımı sağdaki videoda kullansak, bu bebeğin aldığı her nefesi görmemizi sağlıyor ve bunu onun nefesini izlemek için temassız bir yöntem olarak kullanabiliriz. | TED | ولو إستخدمنا نفس البرنامج على الفلم الأيمن يمكننا أن نرى كل تنفس تقوم به الطفلة ويمكننا هذا من مراقبة تنفسها دون لمسها |
Birkaç yıl önce, bu yazılımı oluşturan insanlarla çalışmaya başladım ve çılgın bir fikrin peşinden gitmeye karar verdik. | TED | وهكذا ومنذ بضعة سنين بدأت بالعمل مع الذين وضعوا هذا البرنامج وقررنا أن نتابع فكرة مجنونة |
Hemen şuanda yazılımı bilgisayarınıza indirebilirsiniz. Sonra Bitcoin biriktirmeye çalışabilirsiniz. | TED | يمكنك أن تذهب وتقوم بتحميل البرنامج الآن وتقوم بتشغيله على حاسوبك وتحاول جمع بعض البيتكوين. |
Birkaç stüdyo sanal dublörler yaratmak için bu yazılımı kullanıyor şu anda, ve yakında bunları önemli prodüksiyonlarda perdede göreceksiniz. | TED | عدة استوديوهات تستخدم هذا البرنامج لإنتاج كومبارس افتراضي و قريب جدا سوف نراهم على الشاشة، حاليا بالنسبة لبعض المنتجات الرئيسية. |
LIWC yazılımı, yazılı metin içerisinde geçen yönelimci ve kaçınmacı kelimelerin ne kadar sıklıkla kullanıldığı gösteriyor. | TED | هذا البرنامج يولّد تكرار كلام التنمية والسلامة في النص. |
Christopher Soghoian: Bu doğru olmasaydı komik olurdu ama Hacking Team yazılımı dünya çapında hükûmetlere satılıyor. | TED | كريستوفر سوجويون: سيكون ذلك مضحكاً لو لم تكن حقيقة ولكن, بالواقع, برامج فريق القرصنة يتم بيعها لحكومات حول العالم. |
Unutmayın: bilgisayar ortaya çıktığında, yazılımı yoktu. | TED | لا تنسوا أنه عندما أخترعت أجهزة الكمبيوتر لم تكن هناك برامج تشغيلية. |
Çocuklar kendi hızlarında öğrenebilsinler diye yönergeleri bireyselleştiren bir erken eğitim yazılımı tasarlıyoruz. | TED | نصمم برامج تعليمٍ للسن الباكر مصممة لتخصيص التعليم لكل شخص. ليتعلم الأطفال على مهلهم. |
Hala videoların hepsini ben yapıyorum, ama yazılımı yapan muhteşem bir ekibimiz var. | TED | مازلت أسجل الفيديوهات لكن لدينا فريق مذهل يطوّر البرمجيات |
Birilerinin eline donanımı tutuşturmaktansa yazılımı anlamamız gerekiyor. | TED | ونحن بحاجة إلى فهم البرمجيات بصورة تماثل إعطاء شخص ما الأجهزة. |
Bu yazılımı geliştirmek için çoğu hükûmetin gerçekten de kurum içi yetenekleri olmadığının unutulmaması gerekir. | TED | يجب التنوية أن معظم الحكومات لا تملك قدرة محلية على تطوير تلك البرمجيات. |
yazılımı popüler olup bana bir daire alana kadar öyle bir şey yok. | Open Subtitles | حسنٌ، ليس قبل أن يشتهر برنامجه ويكون بمقدوره شراء شقةٍ لي |
Bu cumartesi günü Aqua uydusu tarafından Uniview yazılımı ile alınmış bir görüntü. | TED | هذه صورة ليوم السبت، التقطت بالقمر الصناعي أكوا ، ولكن باستخدام برنامج اليونيفيو. |
Haritalama yazılımı... bahşiş hesap makinesi, Gameboy. | Open Subtitles | جي بي آر إس ببرامج نورتن حاسبة, وألعاب ألعاب |
Homeland Security'den biri benzin istasyonunda bana Araç Tarama yazılımı geliştirdiğini söylemişti. | Open Subtitles | رجل من الأمن الوطني تحدث مع ضابط الدورية قال بأنه يطورون برمجيات مسح هذه المركبة |
Tek ihtiyacınız, telefon, tablet veya bilgisayar, internet bağlantısı, sahada kendine güvenli bir doktor ve sihirli bir etken: artırılmış gerçeklik işbirliği yazılımı. | TED | كان كل ما احتجته هو هاتف ذكي، جهاز لوحي، أو حاسوب، واتصال بالإنترنت، وزميل موثوق به على الصعيد المهني ومكّون سحري: ألا وهي تقنية الواقع المعزز التشاركي |
Ana fikir, yazılımı insan beyninden elde etmek. | TED | فالفكرة هي نقل البرمجة من الأدمغة البشرية. |
Düşündük ki, bunun gibi küçücük hareketleri görselleştirmek için yazılımı kullanabilmemiz harika ve bunu, neredeyse dokunma duyumuzun bir uzantısı olarak düşünebilirsiniz. | TED | رأينا إنها فكرة جيدة بأن نستخدم برنامجا لأستيعاب حركات دقيقة مثل هذه ولنا أن تأخذها كطريقة لتوسيع حاسة لمسنا |
Sadece yazılımı kurmak için kaynağa ihtiyacım var. | Open Subtitles | أنا فقط بحاجة إلى موارد محطة لإعداد البرامج الضارة. |
Ve bu da yazılımı işletime geçirdiğimiz, nisandaki Dallas kasırgaları için bir eğri. | TED | وهذا المنحنى لأعاصير دالاس في ابريل حيث قمنا بتنصيب البرمجية. |