Ölen yeğeni, su bendinde 2 hafta kalmıştı ve onu bir meleğe benzetmiştim. | Open Subtitles | جعلت ابن أخيه يبدو طفلاً جميلاً على الرغم من مضى أسبوعين على موته |
Lorenzo, bu onun yeğeni. Durum tam tersi olsaydı, anında burada olurduk. | Open Subtitles | لورينزو , انه ابن اخته , اعكس الحاله سنكون هناك في لحظه |
İngiltere'nin kıskanç düşmanının yeğeni yerine bir hizmetçiden çocuk peydahlamanı yeğlerim. | Open Subtitles | أفضل وغدا تنجبه خادمة على مضاجعة ابنة أخت ملك عدو غيور |
Emily Monroe Norton! Amerika Birleşik Devletlerinin başkanının yeğeni. | Open Subtitles | إميلي مونرو نورتون هي ابنة اخت رئيس الولايات المتحدة الامريكية |
Kadının yeğeni var. Adam azıcık yaşlı ama yedekte dururdu. | Open Subtitles | لديها إبن أخ , انه كبير بعض الشئ لكن لا بأس به |
Hayır, Fakat yeğeni , Dünya savaşından önce suikast kurbanı oldu. | Open Subtitles | لكن هذا إبن الأخ قد اغتيل قبل الحرب العالمية |
- numaranızı bırakın, sizi ararım. - yeğeni mi buradaydı? | Open Subtitles | أتركي رقمكِ، وسأتّصلُ بكِ هل كانت إبنة أخيه هنا للتوّ؟ |
Komşumuz Bayan Clark'ın yeğeni. | Open Subtitles | أنت تعرف السّيدة كلارك جارتنا هذه دانيل، أبنة أختها |
şehirleri Minneapolis'ten küçük sayıda genç insan gruba dahil etmeye çalışıyorlardı Westgate gibi vahşetlerde yer almak için. Abdirizak Bihi'nin çalışkan 17 yaşındaki yeğeni Burhan Hassan | TED | ابن أخ عبدالرزاق بيهي كان طالباً مثابراً اسمه برهان حسن ذو 17 عاماً جُنّد هنا في 2008، وخُطف إلى الصومال. وقُتل عندما حاول العودة إلى البلاد. |
Çariçenin yeğeni, ikinci kuzenim... | Open Subtitles | ابن شقيق الإمبراطورة ، قريبي من الدرجة الثانية |
O Robert Louis Stevenson'ın 'Herminston'un Çiti'. Çocuk da yeğeni. | Open Subtitles | انه سد هيرميستون للكاتب روبرت لويس ستيفنسون الصبي هو ابن أخيه |
Bizim ev sahibesinin yeğeni gelecekmiş. | Open Subtitles | العجوز مالكة المبنى أعطت ابن أخيها الغرفة |
Eğer yeğeni oysa, belki ev de ona aittir. | Open Subtitles | لو كانت ابنة اختها, فربما يكون المنزل من املاكها |
Alice Alquist'in yeğeni. Buraya çocukken gelirdi. | Open Subtitles | انها ابنة اخت اليس اليكويست لقد اعتادت على الحضور هنا وهى طفلة |
Bu arada, şu yeğeni görecek olursan bize haber ver. | Open Subtitles | وبالمناسبة , إذا رأيت ابنة أخيه فى الجوار عليك أن تعلمنا |
Haklı olduğundan eminim, Paul ama beğensen de beğenmesen de valinin karısının bir tek yeğeni var onun da adı Percy Wetmore. | Open Subtitles | الآن أنا متأكد من وجود سبب يا بول لكن سواء أعجبك أم لا فزوجة العمده لها إبن أخت واحد وإسمههوبيرسىويتمور. |
Preston Blake'in yeğeni, 40 milyarlık adam. | Open Subtitles | إبن أخ بريستون بليك صاحب الأربعين مليارا |
O Hindistancevizi Pete'in yeğeni... bu yüzden cinayet bile işlese bir şey olmayacağını sanıyor. | Open Subtitles | هو إبن أخ جوزة الهند بيت، لذا هو يفكّر بأنه يمكنه أن يفلت من جريمة القتل بدون عقاب |
Geçen hafta şu kart fahişe bana gelip yeğeni Misty Mountains'ı bulmamı istedi. | Open Subtitles | الأسبوع الماضي، أتت إلي السيدة المسنة تلك وطلبت مني البحث عن إبنة أختها |
Komşumuz Bayan Clark'ın yeğeni. | Open Subtitles | أنت تعرف السّيدة كلارك جارتنا هذه دانيل، أبنة أختها |
Gaby, yeğeni için bir modellik ayarlamıştı ki o da geri çevirdi. | Open Subtitles | "غابي" وجدت لقريبتها فرصة في عرض الأزياء -وقد رفضتها |
Sen ile yeğeni arasında, olanlara bakılırsa, benim için, pek uygun birisi olmayabilir. | Open Subtitles | بعد ان تعقدت الامور بينك و قريبتها انت تعرف ربما غير مناسبة |
- Biraz daha araştırdım. Meğer sahibinin yeğeni, Frank Lowell, iki ay önce şartlı tahliye olmuş. | Open Subtitles | على ما يبدو أن قريبَ المالك هو (فرانك لويل)، أُفرجَ عن إفراجًا مشروطًا مذ شهريْن. |
İlki, 1916'da onu terkeden, başkanın yeğeni, Emily Norton. | Open Subtitles | بنت اخت الرئيس من الدرجة الاولى إميلي نورتون التي تركته في 1916 |
Peşinde olduğunuz Mahmoud, evdeki birinin yeğeni mi? | Open Subtitles | هل لمحمود أبن شقيق لاحد قي ذلك المنزل؟ لا.. |
Görünüşe göre kendi ve arkadaşı yeğeni fena hırpalamışlar. | Open Subtitles | "يبدوا أنهما قد إعتديا على إبنةِ أختهِ بطريقة سيئة" |
Biliyorum, Lassard ve yeğeni bir dolap çeviriyorlar. | Open Subtitles | لكن آنا اَعْرفُ لاسارد وإبن أخيه وصلوا إلى الشيءِ. |
Özel bir konuğumuzun yeğeni. | Open Subtitles | انها ضيفه مميزة هي قريبة لاحد اهم النزلاء هاهنا |
Senatörün yeğeni Bayan Juno ve beş arkadaşı için umutlar tükeniyor. | Open Subtitles | الأمل يتلاشى لأبنة أخ السيناتور (كابلن) (جونو) وأصدقائها الخمسة. |
Bu işe yeğeni girecekti ama babanın arkadaşı seni aldırdı. | Open Subtitles | الوظيفة كانت لابنة أختها، ولكن صديق والدك منحها لك. |