"yelken" - Translation from Turkish to Arabic

    • الإبحار
        
    • الشراع
        
    • أبحر
        
    • نبحر
        
    • تبحر
        
    • الأشرعة
        
    • للإبحار
        
    • الابحار
        
    • إبحار
        
    • سيبحر
        
    • سنبحر
        
    • أشرعة
        
    • أبحرت
        
    • أبحرنا
        
    • يبحر
        
    Bu, Fransa sahillerindeki yelken yarışı deneme yelkeniydi. TED كان هذا تدريبا في الإبحار بالقريب من الساحل الفرنسي.
    Avrupa'dan Doğu Asya'ya ve Amerika'ya yelken açmak aylar alabilirdi ve mürettebat için suyu taze tutmak zor bir işti. TED الإبحار من أوروبا إلى شرق آسيا والأمريكيتين قد يحتاج لأشهر، وإبقاء الماء عذبا للطاقم كان عبارة عن تحدي
    Ama eve dönmek için heyecanlı olan Theseus, beyaz yelken açmayı unutup, daha önceki siyah yelkeniyle denize açılmıştır. Open Subtitles لكنه كان متحمس جداً للعودة إلى الديار، لهذا نسى الوعد وواصل رحلته بنفس الشراع الأسود الذي بدأ الرحلة بهِ.
    Bu, Colomb'un Yeni Dünya'ya yelken açtığı ünlü turun tarihi. Open Subtitles ذلك عندما أبحر كولومبس إلى العالم الجديد
    Yelkenlerimiz olmadan olabildiğince hızlı yelken açmalıyız. Open Subtitles ‏ لابد أن نبحر بأقصى سرعة ممكنة من دون شراعنا. ‏
    Güçlü bir fırtınaya karşı yelken açtığında bir ileri bir geri gitmek zorundasın. TED عندما تبحر عكس الرياح فتقاومك، عليك تحريك قالبك للأمام والخلف، أمام وخلف.
    Tıpta yelken yapmasını mı öğretiyorlar doktor? Open Subtitles هل كنت سأتعلم صناعة الأشرعة إذا أنا درست الطب، دكتور؟
    İlk fırsatta gidip Haliç'e yelken açağım. Open Subtitles في أول فرصة استطيع التخلص من المكتب سأذهب للإبحار حول القرن الذهبي في إسطنبول
    "Gerçekten de muhteşem bir manzara. Ve gemi yelken alıyor." Open Subtitles وبالطبع إنه منظر رائع حين حان وقت الإبحار
    Kaptanı uyandırın. Gemiyi döndürün, yelken çekin. Filikaları indirin. Open Subtitles أيقظ القبطان وارفع الأشرعة وابدأ في الإبحار.
    Havanın nasıl olacağını bilmeden kimse yelken açmaz. Open Subtitles لا يمكننا الإبحار إلا عندما نعلم جيداً كيف يسير الطقس
    O adam, teğmen yelken atölyelerini dolaşıyormuş. Open Subtitles ذلك الرجل، الملازم. إنه يدقق في كل مصنعي الشراع.
    Geride kaldığımı sanır fazla yelken çekip, yetişmeye çalıştığımı sanırsa... Open Subtitles إذا إعتقد أني لم أعود. وأني كنت أحمل الشراع أكثر من اللازم وأني كنت أحاول الهرب.
    Karşıdaki yelken atölyesinde mi çalışıyorsunuz? Open Subtitles هل تعمل في مصنع الشراع الذي بأخر الشارع؟
    Genç bir delikanlı olduğumdan beri enginlere yelken açmak istemişimdir hep... sonsuza dek. Open Subtitles منذ قليل كنت فتى كنت دائماً أرغب أن أبحر البحار إلى الأبد
    Yıllar önce, 6 metrelik teknesiyle Dünya'ya yol açıcam deyip, denize yelken açtı. Open Subtitles قبل سنوات أبحر حول العالم بقاربه ذو الستة أمتار
    Harika bir gün, yoldaşlar. tarihe yelken açıyoruz. Open Subtitles إنه ليوم عظيم أيها الرفاق نحن نبحر عبر التاريخ
    Sen istersen şafakta yelken açabilirsin ama biz gitmiyoruz. Open Subtitles حسناً بأمكانك خفض الأشرعة ولكننا لن نبحر معهم
    yelken açarken karşılaştığın direnişi gerçekten esirin yapmalısın. TED عليك في الواقع أن تلحق بالمقاومة عندما تأتي باتجاهك بينما تبحر.
    Sanırım o halde kızı da şafakta yelken açmak istiyor. Open Subtitles اعتقد هذا يعني ان ابنته تريد خفض الأشرعة
    Belki bazen benimle yelken açmaya gelirsin. Open Subtitles حسنًا، ربّما ستأتين للإبحار معي في وقتٍ ما
    Jonathan ve ben daha yeni, dünya etrafında yaptığımız yelken turundan döndük. Open Subtitles انا وجونوثان عدنا للتو من الابحار بيختنا حول العالم.
    Uzlaşma teklifini kabul ettim, Nicholas. Sen haklıydın. yelken açacağım, bilirsin, yelken. Open Subtitles قبلتُ بعرضك، كنتَ محقاً، سأقوم برحلة إبحار
    Şu şarap ortaklığı başarılı olur, prens diğer yatırımcıları garanti etmeyi becerirse derhâl İskoçya'ya doğru yelken açacağından zerre şüphem yok. Open Subtitles إذا كان مشروع النبيذ هذا ناجحاً ويتمكن الأمير من تأمين مستثمرين آخرين ليس لدي أدنى شك أنه سيبحر إلى اسكتلندا فوراً
    Şimdi. Dünyanın çevresini dolaşmak üzere yelken açıyoruz. Ve Tanrı'nın izniyle, şerefimizle bunu başaracağız. Open Subtitles الآن سنبحر حول العالم و بمشيئة الرب سنفعل ذلك.
    Teknelerle ilgili bir iş bulur veya bir yat klubünde çalışır veyahut botlara yelken yapıyordur. Open Subtitles يعمل بوظيف بيع الأجهزة البحرية. أو بنادي يخوت. أو لربما يصنع أشرعة للمراكب.
    Minnettarlığından dolayı benim için bir başka kaptan için olduğundan iki kat daha iyi yelken açtığına yemin ederdim. Open Subtitles دائماً ما كنت أقسم بأنها أبحرت معي بعذوبة مرتين كما لم تفعل مع أي قبطان آخر بلا امتنان
    Gökkuşağı renginde yelkeni olan bir tekne ile bir çağlayana yelken açtık. Open Subtitles و لقد أبحرنا بالقرب من الشلال, على القارب ذا شراع قوس قزح
    Onunla yelken açan biri varmış ve sen de kim olduğunu öğrenmek zorundasın. Open Subtitles كان هناك أحداً يبحر معها ولابد أن تعرف من هو

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more