Oyunculardan birine göre hakem, sayı sonuçlanmadan boyun tutulmasıyla emekli olmak zorunda kaldı. | TED | وفقًا لأحد اللاعبين، اضطر الحكم للانسحاب برقبة متألمة قبل نهاية النقطة. |
Yanisi, perdelerini açmak zorunda kaldı bu sayede içeriyi görebilirsin. | Open Subtitles | اضطر لفتح النافـذة، وبوسعنا أن نرى ما بالداخل. |
Bu yüzden hükümet Margaritaville senetlerini bankalardan almak zorunda kaldı. | Open Subtitles | لذا فقد اضطرت الحكومة إلى شراء آلات المارغريتا من المصارف. |
Uzun lafın kısası birisi, o gece bacağını uzatmak zorunda kaldı. | Open Subtitles | لذا لأختصر لكِ القصة لقد إضطر لتجبيس رجله في هذه الليلة |
Bu şeyler yeni olmuyor ama İsa bile bazılarını tapınaktan çıkarmak zorunda kaldı. | Open Subtitles | هذا ليس بالجديد بالطبع لكن حتى يسوع كان عليه جلد المرابين خارج المعبد |
Babam öldükten sonra beni tek başına büyütmek zorunda kaldı. | Open Subtitles | كان عليها ان تعتني بي و بنفسها بعد موت ابي |
Peder Abbott önce iyilikle davranmayı denedi ama... en sonunda ona, katıksız hapis cezası, hatta kırbaç cezası vermek zorunda kaldı. | Open Subtitles | وقد جرب الأب رئيس الدير معاملته بالحسنى ولكنه اضطر بالنهاية للجوء لحرمانه من الخبز والماء، بل وحتى الجلد بالسوط |
Annesi gelip, sezonun ortasında onu almak zorunda kaldı. | Open Subtitles | الأمر الذي اضطر بأمه إلى أخذه في منتصف الموسم |
Zavallı kızcağız. Doktor ona sakinleştirici vermek zorunda kaldı. | Open Subtitles | فتاة مسكينة لقد اضطر الطبيب لإعطائها منوم لتهدئتها |
Zavallı babam kileri kupa odası yapmak zorunda kaldı | Open Subtitles | حتى اضطر أبي المسكين لتحويل المخزن إلى غرفة كؤوس |
Tarihe, Asoka tahtı kazanmadı diye geçsin... taht için öldürmek zorunda kaldı, yazsın. | Open Subtitles | فليسجل التاريخ أن اسوكا لم يفوز بالعرش.. إنه اضطر للقتل ليحصل عليه. |
Ama 94 yaşında öldüğünde, onun için yas tutmaya gelen insanlar yüzünden polis, mahallesinin sokaklarını kapatmak zorunda kaldı. | TED | ولكن عندما توفي في عمر 94، اضطرت الشرطة أن تغلق شوارع حيه لاستيعاب حشود الناس الذين جاؤوا لتعزيته. |
Ve onun kabilesi de petrol sızıntıları yüzünden son 10 yıl içinde üç kez göçmek zorunda kaldı. | TED | وقد اضطرت قبيلتها للرحيل .. 3 مرات خلال العشر سنوات المنصرمة |
Evet, bir süreliğine buradaydı, ama sonra gitmek zorunda kaldı. | Open Subtitles | أجل , كان هنا منذ فتره , لكنه إضطر للذهاب |
Tüm çiftlik işlerinden vazgeçmek zorunda kaldı. | TED | كان عليه أن يتخلى عن جميع الأنشطة الزراعية. |
Laetitia Kenyalı genç bir bayan ve kendisi 13 yaşında okulu bırakmak zorunda kaldı, çünkü ailesi onun okul masraflarını karşılayamadı. | TED | هي شابة من كينيا كان عليها ترك المدرسة في سن 13 لأن أسرتها عجزت عن دفع مصاريف تعليمها. |
Efendimiz makinaları kiralamak ve yeni işçilere ödeme yapmak zorunda kaldı. - Yani? | Open Subtitles | السيد أضطر لتأجير ماكينات وتأجير عُمال جدد |
Mel, polip ameliyatının tarihini değiştirmek zorunda kaldı. | Open Subtitles | ميل كان لا بُدَّ أنْ يُعيدَ تحديد جراحة زائدته اللحمية. |
Bir meslektaşının sınıfında yerine geçmek zorunda kaldı ama ne kadar üzgün olduğunu ve hepinize kocaman hoşçakal öpücüğü verdiğini söyledi. | Open Subtitles | تحتم عليها أن تحل محل زميلتها في الفصل، لكنها أخبرتني أن أعبر عن مدى أسفها وأن أمنحكم جميعاً قبلة وداع كبيرة |
Bütün öğleden sonrasını nezarette bu takımla geçirmek zorunda kaldı. | Open Subtitles | فقد توجب عليه أن يمضي فترة ما بعد الظهر كاملة في السجن مرتديا هذه البدلة |
Ailem çiftliğe bakmak için Brezilya'ya dönmek zorunda kaldı. | Open Subtitles | واضطر والداي للرجوع للبرازيل للعمل بالمزرعة |
Karanlık onu aldı. Bu yüzden uçmak zorunda kaldı. | Open Subtitles | سيطر الظلام عليها لذا كان لابد لها أن تطير بعيداً |
Benim adım Betty Canuso ve duydunuz mu bilmiyorum ama... bir hafta önce, Doğu Eyaleti Islahevi fazla kalabalık olduğu gerekçesiyle sakinlerinin %25'ini salıvermek zorunda kaldı. | Open Subtitles | اسمي بيتي كانسو .. لا اعرف اذا كنتم سمعتم لكن قبل اسبوع سجن شرق الولاية اضطروا لاطلاق سراح |
Vokal grubu, Xanax'ın fayda etmesi için 20 dakika oyalamak zorunda kaldı. | Open Subtitles | الفرقة الموسيقية اضطرّت للإنتظار 20 دقيقة حتى ركلها "إكساندر" إلى الداخل |
Bir seferinde kendisini başka bir evrendeki kendisine karşı savunmak zorunda kaldı. | Open Subtitles | ذات مرة أجبر على الدفاع عن نفسه ضد نفسه فى كون آخر |