Hiç yanında değildim. Yapmak zorunda kaldığın seçimlerle hiç yüzleşmedim. | Open Subtitles | لم أكن هناك,لم اواجه أى من الخيارات التى اضطررت الى أخذها |
Bunu görmek zorunda kaldığın için üzgünüm Derek. Minibüse bin. | Open Subtitles | يؤسفني أنك اضطررت لرؤية هذا ديريك ادخل الشاحنة الان |
O şeyleri duymak zorunda kaldığın için üzgünüm. | Open Subtitles | أنا آسف جداً أنك اضطررت لسماع هذه الأشياء الفظيعة |
Bunun başa çıkmak zorunda kaldığın en zor şey olduğunu söyler miydin? | Open Subtitles | إذاً,هل تقول أن هذا هو أصعب شيء كان عليك أن تواجهه مطلقاً؟ |
Samantha'yı, bir tercih yapmak zorunda kaldığın için götürdüklerini söylemiştin. | Open Subtitles | أخبرتني أنه حين أخذوا سامانثا, أن هذا حصل لأنه كان عليك أن تتخذي قراراً. |
Tüm yolu sürmek zorunda kaldığın için üzgünüm. | Open Subtitles | أنا آسف لكونكِ اضطررتِ للقيادة كل تلك المسافة إلى هُنا |
Burayı paylaşmak zorunda kaldığın şu herifler. | Open Subtitles | أولئك الرجال الذين كان عليكِ مشاركتهم في هذا المكان |
Ama tüm planlarını iptal etmek zorunda kaldığın için kötü hissediyorum. | Open Subtitles | اشعر بالاسى حيال ذلك لانك توجب عليك الغاء مخططاتك |
Sana verdiği berbat ismi değiştirmek zorunda kaldığın baban. | Open Subtitles | الذي أسماك إسماً قبيحاً حتى إضطررتي لتغييره |
Kanepede uyumak zorunda kaldığın için üzgünüm. | Open Subtitles | أسفة لأنك اضطررت النوم على الأريكة ليس لدي فكرة كيف تأخر الوقت |
Babamla uğraşmak zorunda kaldığın için gerçekten üzgünüm, ama tavrını koruduğun için sağ ol, taviz-vermez yardımcım. | Open Subtitles | أنا حقا آسفة لقد اضطررت للتعامل مع والدي لكن شكرا على اقرارك القوانين أيها النائب القوي |
Beni o şekilde görmek zorunda kaldığın için üzgünüm evlat. | Open Subtitles | أنا آسف لأنك اضطررت لرؤيتي بتلك الحالة يا بني |
Birgitte. Basını idare edişin harikaydı. Stratejini değiştirmek zorunda kaldığın için üzgünüm. | Open Subtitles | تحدثت للصحافة بشكل رائع، انا اسف انك اضطررت لتغيير استراتيجيتك |
Bunları duymak zorunda kaldığın için üzgünüm tatlım. | Open Subtitles | آسف للغاية أنك اضطررت لسماع ذلك، أيها الطفل الجميل. |
Şirketini kaybetmek, göğüs germek zorunda kaldığın en zor durumlardan biri miydi? | Open Subtitles | هل كان خسارة شركتك هو أصعب شيء كان عليك أن تواجهيه؟ |
Peter, golf kulübünü bırakmak zorunda kaldığın için üzgünüm. | Open Subtitles | بيتر , أنا آسفة بأنه كان عليك التخلي عن حياة النادي الريفي |
- Beni kurtarmak için yapmak zorunda kaldıkların dönüşmek zorunda kaldığın kişi, bana, günahkâr Cullen Bohannon'a sahip çıkmak ve günahlarımdan arındırmak için yapmak zorunda kaldığın fedakârlıklar... | Open Subtitles | ما كان عليك أن تقوم به لتنقذني ما كان عليك أن تُصبح التضحيات التي كان عليك أن تفعلها |
Bunu yaşamak zorunda kaldığın için çok üzgünüm. | Open Subtitles | أنا آسف لذلك كان عليك أن تذهب من خلال ذلك. |
Onunla bu şekilde tanışmak zorunda kaldığın için özür dilerim. | Open Subtitles | أنا آسف حقاً لأنكِ اضطررتِ لرؤيتها هكذا |
Burayı paylaşmak zorunda kaldığın şu herifler. | Open Subtitles | أولئك الرجال الذين كان عليكِ مشاركتهم في هذا المكان |
Yaşadığın yerde bombalar patlarken ve silahlı çeteler evine yol alırken yanında almak zorunda kaldığın o en önemli şey neydi? | TED | ما هو الشيء الأكثر أهمية الذي توجب عليك حمله عندما كانت القنابل تتفجر في بلدتك و عندما كانت العصابات المسلحة تقترب من منزلك؟ |
Nakil ameliyatından çıkıp bana dikiş atmak zorunda kaldığın için özür dilerim. | Open Subtitles | أنا آسف لأنكِ إضطررتي لمغادرة عملية الزرع لكي تغرزي جرحي |
Kyra, bunu tek başına yapmak zorunda kaldığın için çok özür dilerim. | Open Subtitles | كيرا"، أنا آسف لأنك مررتي" بكل هذا وحدك |
Hayır, bunu yaşamak zorunda kaldığın için ben üzgünüm asıl. | Open Subtitles | لا .. انا آسفة لانك اضطررتي ان تمري بهذا |