Benim de öyle ama tek yapmam gereken sana bakmak Ve inandığım her şey yitip gidiyor. | Open Subtitles | و أنا أيضا ، و لكن كل ما على هو أن أنظر اليك و كل ما آمنت به يتلاشى |
Cesaret ve azimle, görevinin özgürlüğü onurlandırmak uğruna yapılması gerektiğine inandın. | Open Subtitles | لقد آمنت بكل شجاعة وحزم بالقيام بواجبك في سبيل كرامة الحرية |
Sana iş verdim diye herkes bana deli dedi, ama ben inanmıştım. | Open Subtitles | الجميع إعتقد أني مجنون لأني وظفتك ، لكني آمنت بك |
Ama Linet'in annesi Linet'e inandı ve onu okuluma kaydolması için getirdi ve ben onun bize ait olduğunu biliyordum. | TED | لكن والدة لينيت آمنت بها وأحضرتها للتسجيل في المدرسة، وعلمتُ أنها تنتمي إلينا. |
San Carlos'u terk ettiğim zaman, savaşa inanıyordum. Bildiğim tek yöntem buydu. | Open Subtitles | عندما تركت سان كارلوس، آمنت بالقتال لأنه الطريقة الوحيدة التي أعرفها |
Sadık bir Protestan olsa da Erzebet pek çok sapkın teoriye inanıyordu. | Open Subtitles | كان يوجد بروتستانت مخلصين. آمنت ارشبت بالكثير من النظريات الهرطقية |
Aslında içtenlikle inanıyorum ki, o iki hanım kişisel husumetlerini bir kenara bırakabilirdi. | Open Subtitles | أنا آمنت صدقاً أن السيدات سيضعون عداوتهم الشخصية على جنب |
Ya, çok sağlam inandığım her şey bir yalansa? | Open Subtitles | ماذا لو كان كل ما آمنت به بشدة كان كذبة؟ |
Hep inandığım bir kaç şey vardır. | Open Subtitles | هناك بضعة أشياء آمنت بها دوماً الأزهار ملائمة لأيّة مناسبة |
Uğruna çalıştığım herşey, inandığım herşey, doğru kabul ettiklerim... | Open Subtitles | كل شيء عملت لأجله , كل شيء آمنت به , ذهب بحق |
Sen bunları başardın, saçların değil. Sen başardın, çünkü yapabileceğine inandın ve hala yapabilirsin. | Open Subtitles | لم يفعل ذلك الشعر، بل أنت فعلته، لأنك آمنت بأنك تستطيع، وما زلت تستطيع |
Silah gördün çünkü üzerinde taşıdığına inandın ama yoktu. | Open Subtitles | انت تخيلته مُسدس لأنك آمنت بحايزته سلاح ولكنه لم يكن لديه سلاح |
Çünkü seni sevmiştim değişeceğine inanmıştım | Open Subtitles | لانى كنت احبك لأنى آمنت انك يمكنك التغير |
Daha önce gözlerine baktığımda bir şey görememiş böylece sana inanmıştım. | Open Subtitles | من قبل, نظرت في عينيكِ و رأيت لا شيء و هكذا آمنت |
Kraliçe, bunun Kralını öldüren türdeki savaşa bir son vereceğine inandı. | Open Subtitles | آمنت الملكة أن هذا سيجلب نهايةً لذلك النوع من القتال الذي قتل ملكها لذا قامت |
Dinamit kullanmaya başladığım zaman pek çok şeye inanıyordum. | Open Subtitles | عندما بدأت باستخدام المتفجرات، آمنت بأشياء كثيرة |
Bu kadın teröriste ve onun davasına inanıyordu. | Open Subtitles | .. آمنت هذه المرأة في أخلاق الإرهابيّ .. وفي قضيّته |
Elbette inanıyorum. Ne kadar çok saçmalığa inanırsan o kadar rahat olursun. | Open Subtitles | بلى، كلّما آمنت بهذه الأمور كلّما كانت حياتك أفضل |
Kendi inandığın şeyler için. | Open Subtitles | لقد خضت ذلك من أجل نفسك من أجل شئ آمنت به |
Ama daha da önemlisi , Eğer bir şeye inanıyorsan, bunu adınla imzalamalısın. | Open Subtitles | و لكن الاهم بأنه اذا آمنت بشيء فوقع اسمك عليه |
Lux bana, bize karşı inancı olan, inanan tek insan. | Open Subtitles | ماذا تعنين؟ لأن لكس هي الوحيده التي آمنت بي |
Buraya değişmeyi göze alarak inanmıştı, bu onu orada terkettiğimiz haliydi. | Open Subtitles | لقد آمنت بكل هذا كثيراً حتى تتغير أبداً لذا هنا بالضبط حيث تركناها |
- Ben de sana güvenmiştim. | Open Subtitles | أنا آمنت بك أيضاً |
Onlara inanırdı. Ben asla gerçekten inanmadım. | Open Subtitles | لقد آمنت بهم، أنا لم أفعل ذلك فعلاً |
Ürünlere inanmaya başlıyorsun. Bunlar gerçekten iyi bıçaklar. | Open Subtitles | يساعد إن آمنت بالمنتجات، هذه سكاكين ممتازة فعلا. |
Kız bana inandığı için havada uçabildim. | Open Subtitles | يما أن الفتاة آمنت بي كنت قادر على الطيران في الهواء |