| Yaşarken babanı, anneni ya da çocuklarını değiştiremezsin karını ya da kocanı değiştirebildiğinden daha fazla. | Open Subtitles | ضمن الحياة الواحدة فإن المرء لا يستطيع أن يغير أباه و أمه و أبناءه تماماً كما أنه لا يستطيع أن يغير زوجاً أو زوجة |
| Haini yakaladık! Şimdi çocuklarını bulun! | Open Subtitles | لقد قبضنا على الخائن الآن ابحث عن أبناءه |
| Eğer 70 yaş üstü açgözlü Çocukları burada olduğumu anlarlarsa tüm paramı alırlar. | Open Subtitles | لو يكتشف أبناءه الطّامعين في عمر الـ70 أنّي كنتُ هنا، فسيأخذون كلَّ مالي. |
| Süleyman, ilk oğlu Mustafa'yı saltanat için yetiştirmişti. | Open Subtitles | زوج سليمان أول أبناءه مصطفى لإعداده للسلطة |
| - Mason. oğullarını korumak için her şeyi yapacak biri olduğu çok belliydi. | Open Subtitles | الأمر واضح أنه سيفعل أي شي من أجل أن يحمي أبناءه |
| Fakat "yok edici" diye anılan oğlunu bulmak adına çok daha çekici şehirler yakmış olan adamı çağırmak... | Open Subtitles | الرجل الذي يدعونه بالمدمّر والذي أحرق مدنًا أشدّ سحرًا مطاردًا أبناءه. |
| Oh. babam bütün herşeyimizi ona adadı. oğulları koleje gidebilsin diye. | Open Subtitles | أب ضحى بكل شيء كان يملكه، كي يتعلم أبناءه في الجامعة |
| Başına bir şey geldiğinde çocuklarına haber vermemi istemişti. | Open Subtitles | وكانت أمنيته أن يتجمع أبناءه إذا حدث له مكروه |
| Kız ve erkek kardeşlerini, çocuklarını ve atalarını okula göndermeyi hayal ederdi. | Open Subtitles | حلُم بإرسال الجميع للمدرسة أخواته وأخوته, أبناءه وأحفاده |
| çocuklarını hiç göremiyormuş. | Open Subtitles | وإنّه لم يرَ أبناءه قبلًا، لذا شعر بالذنب أو ما شابه. |
| Kendini çocuklarını Disney World'e götürmüş bir muhasebeci olarak düşün. | Open Subtitles | تصوّر نفسك بأنك محاسب جائع الذي قام بأخذ أبناءه لـ عالم ديزني |
| Bir insanın çocuklarını tehdit ettiği için birini öldürmek istemesi deli olduğu anlamına gelmez. | Open Subtitles | ليس مجنونًا من يحاول قتل أحد يهدد أبناءه. |
| 45 yaşında bir erkek kendini hala genç sayabilir aşık olma çağına gelen Çocukları olduğunu fark edene kadar. | Open Subtitles | في سن الخامسة والأربعين ربما لا يزال الرجل يعتقد أنه شاب، حتى يدرك أن أبناءه أصبحوا كباراً بما يكفي ليقعوا في الحب |
| Çocukları benden şüpheleniyor. | Open Subtitles | لكني أراهن بأن أبناءه يعتقدون بأنك الفاعل |
| Çocukları beni vasiyetinden çıkartmadan önce onunla evlenmeliyim. | Open Subtitles | أريد أن أتزوجه قبل أن يحريموني أبناءه من الورث |
| Bir oğlu zavallı, diğeri psikopat. | Open Subtitles | أحد أبناءه دنيء خسيس، والآخر مختل عقلياً |
| Onun oğlu bir heykeltıraş olamaz veya bir heykeltıraşın kızıyla evlenemezmiş. | Open Subtitles | لمّ يرغب بأنّ يصبح أيٌّ من أبناءه نحّات صخور ، أو أنّ يتزوج من إبنة أحدهم. |
| Söylesene, baba senin gibi bir rezil oğullarını sattıktan sonra nereye kaçar? ! | Open Subtitles | إلى أين يهرب وغدٌ مثلك بعد أنْ يبيع أبناءه كعبيد؟ |
| Ben bir babayı oğullarını ne kadar sevdiğiyle ölçerim, | Open Subtitles | أحكم على الرجل بكم حبه أبناءه كثيرًا |
| Savaşta yedi oğlunu kaybeden birine kızamam. | Open Subtitles | لا أستطيع أن أغضب على شخص خسر أبناءه السبعة في الحرب |
| Her ayın ilk perşembesi, şişko domuz vegas'a gider piç oğulları ile... borsa tellalını görür ve yumrusunu balmumuna bulamak için fahişesine gider. | Open Subtitles | مع أبناءه الأوغاد يقابل سمساره.. ثم يزور غانيته |
| O yüzden tüm çocuklarına 2.Ramses'in çocuklarının adını koydu, | Open Subtitles | بحيث أطلق على جميع أبناءه أسماء أبناء رمسيس الثاني |