| Eğer bir apartman sakini değilsen Seninle konuşmak zorunda değilim. | Open Subtitles | لو لم تكوني بداخل المبني, فيمكنني أن لا أتحدث معك. |
| - Seninle konuşmak istiyorum. - Öldüreceğim onu! | Open Subtitles | ـ أريد أن أتحدث معك ثانية ـ يا رجل, سأذهب لأقتله |
| Buna izin vermeyeceğiz. Arayıcıyı gözetim operasyonunu güçlendirmek için seninle konuşmam gerek. | Open Subtitles | أود حقاً أن أتحدث معك بشأن حشد قوات المراقبة خاصتنا، لعملية المُتصل |
| Birleşik devletler başkanı adına sizinle hemen Konuşmamız gerekiyor. | Open Subtitles | أريد ان أتحدث معك بخصوص مسألة مهمة متعلقة برئيس الولايات المتحدة الأمريكية |
| seninle konuşuyorum çünkü ben bir profesyonelim ve bu konuşma da işle ilgili. | Open Subtitles | أنا فقط أتحدث معك لأنني مهنيه وهذه المحادثه هي محادثة عمل |
| Sizinle konuşmak istediğim bir mevzu olduğu için görüşme talep ettim. | Open Subtitles | لقد طلبت استشارة كي أتحدث معك أيها الطبيب |
| Seninle konuşabilir miyim, Koç? | Open Subtitles | هل لى أن أتحدث معك أيها المدرب ؟ |
| Afedersiniz Profesör ama Sizinle konuşmam gerek. | Open Subtitles | عذرًا أيها البروفيسور لكن يجب أن أتحدث معك |
| Dur, Seninle konuşmak istiyorum. Seni bulacağım! | Open Subtitles | ناديا انتظري, أريد أن أتحدث معك يا ابن العاهرة, سوف أجدك |
| Seninle konuşmak istedim... ama benden kaçtığını anlıyorum. | Open Subtitles | لقد أردت أن أتحدث معك ولكن من الواضح أنك تتجنيننى |
| Ama sakıncası yoksa, Seninle konuşmak istiyorum. | Open Subtitles | لكن اذا ليس لديك مانع, أريد ان أتحدث معك قليلا |
| Seninle konuşmak istiyorum çünkü çok açık bir şekilde üzgünsün ve bu beni endişelendiriyor. | Open Subtitles | والآن أريد أن أتحدث معك, لأنه من الواضح أنك غاضب وهذا يخصنى أنا |
| Um, Seninle konuşmak istedim bişey vardı sen çok cömert olduğundan beri ,... şey konusunda gerginim... | Open Subtitles | كنت أود أن أتحدث معك حيال شئٍ يجعلني متوترة جداً ذلك لأنك كريم جداً |
| seninle konuşmam lazım dostum. Yaklaşık bir saat önce abim aradı. | Open Subtitles | يجب أن أتحدث معك يا رجل منذ حوالي ساعة، اتصل بي |
| seninle konuşmam lazım dostum. Yaklaşık bir saat önce abim aradı. | Open Subtitles | يجب أن أتحدث معك يا رجل منذ حوالي ساعة، اتصل بي |
| -Tamam kapatacağım, Konuşmamız gerek | Open Subtitles | تيمي أنا آسف يجب أن أعالج هذه المسألة نيك يجب أن أتحدث معك |
| Hemen seninle Konuşmamız lazım! | Open Subtitles | أحتاج أن أتحدث معك أحتاج إلى أن أتحدث معك حالا |
| seninle konuşuyorum! Siktiğimin salağı, kim bilir aklından neler geçiyor? | Open Subtitles | مرحباً ، أنا أتحدث معك أيها ألآحمق من يعتقد نفسه ؟ |
| Ve buz gibi bir rahatlık fırsatını yaşamanız için Sizinle konuşmak istiyorum. | Open Subtitles | وأريد ان أتحدث معك عن فرصة للعيش في راحة مثلّجة |
| Baba? Hey, Seninle konuşabilir miyim? | Open Subtitles | أبي مرحباً أيمكنني أن أتحدث معك |
| Evet, efendim, farkındayım, fakat Sizinle konuşmam çok önemliydi. | Open Subtitles | أجل أدرك ذلك لكن من المهم جداً أن أتحدث معك |
| Ben de seninle konuşmuyorum çünkü burada olmayı istemiyorsun kahrolası. | Open Subtitles | لن أتحدث معك مجددا... لأنك لا تريد أن تكون معي... |
| Seninle konuşurken o tüfeği parlatmayı bırakabilirsin. | Open Subtitles | أنت، يمكنك أن تتوقف عن تلميع .هذه البندقية، بينما أتحدث معك |
| Bak, Cumartesi öğlen, mükemmel. Ama şimdi kapatmam gerek. Sonra konuşuruz tamam mı? | Open Subtitles | نعم بالتأكيد , ظهيرة السبت ملائم تماما يجب علي الذهاب أتحدث معك لاحقا حسنا |
| Gemiye bindiğinden beri seninle konuşmaya çalışıyorum. | Open Subtitles | لقد كنت أحاول أن أتحدث معك منذ أن كننا على سطح السفينة |
| Bir dakika konuşabilir miyiz? | Open Subtitles | ماذا تريدين؟ هل يمكن أن أتحدث معك لدقيقة؟ بالطبع، معذرةً. |
| Ama Salma seninle konuşmamı istedi, bu yüzden buradayım. Her neyse, ben gitmek zorundayım. | Open Subtitles | لكن سلمى طلبت مني أن أتحدث معك ، لذلك جئت لك |
| Anlamalısın ki Seninle konuştuğumu öğrenirlerse beni ve çocuklarımı öldürürler. | Open Subtitles | يجب أن تعلمي. أنهم سيقتلونني وأطفالي لو علموا أني كنت أتحدث معك |