"أخذتني" - Traduction Arabe en Turc

    • götürdü
        
    • aldı
        
    • götürdün
        
    • götürmüştü
        
    • götürdüğün
        
    • beni
        
    • götürmüştün
        
    • götürüp
        
    • götürdüğü
        
    • alıp
        
    • aldın
        
    • götüren
        
    • çıkardı
        
    • götürür
        
    Annem beni Brooklyn'e götürdü ve ihtiyar Doktor Solomon oradaydı masasında oturuyordu. Open Subtitles أخذتني أمي إلى بروكلين إلى الطبيب سولومون الذي كان جالساً خلف مكتبه
    Feromon sayfası beni seks yapan bir deniz kestanesinin videosuna götürdü. TED والآن أخذتني صفحة الفيرمونات إلى فيديو لقنفذ البحر يمارس الجنس
    Bir keresinde beni yanına aldı çünkü yeni bir buzdolabı alacaktık. Open Subtitles مرةً ما لقد أخذتني معها لأننا كنا نريد شراء ثلاجة جديدة
    beni 500 dolarlık bir yemeğe götürdün. Open Subtitles حسناً، لقد أخذتني للتو لعشاء بقيمة 500 دولار
    beni alışverişe götürmüştü ve onu bir daha hiç göremedim. Open Subtitles أخذتني إلى المركز التجاري ولم أرها ثانية منذ ذلك الحين
    beni okula götürdüğün ve dekana beni önerdiğin için sana minnettarım. Open Subtitles أقدر لك الوقت , أخذتني إلى المدرسة وتحدثت مع العميد لمصلحتي.
    Sallantılı yolculuğum beni bazı inanılmaz yerlere götürdü. TED أخذتني رحلتي الملتوية إلى بعض الأماكن الرائعة جدا.
    Bu beni mektuplarına götürdü, oradan da "premaditatio malorum" çalışmasına götürdü. Kötülüğün önceden düşünülmesi anlamına geliyor. TED أخذني هذا إلى رسائله، التي أخذتني إلى التمرين، “بريمديتاتيو مالوروم” وهو يعني ما قبل التأمل في الشرور.
    Anne ve babasıyla tanışmam için evine götürdü. Open Subtitles أخذتني الى المنزل للقاء أمها و والدها. حسنا، تلك النهاية.
    beni buzdolabı mağazasına götürdü ve erkekler reklamı yapıyordu ve plak dönüp duruyordu ve annem adama şarkı söylemeyi bildiğimi söyledi. Open Subtitles أخذتني إلى متجر ثلاجات حيث كان هناك موظف البيع وتلك الأغنية مازالت قائمة وقالت له والدتي أنا أعرف كيف أغني
    Onlarla bağım kalmamasına rağmen bu aile beni aralarına aldı. Open Subtitles العائلة أخذتني وأبقتني قريبة عندما كانت صلتي بهم قد إختفت.
    beni içeri aldı, kanı temizledi ve bana bir bardak limonata verdi. Open Subtitles أخذتني إلى الداخل وقامت بتنظيف الدم، قدّمت لي كوباً من عصير الليمون.
    Üvey annem bu baharda loğusaydı ve beni avucuna aldı. Open Subtitles زوجة أبي أخذتني هذا الربيع و هي بين حملين
    Bana tuzak kurdun, at arabasına beni paldır küldür aldın ve uzaklara götürdün. Open Subtitles -أنت هجمت علي -جردتني من ردائي -و أخذتني بعيدا
    İlk mülteci kampı ziyaretime, ben sekiz yaşındayken götürmüştü. TED كان عمري 8 سنوات عندما أخذتني كي أزور معسكر اللاجئين الأول لي.
    Dün beni götürdüğün o kanlı ve garip yeri de hatırlayamamıştın. Open Subtitles بالأمس ، المكان الغريب الذي أخذتني له المغطى بالدماء لم تتذكرهـ
    Sonra da ilkokul mezuniyeti için beni ilk güreş müsabakama götürmüştün. Open Subtitles ومن ثم للتعليم الابتدائي أخذتني لأول مباراة مصارعة محترفين
    Ve beni trend bi kıyafet mağazasına götürüp saçma kıyafetler aldırmayı denedi. Open Subtitles لـذا هي أخذتني لمتجر الملابس العصريّ وحـاولت جعلـي أشـتري بعض الملابس السخيفة،
    Emmy'nin beni götürdüğü süprüntü mağazasında bundan on sente trilyon tane alabilirsin. Open Subtitles يمكنك ان تحصل على ترليون منه في ذلك المتجر التي أخذتني إليه إيمي
    beni apar topar bir suç mahallinden alıp buraya getirdiğinize göre, neler olduğunu da anlatsanız? Open Subtitles و بما أنكَ قد أخذتني من موقع جريمة فلمَ لا تخبرني بحقيقة الأمر ؟
    Bunu biliyordun ama yine de sen bana bir tane aldın, çünkü sen... Open Subtitles وأنت تعرف هذا لكنك أخذتني الى هناك ، لأنك
    Bu unutulmuş küçük sokağın bittiği yerin tıpkı beni oraya götüren terk edilmiş köpek gibi korumaya değer olduğunu biliyordum. TED وقد أدركت أن هذا النهر الصغير المنسي والمهجور مثل الكلبة التي أخذتني إلى هناك، تستحق أن ننقذها
    beni dünya turuna çıkardı. Sürekli gezdik, gezdik. Open Subtitles لقد أخذتني في جولة حول العالم انتقال انتقال طوال الوقت
    beni amirine götürür müsün lütfen? Geçerken bana kahve de hazırlarsın. Kremasız olsun. Open Subtitles فهلاّ أخذتني إلى رئيسكِ من فضلكِ، وربّما تجلبين لي قهوة أيضًا، دون قشدة

    Les mots et expressions les plus fréquents

    Arabe-Turc: 10k, 20k, plus | Turc-Arabe: 10k, 20k, plus