Her şeyi kontrol edemem ve bunu tek başıma yapamam. | TED | لا أستطيع التحكم بكل شيء، ولا أستطيع القيام بهذا لوحدي. |
Hayır, bunu ofisimde tekrar yapamam. Hayır, hayır, bu kötü bir fikir. | Open Subtitles | لا ، لا أستطيع القيام بذلك هنا في مكتبي ، مرة أخرى |
Yani, her şeyi yapamam ama kesinlikle bir şeyler yapabilirim ifadesinin doğruluğudur bu. | TED | ويمكن القول بأنه صحيح لا أستطيع القيام بكل شيء. لكنني بالتأكيد أستطيع القيام بشيء ما. |
Bana, eğer aklıma koyarsam herşeyi yapabileceğimi söyleyen sen değil misin? | Open Subtitles | لقد أخبرتني بأني أستطيع القيام بأي شيء إن سخّرت نفسي له. |
Beni odama kapatacaklar. İstediğim şeyleri bir daha asla yapamayacağım. Sızlanma be. | Open Subtitles | سيقفلون عليّ داخل غرفة لن أستطيع القيام بأي شيئ أريده بعد الآن |
Anne, baba, yapamayacağımı düşündüğünüz şeyler neler? | Open Subtitles | أمي، أبي، ما بعض الأمور التي تظنون أني لا أستطيع القيام بها؟ |
yapamam. Bana bak. Bak. | Open Subtitles | لا أستطيع انظر إليّ, لا أستطيع القيام بهذا |
Çünkü emin olmadan bunu yapamam. | Open Subtitles | لا أستطيع القيام بهذا له الا اذا كنت متأكدة |
O görevini yapmazsa, ben de benimkini yapamam. | Open Subtitles | إذا لم تقم بواجبها، فلا أستطيع القيام بواجبي |
Bunu yapamam. Kişisel bir şey değil. | Open Subtitles | لا أستطيع القيام بذلك، ليس الأمر شخصياً. |
Bunu yapamayız, ben yapamam. | Open Subtitles | لا نستطيع القيام بهذا, أنا لا أستطيع القيام به |
Buradan bir çıkış yolu arıyorum. Sen söylenirken bunu yapamam. | Open Subtitles | أحاول أن أجد طريقة للخروج من هنا ولا أستطيع القيام بذلك مع صراخك |
- Ama önemli değil çünkü bu konuda hiç bir şey yapamam. | Open Subtitles | لكن هذا لا يهم لأنني لا أستطيع القيام بشيء |
Ne kadar yardımcı olmayı istesem de... ..ameliyatı yapamam. | Open Subtitles | وأنا آسف سيدى ,على قدر حبى للمساعدة لكننى لا أستطيع القيام بالجراحة |
Garajların ücretini ödeyemeyiz, gördüğünüz gibi ben de yapamam. | Open Subtitles | لا نستطيع تحمل ثمن ميكانيكى ومن الواضح أننى لا أستطيع القيام به |
Bu konuda sizin sahip olduğunuzdan daha iyisini yapabileceğimi iddia ediyorum. | Open Subtitles | أستطيع القيام بما هو أكثر من الجدال مع الرفاق بهذا الخصوص |
Azimliydim ve bunu yapabileceğimi göstermek istedim. | TED | وقررت حينها أن أثبت لهم أني أستطيع القيام بذلك. |
Felç olmuştum, senin işini yapabileceğimi düşündüm. | Open Subtitles | كنت مشلولةً، بظني أن أستطيع القيام بعملك |
Biliyorsun, senin için yapamayacağım şey yok. | Open Subtitles | تعلم أنه ليس هناك ما لا أستطيع القيام به من أجلك |
Bunu yapamayacağım, Bart. Yeterince güçlü değilim. | Open Subtitles | لا أستطيع القيام بهذا. لست قوية بما يكفي. |
Bunu yapamayacağımı biliyorsunuz, değil mi? | Open Subtitles | يا شباب، تعلمون بأني لا أستطيع القيام بذلك، صحيح؟ |
Bu yüzden hiçbir şey yapamıyorum. | Open Subtitles | . أشعر أني لا أستطيع القيام بأي شيء بسبب هذا |
Bazı araştırmalar yapabilirim ancak bunu sadece çok özel bir arkadaş için yaparım. | Open Subtitles | ربما أستطيع القيام ببعض الإستفسارات لكن بمكنني عمل ذلك فقط لصديق مميز جداً |
Elimdeki ekipmanla bunu yapabileceğime emin değildim ama veriler hazır. | Open Subtitles | لكن لست متاكدة ان كنت أستطيع القيام بذلك مع المعدات اليدوية لكن البيانات مدخلة |
Yardım için Yapabileceğim bir şey varsa eğer Bill ile babasının yanına gitmeden önce yapmak isterim. | Open Subtitles | واذا هناك شيء أستطيع القيام به للمساعدة أود أن اعمل ذلك قبل مغادرة بيل لأباه |
Yatağımın yanındaki masanın üstünde, Elimden bir şey gelmeyen, ıslak halka hakkında mı? | Open Subtitles | حلقةُ الماء على طاولة سريري لا أستطيع القيام بشأن أي شيء لعين ؟ |
Verilere ulaşmayı başardım ve artık sesi kullanarak, en iyi gök bilimci seviyesinde fizik yapabiliyorum. | TED | وحَقَّقْتُ الوصول إلى البيانات، واليوم أنا أستطيع القيام بالفيزياء بمستوى أفضل عالم فلك، وذلك باستخدام الصوت. |
Dünyadan çok uzakta, Yerküre mavi ve yapabileceğim hiçbir şey yok." | TED | بعيدًا فوق العالم. كوكبُ الأرض أزرق ولا يوجد شيء أستطيع القيام به". |