Doğrusunu istersen ben bile inanamıyorum ama grup terapisine gidiyoruz. | Open Subtitles | أنا حتى لا أستطيع تصديق هذا ولكننا نذهب إلى مجموعة |
Hyde ile Jackie'nin birlikte olduğunu bildiğinize ve bana söylemediğinize inanamıyorum. | Open Subtitles | لا أستطيع تصديق أنكما علمتما أن جاكي وهايد معا ولم تخبرني |
Ve bugün konuşmacılardan dinlediğimiz birçok konu hakkında -- tanıdığınız kaç kişi ayağa kalkıp şöyle dedi, Yoksulluk! Yoksulluğun bize yaptıklarına inanamıyorum. | TED | والعديد من الأشياء التي سمعناها من محدثينا اليوم -- كم شخص تعرفه وقف وقال، الفقر! لا أستطيع تصديق ما يفعله الفقر لنا. |
Buna inanamıyorum. | Open Subtitles | الحياة الطويلة إلى الملك أرثر لا أستطيع تصديق هذا |
Girdiği konulara inanamıyorum. Çok derin. | Open Subtitles | لا أستطيع تصديق الأمور التي مر بها إنه عميق جداً |
Yeni kiracıların bunları attığına inanamıyorum. | Open Subtitles | لا أستطيع تصديق أن المستأجرين الجدد هم من ألقوا هذه الأشياء |
Senin bu kadar sevimli olduğuna inanamıyorum. Bu tür düşüncelerinin olduğunu bilmiyordum. | Open Subtitles | أنا فقط لا أستطيع تصديق كم محبوب أنت أنا لم أعرف بأنه لديك كل هذه المشاعر |
Herifin ne kadar hızlı olduğuna inanamıyorum. | Open Subtitles | أنا لا أستطيع تصديق كم كان مسرعا ذلك الرجل. |
Tanrım, buna inanamıyorum. Onu o piç kurusundan uzak tutmalıyız. | Open Subtitles | يإلهي لا أستطيع تصديق هذا يجب أن نبقيها بعيدة عن هذا الوغد |
Buna inanamıyorum, ama size bir şey sormak istiyorum. | Open Subtitles | أنا لا أستطيع تصديق هذا لكنني اريد طرح سؤال عليكما |
Bu yerde bir gece daha geçireceğime inanamıyorum. | Open Subtitles | أنا لا أستطيع تصديق أنى سأقضى ليلة أخرى فى هذا المكان |
Buna inanamıyorum. | Open Subtitles | لا أستطيع تصديق هذا أنا لا أستطيع تصديقة |
Hala inanamıyorum. Benim için kendini feda etti. | Open Subtitles | ما زلت لا أستطيع تصديق ذلك بأنه جعلهم يعيدونه هناك من أجلي |
Senin gibi bir adamın evli olmadığına inanamıyorum. | Open Subtitles | لا أستطيع تصديق أن رجلاً مثلك ليس متزوجاً |
Bu çok utanç verici baba, buraya geldiğine inanamıyorum. Ne? | Open Subtitles | يا إلهى ، هذا يسبب إحراجاً بالغاً يا أبى لا أستطيع تصديق إنك هنا |
Bu inanılmaz. Babamın bana bundan bahsetmediğine inanamıyorum. | Open Subtitles | هذا مذهل ، لا أستطيع تصديق ذلك فوالدى لم يخبرنى بذلك قط |
Savaşmadan bunu kabul etmene inanamıyorum. | Open Subtitles | لا أستطيع تصديق أنك ذاهب في إتجاه تصديق ذلك, بدون أن تقاتل. |
Çok iyiydi Siz çok iyiydiniz, inanamıyorum | Open Subtitles | أنتم يا رجال كنتم عظماء جدا أنا لا أستطيع تصديق ذلك |
Bunu sorduğuma inanamıyorum ama iyileşecek mi? | Open Subtitles | لا أستطيع تصديق الأمر لكن هل سيكون بخير ؟ |
Bayan Allen, Liliet Saroyan'ı tanırım söylediklerinizin doğru olduğuna inanamam. | Open Subtitles | آنسة آلن، أعرف ليليات سارويان و لا أستطيع تصديق كلامك |
Dışarının bu kadar hızlı büyüdüğüne inanamadım. | Open Subtitles | لا أستطيع تصديق السرعة التى تسير بها الأشياء بالخارج |
Buna inanmıyorum, bu düşünebildiğin en kötü şey değil mi? | Open Subtitles | لا أستطيع تصديق ذلك أليس هذا أسوء يوم تستطيع تخيله؟ |