sanırım partiye biraz geç kaldık. Şeref konuğumu daha bulamadım. | Open Subtitles | أظنّ أنّ الحفلة قد تأخرت، ألم تجد ضيف الشّرف بعد؟ |
Geceleri giysilerimin çoğaldığını düşünüyorum, ama şimdi sanırım yeterince var. | Open Subtitles | أظنّ أنّ ملابسي تتضاعف ليلاً، ولكن الآن لديّ كل شيء |
sanırım bu yüzden bana karşı bu kadar soğuktular. Ama sorun değil. | Open Subtitles | أظنّ أنّ هذا سبب برودة تعاملهم معي لكنني كنت على ما يرام |
bence gitmek istemen bile kalman için yeterli bir sebep. | Open Subtitles | أظنّ أنّ حقيقةَ رغبتكِ بالرحيل، هي ما يستوجبُ عليكِ البقاء. |
Aslında benim senin için yapabileceğim bir şey var bence. | Open Subtitles | بالواقع , أظنّ أنّ ثمّة أمر بوسعي أن أسديك إيّاه |
Demek üniversite böyle bir yer. galiba çok şey kaçırmamışım. | Open Subtitles | إذن هذهِ هيَ الكُلية أظنّ أنّ ، لم يفوتنى الكثير. |
Zaten her şeyi batırmışken batıracak başka bir şey kaldığını sanmıyorum. | Open Subtitles | لأنّني لا أظنّ أنّ هناك شيء لأخرّبه لم نقم بتخريبه سلفاً |
sanırım vakit gece yarısını geçti ve bizim eve gitmemiz lazım. | Open Subtitles | أظنّ أنّ الوقت تجاوز مُنتصف الليل ويجب علينا الذهاب إلى البيت. |
sanırım otobüsten başka inen olmaz. | Open Subtitles | حسناً، لا أظنّ أنّ أحداً غيره سيغادر الحافلة |
— sanırım zamanı geldi eski dostum — Evet, uyarı için hazır ol. | Open Subtitles | ــ أظنّ أنّ الوقت حان يا صديقي ــ أجل، أعدّ جهاز الإنذار |
Biliyor musun, postalar ortadan kaybolur oldu. sanırım küçük bir posta hırsızımız var. | Open Subtitles | أتعلمون، البريد يستمر بالإختفاء، أظنّ أنّ لدينا سارق بريد. |
Federallerle yeterince uğraştık sanırım bu işleri artık öyle yürütmeyeceğiz. Cedric. | Open Subtitles | لكن أظنّ أنّ لدينا أدلّة كافية لعرضها على المباحث الفدراليّة ومحاولة معالجة القضية معهم |
Nasıl yaptığını hatırlamıyorum, sanırım sırrı da kendisiyle birlikte gömüldü. | Open Subtitles | لا يمكنني أن أتذكّر كيف كان يقوم بذلك أظنّ أنّ هذا السر دُفنَ معه |
bence onlar terörist değiller. bence ortada başka şeyler dönüyor. | Open Subtitles | لا أظنّ أنّهم إرهابيّون، أظنّ أنّ هُنالك أمرٌ آخر يجري. |
bence bunu bir sır olarak saklamayı bırakmanın zamanı geldi. | Open Subtitles | أظنّ أنّ الوقت قد حان للكفّ عن إبقاء الأمر سرًّا |
bence gözlerinin içine bakıp bana fırsatları anlatmanız gerekitiğini düşünüyorum. | Open Subtitles | أظنّ أنّ عليّ النظر إليك مباشرة عندما تخبرني بفرص نجاتها |
bence bu iddia, amaç ve görev tamamen yanlış algılanıyor. | TED | أظنّ أنّ الادعاء و الهدف و المهمة كلّها قد أُسيء فهمها. |
Kızınız hiç suçiçeği geçirmedi galiba, değil mi? | Open Subtitles | أظنّ أنّ ابنتكِ لم تُصب بجدري الماء في صغرها |
Migren, sanırım. Bir şeyler içmiştim. galiba etkisi geçti. | Open Subtitles | أظنّ أنّه الصداع النصفي، أخذت دواءً لكن أظنّ أنّ مفعوله قد زال |
Ki böyle olması senin için iyi galiba, değil mi? | Open Subtitles | والذي أظنّ أنّ ذلك يعتبر أنباءً سارّة لك، صحيح؟ |
Mağazanın bize o tarz bir deneme için izin vereceğini sanmıyorum. | Open Subtitles | لا أظنّ أنّ المتجر سيسمح لنا بالقيام بذلك النّوع من الاختبارات |
Fazladan bir sikin yoksa bunun mümkün olduğunu sanmıyorum. | Open Subtitles | لا أظنّ أنّ هذا سيكون مُمكناً إلا إن نما لكَ قضيب آخر |
Belki doğrudur, ...ama hâlâ 'birlik' fikrinin daha iyi olduğunu düşünüyorum. | Open Subtitles | قد يكون هذا صحيحاً، ولكن لا أزال أظنّ أنّ الوحدة هي الفكرة الأقوى |