| Onlar en iyisi ve onları çok seviyorum onları her şeyden çok önemsiyorum. | TED | إنهم الأفضل وأنا أحبهم كثيرا. وأنا أهتم بهم أكثر من أي شيء آخر. |
| her şeyden çok, onlar, onun fiziksel vücudunun yakınlarında olmak istemediler. | TED | أكثر من أي شيء آخر، لا حبذون البقاء حول جسدها الحقيقي. |
| Artık bundan eminim. Ve seninle olmayı her şeyden çok istiyorum. | Open Subtitles | أنا واثقة من هذا، وأريد البقاء معك أكثر من أي شيء. |
| Çünkü sen bunu dünyadaki her şeyden daha çok istiyorsun. | Open Subtitles | لأنك تريدين هذه اللحظة أكثر من أي شيء في العالم |
| Ama her şeyden daha çok tehditler savurmak hoşuna gidiyor. | Open Subtitles | ولكن أكثر من أي شيء ترغب فيه هو صنع التهديدات |
| Müzik hayatınızı değiştirebilir, hem de her şeyden daha fazla. | TED | الموسيقى يمكن أن تغير حياتك أكثر من أي شيء آخر |
| Kızlarımı her şeyden çok seviyorum ve onların tekrar tekrar öldüğünü görmek zorundayım. | Open Subtitles | أحب بناتي أكثر من أي شيء آخر, وتوجب عليّ رؤيتهم يموتون مراراً وتكراراً. |
| Araştırmalar, kahkahanın insana diğer her şeyden çok daha iyi geldiğini gösteriyor. | Open Subtitles | تظهر دراسة أن الضحك مفيد للعيش الرغيد أكثر من أي شيء آخر |
| İnsanlar hayattan çok şey isterler; ancak bence, her şeyden çok mutluluk isterler. | TED | ندرك بأن الناس يريدون الكثير من الأشياء في الحياة، ولكن، أكثر من أي شيء آخر، أعتقد أنهم يريدون السعادة. |
| Diğer çocuk ertesi gün gayet iyiydi, bence her şeyden çok zedelenen, çocuğun gururuydu. | TED | في اليوم التالي كان الطفل الآخر بحالة جيدة، أظن أن كبرامته هي التي جُرحت أكثر من أي شيء. |
| Dün gece dünyam başıma yıkıldı her şeyden çok sevdiğim kadının o güzel ismini lakayt bir gencin ağzından duyunca birden yaşlandığımı hissettim. | Open Subtitles | ليلة الأمس كانت حياتي مُحطمة عندما سمعت من أحببتها أكثر من أي شيء عندما سمعت اسمها يُذكرُ غِيبَةً |
| Özür diliyorum, fakat başka her şeyden çok, efendim, elinizi sıkmak istiyorum. | Open Subtitles | أنا أعتذر لكن أكثر من أي شيء آخر أود مصافحة يدك أنت الأفضل |
| Barbara Jean'i her şeyden çok severdi. | Open Subtitles | أحبت دائماً باربرا جان أكثر من أي شيء آخر. |
| her şeyden çok, içinizi onlara açın. | Open Subtitles | أكثر من أي شيء ، بإمكانه أن يرقق أنفسكم إليهم |
| Dünyadaki her şeyden çok beni seviyorlar... ve uğrunda savaştıkları özgürlükle büyütüldüm. | Open Subtitles | لقد أحبوني أكثر من أي شيء في الدنيا وربوني على الحرية التي حاربوا من أجلها |
| Onun gibi adamlar haklı çıkmayı bu dünyadaki her şeyden daha çok isterler. | Open Subtitles | رجال مثله يفضلون أن يثبتوا أنهم على حق أكثر من أي شيء بالعالم |
| Bak, karımı dünyadaki her şeyden daha çok seviyorum. | Open Subtitles | إسمع، أحب زوجتي أكثر من أي شيء في العالم |
| Evet. Ama sadece seni dünyadaki her şeyden daha çok sevdiğim için yapıyorum. | Open Subtitles | أجل لكن فقط لأني أهواك أكثر من أي شيء في العـالم |
| Babam bana ellerimi nasıl kullanacağımı öğretmemiş olabilir, ama kalbimi nasıl kullanacağımı öğretti ve bu onu her şeyden daha fazla erkek yapıyor. | TED | فبينما لم يعلمني والدي كيفية استخدام يديّ، علمني كيف أستخدمُ قلبي، وبالنسبة لي جعله هذا أكثر من أي شيء رجلًا. |
| Mahkumlar her şeyden fazla neden nefret ederler biliyor musun, Burke? | Open Subtitles | أتعرف ما الذي يكرهه السجناء أكثر من أي شيء آخر ؟ |
| Misyonu, onlara en çok ihtiyacı olan insanlar için doktor yetiştirmek: Bir milyardan fazla hayatında hiç doktor görmemiş, uydurulmuş her türlü açlık sınırının altında yaşayan ve ölen insanlar için. | TED | مهمتها تدريب أطباء للناس الذين يحتاجونهم أكثر من أي شيء آخر: الأكثر من مليار الذين لم يروا طبيباً من قبل، الناس التي تعيش و تموت تحت كل خطوط الفقر التي وجدت. |
| İnsanlığa dair ve dram içeren nazik bir konuya temas edebilme fırsatı bu dünyada herşeyden çok arzu ettiğim bir şey . | Open Subtitles | فرصة التعامل مع حالة رقيقة و انسانية و ذات طابع درامي.. هو شيء أسعى له أكثر من أي شيء آخر في العالم |
| Hayatımda hiçbir şeyden bu kadar emin olmadım. | Open Subtitles | متأكد من هذا أكثر من أي شيء آخر في حياتي |