Ancak bir hafta sonra, etkinliğin organizatörü geri gelmemi istedi ve o adamın tam evinin önünde bir duvar olduğunu söyledi. | TED | ولكن في وقت لاحق في الأسبوع، منظم الحدث طلب مني أن أعود، وقال لي أن هناك جدار أمام منزل هذا الرجل مباشرة. |
Ertesi gün Villette'in evinin önünde buluşmaya karar verdik. | Open Subtitles | ورتبنا الامر على أن نتقابل الصباح التالى أمام منزل فاليت |
Kendimi affettirmek için komşunun evinin önünde bulunan cesetle ilgili biraz etrafı kokladım. | Open Subtitles | لذا لأعوض ما قمت به أجريت بعض التحري حول تلك الجثة الذي وجدت أمام منزل جيرانكِ |
Bak, köpeği birisinin evinin önüne bırakırız. | Open Subtitles | انظري للأمر من هذه الناحية, سنترك الكلب أمام منزل شخصٍ ما في الريف |
İki ve üç numaralı kurbanların evinin dışında bu fotoğraflar çekilene kadar, kimse bunun üzerinde çok düşünmemiş. | Open Subtitles | حتى إلتُقِطَتْ هذه مباشرةً أمام منزل الضحية الثانية والثالثة |
Yanan bir evin önünde dikiliyorum ve size oraya yangın sigortası yapmanızı öneriyorum. | Open Subtitles | دعني أوضح الأمر إنني أقف أمام منزل يحترق وأعرض لكم ضمان ضد الحرائق |
Şu anda Lisbon'ların evinin önündeyim; burada Cecilia Lisbon... | Open Subtitles | أنا واقفةٌ الآن أمام منزل سيسيليا ليزبون)، صاحبة ال 13 عاماً) |
Gerçek polisler delil toplamakla meşgul olduğundan şu an yanımızda sivil gönüllü Barney Hughes var iş adamı Richard Galleria'nın evinin önündeyiz. | Open Subtitles | بما أن الشرطة الحقيقة مشغولة بجمع الأدلة ,نحن هنا مباشرتاً مع الظابط المساعد بارني هيوز أمام منزل المُطور العقاري |
Ama bu ev ailenin evinin karşısında. | Open Subtitles | ولكن هذا المنزل أمام منزل والديك تماماً |
Küçük bir kızken bazı zamanlar birinin evinin önünde oturur ve öylece ağlardı. | Open Subtitles | أحياناً عندما كانت صغيرة جلست أمام منزل أحدهم وفجأة أصبحت تبكي |
Charlotte, gerçekten de bu adamın eski eşinin evinin önünde gazının biteceğini mi sanıyorsun? | Open Subtitles | شارلوت , هل تعتقدين حقا ان البنزين نفذ أمام منزل زوجته السابقة |
Annesinin evinin önünde parketmiş bir TIR var. | Open Subtitles | هناك عربة كبيرة متوقفة أمام منزل والدتها. |
Bak, seni ilgilendirdiği için söylemiyorum ama çocuğun evinin önünde bir polis bekliyor. | Open Subtitles | اصغ، ليس كأن الأمر من شانك ولكنني أرسلت ضابط أمام منزل الفتى.. |
Arabayı Noah'ın evinin önünde dolanırken ilk görüşüm sabah iki civarındaydı. | Open Subtitles | تحوم أمام منزل نوا فى حوالى الثانيه هذا الصباح |
Bay Randolphun evinin önünde güzel bir araba var. | Open Subtitles | هناك سيارة جميلة أمام منزل السيد راندولف |
Steve'in evinin önünde mi elektriğimiz bitti? | Open Subtitles | إستنفذنا طاقتنا أمام منزل ستيف؟ |
Tyler'ın evinin önünde konuşlandım. | Open Subtitles | أنا الأن متمركز أمام منزل تايلر |
Mahalledeki bir köpek başkanın evinin önüne bir atın yaptığı boyutta pislik bırakıyormuş. | Open Subtitles | أحد الكلاب في الحي بدأ بترك مخلفاته بحجم الحصان أمام منزل العمدة |
Adamın evinin önüne park edemeyiz. | Open Subtitles | مهلاً يارفيقايّ لايمكنكما أن توقفا السيارة أمام منزل الرجل |
Muşambaya sarın şunu ve Nick Ford'un evinin önüne atın. | Open Subtitles | لفوه بقماش القنب والقوا به أمام منزل فورد |
...kapanmamış "ev saldırısı" dosyalarına baktım. 3 ay önce, Kyle'ın evinin dışında bir serseri görüldüğü bildirilmiş. | Open Subtitles | (منذ 3أشهر كان هناك متسكع ينادي أمام منزل(كايل |
Tüm kasaba Zoe Hart'ın evinin dışında BlueBell'in ilk rehine krizini izlemek için toplandı. | Open Subtitles | (أمام منزل (زوي هارت "لأنها أول مختطفة في "بلوبيل |
Asıl tuhaf olan şey adamın, cinayet işlenen evin önünde sana yanaşması. | Open Subtitles | كنتما تفعلان ذلك أمام منزل قتيل |
Ben Kelly Lange, kimya dalında Nobel Ödülü kazanan Dr. Eli Michaelson'ın evinin önündeyim. | Open Subtitles | أنا (كيلي لانج)، وأنا أقف أمام (منزل الدكتور (ايلي مايكلسون الذي مُنح جائزة نوبل في الكيمياء |
Cheon Song Yi'nin evinin önündeyiz. | Open Subtitles | نحن هنا من أمام منزل الممثله تشيون سونغ يي |
Annenizin evinin karşısında oturuyorum. | Open Subtitles | أعيش أمام منزل أمك |