Şaşırtıcı bir şekilde, benim için en önemli olan çocuklar, eğitimlerinin sahipliğini ellerine almaya teşvik edilebilir. | TED | حسنأ، من المثير للدهشة أنه ما كان اكثر أهمية بالنسبة لي هو: أنه يمكن أن يُمكن الأطفال من الحصول على ملكية تعليمهم. |
Bence ilişkiler gerçekleşmeyen büyük anlarla tarif edilebilir. | Open Subtitles | أعتقد أنه يمكن تحديد العلاقات باللحظات العظيمة التي لا تأتي |
İlk başta kanserinin ameliyat edilebilir olduğunu erken teşhisten dolayı yaşama şansının yüksek olduğunu söylediler. | Open Subtitles | في البداية قالوا أنه يمكن إستئصاله لأننا اكتشفناه مبكراً كانت لديها فرصة للنجاة |
Bunun önemli olabileceğini düşünüyorum, ve senin de bilmeni istedim. | Open Subtitles | أعتقدت أنه يمكن أن يكون مهما وأردت أن تعلم ذلك |
Şerif, cinayetin üzerinden on yılın geçmesine rağmen cesedin kemiklerini sincaplar, tilkiler gibi hayvanların yiyip bitirmeden kalmış olabileceğini hala düşünüyor musun? | Open Subtitles | أيها المأمور ، هل تعتقد حقا أنه يمكن العثور على بقايا له بعد عشر سنوات؟ وسوف تسلط الضوء على عملية القتل هذه؟ |
Benim ne kurduğumu biliyorum ve yine aynı şekilde olabileceğini de biliyorum. | Open Subtitles | أنا أعرف ما قررت فعله،وأعرف أنه يمكن أن يعود هكذا مرةً أخري |
Yani cezası tecil edilebilir ve sadece ehliyetine el konmasıyla da kurtulabilir diyorsunuz. | Open Subtitles | بمعنى أنه يمكن ببساطة الحصول الاختبار وسحب ترخيصه؟ |
İyi haber, sinyal artırıcının dalgaları alıcıya kadar takip edilebilir. | Open Subtitles | الخبر السار أنه يمكن تعقب المشوش بالعودة إلى المتلقي، إن عثرنا على المتلقي |
- iyi haber şu ki, bu tedavi edilebilir- Munch'un çığlığı, Goya, vb, evet bu tedavi edilebilir! | TED | لأن الخبر الجيد هنا أنه يمكن معالجتها: صرخة ميونخ و غويا و غيرها، نعم يمكن معالجتها! |
Tahmin edilebilir oldugumuzu mu söylüyorsun? | Open Subtitles | أتقول أنه يمكن التنبؤ بسلوكنا؟ |
Mahkememizde, bir suç Yargıtay'ca alınan emsal kararlara göre mantığa dayalı ikinci derece kanıtlarla ispat edilebilir. | Open Subtitles | ،في قانون المحكمة أنه يمكن إثبات الجريمة من خلال الأدلة غير المباشرة حينما يتم التغاضي عن المسببات و فقاً لبعض الحالات التي وضعتها المحكمة العليا |
Sence suç işleyen insanlar rehabilite edilebilir mi? | Open Subtitles | هل تظن أنه يمكن إعادة تاهيل المجرمين ؟ |
İyon Korteksi bir bilgisayar bu da çökertilip yok edilebilir anlamına geliyor. | Open Subtitles | "اللحاء الأيوني"، عبارة عن حاسوب، والذي يعني أنه يمكن إختراقه وتدميره. |
Dr Persinger'in çalışması sadece manevi değil tahrik edilebilir deneyimlerin olağanüstü olasılığını yükseltiyor ancak tarihteki en şiddetli ve etkili dini vizyonların bazıları insan beyninin bağlantılarına kök salabilir. | Open Subtitles | .. رفع عمل د. (بيرسينجر) الإحتمال المدهش ليس فقط أنه يمكن أن إثارة الخبرات الروحية |
İdare edilebilir geliyor. | Open Subtitles | . يبدو أنه يمكن التحكم فيه |
Ama sen bunun olabileceğini söylemiştin, değil mi? | Open Subtitles | ولكنك قلت أنه يمكن أداء الاستعراض بدونها ، أليس كذلك ؟ |
Ve ona bunun onun da bebeği olabileceğini söylemeye çalıştım ama ama beni anlamadı ve bana çok sinirlendi. | Open Subtitles | و.. وأوضحتُ لها أنه يمكن أن يكون طفلها أيضا. لكنها لم تتقبَّل ذلك, وغضبتْ عليَّ |
Senin bulduğun şekil değiştiren bunun olabileceğini kanıtladı artık. | Open Subtitles | لكن أعتقد أن لديك شكل شيفتر يثبت أنه يمكن القيام به. |
Sadece zehirden başka şeylerin de olabileceğini göstermek istiyorum. | Open Subtitles | أريد أن تكون لدي القدرة على إثبات أنه يمكن أن يكون شئ آخر غير السم |
Cinayetin daha farklı bir nedeni olabileceğini düşünüyorlar. | Open Subtitles | يعتقدون أنه يمكن أن يكون هناك دافع مختلف تمامًا للقتل |