Parmaklıkların sert bir şekilde kapandığını duyduğumda, bunun gerçek olduğunu anladım. | TED | عندما سمعت هذه الأبواب تغلق بقوة، علمت وقتها أن الأمر حقيقيًا. |
Esasında bunun en güçlünün hayatta kaldığı bir olay olarak hissediyordum. | Open Subtitles | فى الواقع شعرت أن الأمر أنحصر فى مسألة البقاء ليس إلا |
Pekala, bir şey bulamamışlar uyuşturucu bağlantılı bir hesaplaşma olduğunu sanıyorlar... | Open Subtitles | حسنا، لم يجدوا شيئا في الحقيقة يظنون أن الأمر متعلق بالمخدرات |
Kolay olmayacağını biliyorum. Ama o öldükten sonra her şey değişecek. | Open Subtitles | أعرف أن الأمر لن يكون سهلاً ولكن الأمور ستتغير بمجرد ذهابه |
Bunu o ziyaretçiler olayıyla bir ilgisi olduğu için anlatmıyorum. | Open Subtitles | أنا لا أقول أن الأمر حصل بسبب ذلك الشئ المسكون |
Evet, müşkül bir durum olduğunun farkındayım, ama, malum, bir tuhaf oldum. | Open Subtitles | أجل, أعرف أن الأمر أصبح فوضى لكن ,كما ترى, لقد اختلطت أموري، |
Neler olacağını bilmenin çok da eğlenceli bir şey olduğunu düşünmüyorum. | Open Subtitles | لا أعتقد أن الأمر سيكون أفضل إذا علمت ما سيحدث مستقبلاً. |
Nasıl oluyor da benim dışımdaki herkes hediye yüzünden olmadığını biliyor? | Open Subtitles | لماذا الكل يقول أن الأمر لا يتعلق بالهدية ، غيري أنا؟ |
Ama aynı zamanda, bu yaptığımız şey belli ki sinemanın de ötesine geçecek. | TED | ولكن أيضًا بما أننا بنينا ذلك فمن الواضح أن الأمر سوف يتعدي الأفلام. |
Bu işin kızın birine yalan söylemekle alakalı olduğunu bilmiyordum. | Open Subtitles | لم أعلم أن الأمر كان حول الكذب على فتاة ما |
Bence işler iyi gidiyordu. Çok güzel muhabbet ediyorduk. | Open Subtitles | أعتقد أن الأمر كان يسير كما يرام، كنا نتبادل حديثاً جميلاً. |
Frankie, birçok kişi bunun bir inanç meselesi olduğunu çocukluktan beri bilir. | Open Subtitles | فرانكي ، معظم الناس يدركون عند دخولهم الحضانة أن الأمر يتعلق بإيمانهم |
Ve bunun mümkün olmadığını bildiğim için sorumluluktan kaçıyorum efendim. | Open Subtitles | وأعلم أن الأمر غير ممكن ولهذا أبتعد عن صلحياتي سيدي |
Orada oturup saçmalıklarını dinlerken bunun zaman kaybı olduğunu düşünüyordum. | Open Subtitles | أني أجلس هناك وأستمع للترهات معتقدٌ أن الأمر مضيَعةٌ للوقت |
bunun çılgınca olduğunu biliyorum. Bunu şimdi sana açıklayacak kadar zamanım yok. | Open Subtitles | أعلم أن الأمر جنونى لكن ليس لدى وقت لكى أشرح لك الأن |
bunun zor olduğunu biliyorum ama en azından denemelisin çünkü bazen başarabiliriz. | Open Subtitles | أعلم أن الأمر صعب ولكن ما زال يمكنك المحاولة احياناً المحاولات تنجح |
bunun çabucak biteceğini biliyorum ama sonra ayrılamayacaklar için endişe ediyorum. | Open Subtitles | أعلم أن الأمر سينتهي سريعاً لكنني أقلق على أولئك الذين سيموتون |
Ne zaman kötü bir şey olsa hemen birini suçlama ihtiyacı hissediyoruz. | Open Subtitles | هذه لن تسري عليهم ليست بحاجه لذلك بقدر أن الأمر سيبدو معقولاً |
Ama ne zaman her şeyin bittiğini söylesem beni duymamış numarası yapıyor. | Open Subtitles | . لكن عندما أخبره أن الأمر أنتهى . يتظاهر بأنه لم يسمعني |
Bu, muhtemelen uyuşturucu ile ilgili bir konu olduğu için, ...CutnerParadini'nin yasal işlerini incelemede yardımcı olmamızı ister misiniz? | Open Subtitles | وبما أن الأمر على الأرجح يتعلق بتجارة المخدرات هل تريد أن نساعد شركة كاتنر وباراديني في مراجعة ملفاتهم القانونية؟ |
Sizi temin ederim bunda öyle esrarengiz bir durum yok. | Open Subtitles | أنا أؤكد لك أن الأمر ليس غامضا على الإطلاق |
Birinin silahı vardı ve kötü bir şeyler olacağını biliyordum. | Open Subtitles | هذا الرجل كان لديه مسدس و عرفت أن الأمر سيسوء |
Kolay olmadığını Tanrı biliyor ki, sana daha iyi bir hayat sağlamaya çalıştım. | Open Subtitles | يعلم الرب أن الأمر لم يكن سهلًا، لكنني حاولت أن أريكِ عالما أفضل. |
Ama şunu söyleyebilirim ki benim için bu çok, çok doğru. | TED | لكن أستطيع أن أقول لكم أن الأمر صحيح للغاية بالنسبة إليّ. |
Sanmıyorum ama eğer David Lee de işin içindeyse, her şey mümkün. | Open Subtitles | لا أعتقد، لكن بما أن الأمر فيه دايفيد لي فكل شيء جائز |
Hayır, istediğimi hiç sanmam ama işler böyle yürüyor. | Open Subtitles | كلّا، لا أعتقد أني أريد ذلك، لكن يبدو أن الأمر سينتهي كذلك. |