Buna ek olarak, bir adamın var olan borcunu kapatması için ısrar etmeden daha da çok borçlanmasına izin vermenin akıllıca olmadığını da anlıyor musunuz? | Open Subtitles | وأيضاً ترى من الحكمة أن تدع رجلاً يصل حتى الآن إلى دين دون إصرار أولاً أن علي تسويته للمدين |
Affedersiniz Majesteleri ama General Murray'in oyalanarak vakit kaybetmemiz konusunda niye ısrar ettiğini hiç mi hiç anlayamıyorum. | Open Subtitles | معذرة يا سموك لكن حبذا بي لا أفهم سبب إصرار اللواء موري على تضيع وقتنا في التلكأ |
Her neyse, 10 yaşındaki çocuğun azmi. Bana onu hatırlatıyorsun. | Open Subtitles | على كلٍ، إصرار بني العشر سنوات إنّك تذكرني بها |
Dr. Fletcher'ın, onun bukalemun dönemindeki.... davranışlarından sorumlu tutulamayacağındaki ısrarı... işe yaramaz. | Open Subtitles | بغض النظر عن إصرار الدكتورة فليتشر أنهلايمكن.. اعتباره مسؤولا عن تصرفاته عندما يكون متحولاً.. إلاأنهلم يتمالالتفاتلها. |
Sonra da laf arasında, karısının öğleden sonra trenle gitmek konusunda ısrarcı olduğunu ve tiyatroya gelemeyeceklerini belirtir. | Open Subtitles | وبعد ذلك، إصرار زوجة على مغادرتهم على متن القطار بعد الظهر ولن يحضروا المسرح |
Nasıl başarıyor bilmiyorum ama, o çok kararlı bir genç kız. | Open Subtitles | إنها فقط فتاة عنيدة لها إصرار. لا أعلم من أين أتت بهذا |
- Öyle mi? Ve kafasına koyduğunu yapma konusunda da ısrarcıdır. | Open Subtitles | و لديهن إصرار عندما .يضعن شيء فى عقولهن |
Birisini 40 defa bıçaklamak, zaman, gayret ve kararlılık ister ve bu da geçmişinde yaşadığı bir travmayı belirtir. | Open Subtitles | الوقت و الجهد اللازمين لطعن شخص 40 مرة ذلك يتطلب إصرار من النوع الذي يشير لشخص تأثر بصدمة سابقة |
-Eh, bu da bir çeşit tutarlılık! | Open Subtitles | هذا إصرار هذا صحيح |
Tabi eğer bayanlar kur yapılması için ısrar etmezlerse. | Open Subtitles | إلا في حالة إصرار الفتيات على ذلك |
Miami güneşi altında günde üç kez işkence, mükemmellikte ısrar. | Open Subtitles | قسوة ثلاثة أيام تحت شمس "ميامي"، إصرار على الكمال. |
Bir de şırfıntı Mab'in Disney karakterleri gibi giyinmemiz için ısrar etmesi var tabii. | Open Subtitles | لذلك السبب، وبسبب إصرار تلك السافلة (ماب)، علي أن نرتدي ثيابا أشبه بشخصيات (ديزنى) اللعينة! |
Savaşçı kimisinin azmi her şeyin üstesinde gerçekten de! | Open Subtitles | إن إصرار المحارب لأمرٌ عجيب |
- 10 yaşındaki çocuğun azmi. | Open Subtitles | إصرار بني العشر سنوات |
Burada, Roma Senatosu ve halkının ısrarı üzerine alçak gönüllülükle... kabul ediyorum büyük cumhuriyetimizin bu en yüksek makamını. | Open Subtitles | إصرار مجلس الشيوخ وشعب روما... أقبل بتواضع ... أعلى منصب جمهوريتنا العظيمة. |
- Peki kadının aklını kaçırmadığını söylemedeki ısrarı? | Open Subtitles | ماذا عن إصرار المرأة بأنها ليست مجنونة؟ |
Ama gerçek olan şu, Cochran Mossad tarafından eğitildiğinde ısrarcı. | Open Subtitles | ولكن ما هو مصداقية هو إصرار كوكران |
Kendine güvenen ve kararlı bireyler olmuşlar. Ve benim için önemli olan, sizin için de yani, şimdi-odaklı olmaları yerine gelecek-odaklı olmaları. | TED | كانوا واثقون من أنفسهم و ذوي إصرار. والمهم بالنسبة لي اليوم، والمهم لكم، أنهم كانوا يركزون علي المستقبل بدلا من التركيز علي الحاضر. |
Kafasına koyduğunu yapma konusunda da ısrarcıdır. | Open Subtitles | و لديهن إصرار عندما .يضعن شيء فى عقولهن |
Erkeklerde "kararlılık" olarak etiketlenmeli. | Open Subtitles | الذي يَكُونُ إعتبرَ " إصرار " في a رجل. |